"Beni Bırakma"

273 7 2
                                    

Hızlı hızlı ilerleyip anahtarı yerden aldı. Tam kilidi açacakken işittiği sesle irkildi.
"Dur " dişlerini sıkarak sağına döndü. Aynı sesi tekrar işitti.
"Sen de kimsin?" Orta yaşlarında süslü püslü bir kadındı seslenen. Verebileceği en uygun cevapla yanıtladı.
"Bir müşteri"
Kadın aldığı cevapla karşısındaki erkeği incelemeye başladı.
Kirli sakallı, esmer tenli, kahvenin en güzel tonunu renk edinen gözleri, koyu gür saçlı karizmatik bir adamdı. Oldukça da gençti.Üstüne üstün çokta yakışıklıydı. Giyimine bakılırsa zengindide. Bu sert çehreli adam iştahını kabartmıştı.
"Müşteriysen benimle gel" diyerek imalı gözlerle süzdü kadın. Aslan sinirlendiğini belli etmeyerek elindeki anahtarı deri ceketinin cebine koydu.
"Merak etme tekrar gelicem" diyerek ölümcül bakışlarıyla geldiği yöne doğru ilerledi.Arkasında bıraktığı kadının oflamalarını duydu. Önemsemeyerek asansöre bindi. 1 kat çıktıktan sonra hızla çıkışa doğru ilerledi. Çarpıp geçtiği insanlar umrunda bile değildi.
Çıktığı anda yağmur damlalarını hissetti yüzünde. Atıştırıyordu sadece. Yağmuru sevdiğinden değil, ne olur ne olmaz diyerek arabasını arka sokaklardan birine park etmişti. Yağmurun hızlanmasıyla nefret etti kendinden. Kızdı kendisine, niye yakın bir yerlere park etmediysem?Yağmurdan da nefret ediyordu.
Kulaklarında haykırışını hissetti. 2 ay önceydi.Sahil kenarında arabasını durdurmuş denizi seyrediyorlardı.
Cemre arabadan inmiş kendisinide çağırıyordu.Gülümseyerek çıkıp arabanın önüne yaslandı. Seyre koyuldu sevdiğini.
Cemre çantasından çıkardığı Dilek balonunu gösterdi.
"Sevgilim, hadi gel uçuralım dileğimizi. " Uzun kumral saçları rüzgarda savruluyordu. Bir tanrıça gibi gözüken sevgilisini izlemelere doyamıyordu Aslan Haznedar.Sıcaklığını hissetmek istercesine gülümseyerek yaklaştı. Eliyle yüzünü avuçları arasına aldı ve fısıldadı. "Seni seviyorum. "
Oysa Cemre Aslan'ın aksine "Seni çok seviyorum" diyerek haykırdı ulu orta denize ve döndü Aslan'a
"Beni bırakma , hep yanımda kal sevgilim" Yağmur yağmaya başlamıştı. Cemre masumca gülümseyerek ekledi. " Bak bu yağmur damları kadar çok seviyorum seni " dedi avuçlarını açarak.
Aslan Cemre'nin belini kavrayarak sardı kollarını. Küçük bir öpücük kondurdu saçlarına , kokusunu nefesiymiş çekti içine, titredi kalbi ,sanki bir daha koklayamayacakmış gibi.
Şiddetini daha da artıran yağmurdan bu yüzden nefret ediyordu. Her bir yerini ıslatan bu damlalar mıydı onun sevgisi?
Yerdeki şişeye bir tekme atarak yürümeye devam etti. Kahretsin ki bu durumda bile onu düşünüyordu.
Saat kaçtı bilmiyordu. Karanlıkta seçtiği BMW modeli lüks aracına yaklaştı.
•••••••••••••••
Aslan kısa sürede kendini evinde buluverdi.Yalnız yaşıyordu. Ailesinin yanından ayrılalı 4 yıl kadardı.
Sonunda odasına atabilmişti kendisini. Deri ceketini siyah tek kişilik koltuğun üzerine fırlatıverdi.Daha da rahatlamak istercesine lacivert tişörtünü de aniden çıkarıp gelişigüzel aynı yöne fırlattı. Kollarını başının altına destek verecek şekilde büyük yatağına uzandı. Aklı babasında değilde o aglamaklı sesler çıkartan kadındaydı.
Belli ki zorla getirilmişti de kaçmasın diye kilit altında tutuyorlardı. İçten içe acımıştı kadına.
Babasının konuşmasını hatırlamaya çalıştı. Daha çok ayrıntı öğrenmek istiyordu. Iri bedeniyle aniden doğrularak o sözleri anımsadı Aslan.
" Açmamış , taptaze bir gül "
Cemreyle ilk tanıştığı gün Aslan da kullanmıştı bu sözleri. Yumruk yaparak sıktığı eliyle kendine hakim olamayarak yatağa sert bir darbe indirdi. Hoş yatağı sinirini çıkartabileceği bir insan bedeni degildi.
O an anlamıştı.
" Cemre " diye fısıldadı.
Babası bu kadar acımasız olamazdı.

DELİCEMRESİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin