i love you in the madness

155 16 2
                                    

Minho önündeki kişilerle olan göz temasını bozdu ve oldukları binanın çatısından aşağıya baktı, ardından gözlerini Jisung'un gözleri ile kitledi.

"Tanıdık bir yerdeyiz, değil mi?"

Diğer arkadaşlarına gülümseyen yüzüyle döndü.

O aslında hep gülümsüyordu.

"Size bazı küçük şeyler hakkında bilgi vereceğim. Başlangıç olarak, Jisung hiçbir şey hatırlamıyor."

Arkadaşlarının yüzündeki tepkiyi beğendiğinde konuşmasına devam etti.

"Sizi öldüreceğim, gözünüzün yaşına bakmadan ve Jisung'un ne hissettiğini anlayacaksınız."

Ne hissetmişti?

Ölüm mü?

Ölmemişti ki o, kanlı canlı duruyordu.

Peki ya öldüyse?

Dirilemez miydi?

Minho arkadaşlarını binanın kenarına kadar sürükledi. Hepsinin gözündeki pişmanlık, korku ve çaresizliği görüyordu. Hoşuna gitti.

"Merak etmeyin. Tekrar görüşeceğiz."

Altı çocukta şaşkınlık içerisindeydi. Minho bedenlerini ordan oraya sürüklemiş ve bunun için hiçbir temasa geçmemişti.

Rüya mıydı?

Ya da hayal?

İlk düşen Chan'dı.

Kardeşlerini korumaya yemin etmiş ama en çok korumaya ihtiyacı olanı görmeyen.

Sonra Seungmin.

Arkadaşı ondan yardım istediğinde onu duymamış gibi davranan.

Sıradaki ise Felix'di.

Kardeşim diyip, arkadaşını yüzüstü bırakan.

Ve Hyunjin.

Arkadaşını ciddiye almayan.

Jeongin.

Sevgisine karşılık vermeyen.

Changbin.

Onu hiçbir zaman tanımayıp, bunu yapmış gibi davranan.

Peki Jisung fark etti mi?

Hayır.

O, kafasında kurdu. Gerçeklik onun kafasında sapmıştı.

Arkadaşlarının tek yanlışı şuydu; ona normal bir insan gibi yaklaşmışlardı.

Peki, normal bir insan nasıldı?

Peki, normal bir insan nasıldı?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ermiş minho ve uçan skz😼😼

atlas | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin