Eliza: Çok ayıp Mir Han.Mir Han: Yine ne yaptım?
Eliza: Kendini bilmen ne kadar güzel ya.
Eliza: Her yerden kaldırtmışsın özür dile yazılarını.
Eliza: Alındım, gücendim, kırıldım.
Mir Han: Başım ağrıyor Eliza.
Eliza: Neredesin?
Mir Han: Ofiste.
Eliza: Tamam.
Mir Han: Neden?
Görüldü.
Mir Holding'in önünde durdum. Eee, Mir Han'ın başını ağrıtmıştım, telafi edebilirdim değil mi?
Bunları sadece canım sıkıldığı için yapıyorum.
İşsiz miyim?
Hayır, değilim sadece işimden sıkıldım. Herkes tarafından kullanılan makyaj markam, peruklarım, kıyafetlerim artık her şey sıradan geliyor.
Eğlenmek istiyorum.
Hem Mir Han, davette ayağıma bastı özür dilemedi. Bana iftira attı, özür dilemedi. Bence bu büyük bir suçtu, cezasını çekmeliydi!
Mir Han'ın odasının önüne geldiğimde gülümsedim, kapıyı çalmadan girdiğimde ateş saçan gözleri bana döndü.
Karşısına oturup bacak bacak üstüne attım. Çantamdan ağrı kesici çıkarıp masaya koydum.
Tek kaşı kalkık bana bakarken omuz silktim.
"Hoş bulduk Mir Han."
Adamın dili tutuldu lan, neden konuşmuyor o?
"Küs müyüz la?"
Hâlâ konuşmuyor. Ben kibar kibar konuşurken susmasını mı bekleyeceğim?
Ayağa kalkıp ofisi gezmeye başladım. Sanki çok büyüktü de. Camın önüne geldiğimde manzara güzeldi.
"Benim odamın manzarası daha güzel."
Mir Han ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Sırf ilaç getirmek için mi geldin buraya?"
Eğlenmek istiyorum demiş miydim?
"Yoo, geçiyordum uğradım."
Mir Han, ağzını açıp bir şey söyleyecekken içeri birisi girdi.
Kırmızı rujlar aşkına, abimin burada ne işi var lan!
"Peren?"
Peren mi? O kim? Tüh! Biz de yok bu.
"Haberler doğru değil demiştin!"
Dışarıdan çok rahat görünsem de götüm üç buçuk atıyordu. Allah da benim yardımcım olsundu, ne diyebilirim ki?
"İş görüşmesi sadece."
Aynen, işimiz çok benziyordu çünkü. İnşaat ve makyaj. Evleri boyayacaktık herhalde.
"İş görüşmeniz bitti mi?"
İş kelimesini bastırarak söylemesi inanmadığını belli ediyordu. Mir Han'a dönüp elimi uzattım.
"Haber bekliyorum."
Bi' mesaj çak be vicdansız demek bu, anladın sen aslan parçası.
O gördüğüm tehlikeli gülümseme de neydi?
"Elbette, haber vereceğim Eliza."
Arkadan sert bir ses duyduğumda abime döndüm.
"Hanım!"
Evet! Eliza Peren Hanım Hazretleri diyeceksin!
-
Eliza: Seni sildim telefon rehberimden.
Eliza: Adının üstünü hep karaladım.
Eliza: Yüzünü görmekten çok sıkıldım.
Mir Han: ?
Eliza: Sadece beni biliyorsun, hangi Grup Hepsi üyesi olduğumu değil.
Mir Han: Sen bela mısın?
Eliza: Hele götüme bak. Engelle lan o zaman!
Mir Han: Engellemeyeceğim.
Eliza: O zaman çekeceksin mecbur.
Eliza: Tabi, ben özür dilerim Eliza HANIM. Bir daha böyle eşeklikler yapmayacağım dersen...
Mir Han: :))
Eliza: N'oluyor be?
Tövbe, kapı çalıyor lan. Hem de bu iğrenç gülücüğün üstüne.
Abim geldiyse sıçarım yalnız.
Kapının önünde durdum. Allah'ım lütfen abim olmasın duamı edip kapıyı açtım.
Abartılı bir neşeyle bağırdım.
"Hoş geldin Mir Han!"
Mir Han içeri geçip rahatça koltuklara oturdu.
"Bu kadar sevineceğini bilsem daha önce gelirdim Eliza."
Hee, sana sevindim.
"Abim gelse daha mı iyiydi götoş!"
Kapıyı çarpıp karşısına oturdum.
"Sen ne değişik bir kadınsın."
Bu benim normalim ameka.
"Neden öyle dedin şimdi?"
Kaşlarını çattı. Bunun tek bir anlamı vardı. Açıklama geliyor. Hadi bakalım.
"İşinde başarılısın, hem de çok başarılısın. Bütün dünya markana tapıyor ve sen benimle uğraşıyorsun!"
Omuz silkip rahat tavırlarla arkama yaslandım.
"Sıkıldım, bir süre sonra senden de sıkılırım."
Tek kaşını kaldırıp öyle mi der gibi baktı.
"Emin misin?"
Her zaman.
"Sana bir ay veriyorum Eliza. Bir ay içinde benden sıkılırsan o özürü dilerim."
Hmm, hoşuma gitmişti bu teklif.
"Sıkılmazsam?"
Tehditkar gözlerini bana dikip kollarını dizlerine yasladı.
Tamam lan, anladık karizmatiksin!
"Sıkılmazsan tüm medyanın önünde o özürü sen dilersin!"
Hee, nah!
![](https://img.wattpad.com/cover/279468434-288-k505819.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİZA
Short StoryMir Han: EVİMİN DUVARINDA NEDEN ÖZÜR DİLE YAZIYOR! Eliza: Duvara anlattım anladı, sen hâlâ anlamadın be Mir Han. Eliza: O özrü, di le ye cek sin! Mir Han: Bilboardlarda bile Özür dile Mir Han Eroğlu yazıyor! Eliza: Evet haberim var. Eliza: Çünkü be...