Minho kolunu Jisung'un omzuna attı ve onu kendine çekti.
"Hyung, mezun oluyorsun..."
Minho, Jisung'un dediğiyle kahkaha attı.
"Bunu biliyorum."
"Ne olmak istediğine karar verdiğini söylemiştin ve bana mezuniyetinde söyleyeceğine dair söz vermiştin."
"Evet, Jisung."
"Hyung... Neden mezuniyete beni de çağırdın?"
Hayır.
"Jisung, ben psikolog olmak istiyorum."
"Neden?"
Minho, Jisung'un bakışlarına gülümsedi.
~
"Minho!"
Jisung evin hiçbir yerinde Minho'yu bulamayınca dudaklarını büzdü.
"Jisung?"
Jisung ismini duyunca merdivenlerden aşağıya indi. Minho vestiyere ayakkabılarını bırakmış eline yerdeki poşetleri alıyordu.
"Beraber pasta yapmaya ne dersin?"
Jisung heyecanla kafa salladığında Minho gülümsedi.
~
"Tadı nasıl?"
Minho beklentiyle Jisung'un yüzüne bakarken, Jisung gülümsedi ve cevabını verdi.
"Gerçekten güzel olmuş."
"Beğendin, değil mi?"
"Evet. Gerçekten güzel olmuş."
"O zaman.. Seninle bir konu hakkında konuşabilir miyim?"
"Elbette!"
"Bu gün nasıl hissediyorsun?"
"Harika! Seninle beraber olduğum her an gibi."
"Peki ben olmasaydın?"
"Beni kızdırıyorsun."
"Ben sonsuza dek seninle olamam."
"Hayır, olabilirsin. Sen sonsuza dek yaşayacaksın."
"Nasıl olacakmış o?"
"Anlatmamı ister misin?"
"Evet."
deli ceci'ye ne esti de yatay fontu kullanmış😕
neyse asıl istediğim kısımlar bunlar o yüzden baştaki kısımlara🤢🤢 olarak bakıyoeum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
atlas | minsung
FanfictionNe hissetmişti? Ölüm mü? Ölmemişti ki o, kanlı canlı duruyordu. Peki ya öldüyse? Dirilemez miydi?