Saçmalık

164 8 0
                                    

**** 1 Yıl Önce ****

Arkadaşlarla okulun kantininde gülüp eğleniyorduk. Her şey hoştu. Taki o çıkıp gelene kadar. Tam karşımıza oturmuş bana bakıyordu. Saçlarımın bir tutamı önüme düşmüş,ona baktığımı çaktırmamak için büyük mücadele veriyordum. Beni kafaya takmıştı bu çocuk. Her yerde karşıma çıkıp bişeyler söylüyor sonra da gidiyordu. İşte şimdi de o masadan kalkıp bizim masaya doğru geliyordu. Masaya bir adım kala durdu. Bana bakmadan yanımdaki kişilere baktı.Göz ucuyla süzdükten sonra bana bakarak,
'' Benimle geliyorsun.'' dedi. Amacı neydi hala anlamamıştım.Ama bu masadan da kalkmaya niyetim yoktu.
''Ben seni tanımıyorum.'' Baktı bana,yine aynısını yapıyordu işte. Yine beni etkilemeye çalışıyordu o gözleriyle. O siyaha yakın ama anlamsız bakışlarıyla.
''Benim seni tanımam yeterli. Şimdi benimle geliyorsun''
''Hayır! Daha adını bile bilmiyorum,nerden bu cesaret?''
''Öğreneceksin Azra...Şimdi gel benimle.'' Neden böyle bakıyordu. Sanki gitmekte zorunluymuşum gibi hissediyordum kendimi. Hayatta hiç sevmediğim şey birisinin boyundurluğu altına girmekti. Fakat bu başka bir şeydi. Korunmak yada sahip çıkılmak gibi...
Ayağa kalktım. Ayağa kalktığımı görür görmez bize arkasını dönerek yavaşça kapıya doğru yürüyordu. Yavaşça yürüyordu çünkü benim gelmemi bekliyordu. Bizimkiler olayın etkisindeydi ama onlara açıklamayı sonrada yapabilirdim. Şimdi onun arkasından gidip herşeyi anlatmasını bekleyecektim.
Ben arkada,o benim önümde okulun kapısından çıktık.
Okulun en kuytu bölümüne geldiğimizde arkasını döndü. Yüzümü inceledi. Kıyafetlerime baktı ve sonra bana bakmadan konuşmaya başladı.
''Ustruplu giyinmen güzel. Umarım hep böyle giyiniyorsundur.''
''Yani genellikle''
''Bundan sonra hep'' demişti. Kararlı bir ses tonuyla.
''Bak! Kim olduğunu bilmiyorum ama bu beni ilgilendirmiyor. Sadece bu şekilde davranarak adam olamazsın!''
Son kelimeyi söylerken sesim sert çıkmışti ama umrumda değildi. Sadece bu saçma sapan şeyden biran önce kurtulmak istiyordum.
''Adam olamam. Peki sen adam nedir biliyor musun?''.... '' Bunu da öğreneceksin merak etme''
''Peki neden beni buraya getirdin?'' dedim. Soru sorar bir şekilde olmasından ziyade, sitem vardı içinde.
''Sorman gereken soruları şimdi sorup daha sonra muhattap olmamak için.''
''Benim seninle muhattap olmak istediğimi de nerden çıkardın?!'' Artık sınırını aşıyordu ve artık sesim daha yüksek çıkıyordu.
''Zorunda kalırsan her şey olur Azra'' ve onun bu sakin tavırları beni daha da deli ediyordu.
''Ben zorunda kalacak hiç bir şey yapmadım!''
''Evet uslu kız olursan zarar görmezsin''
"Nasıl yani?"
"Yani şöyle eğer benim istediklerimi yaparsan yada bana kötü gelen şeyleri yapmazsan zarar görmezsin." Sert bir tavrı vardı fakat konuşurken ukala oluyordu. Şimdi olduğu gibi işte.
" Sen bu hakkı kimden alıyorsun?"
"Benim birisinden izin alacağım yok. Ben karar veriyorum."
"Ama karıştığın hayat benim hayatım"
"Umrumda mı!?" Beni sinir ediyordu ve nefes alamayacak duruma gelmiştim.
" Gitmek istiyorum" başını bana doğru çevirdi, bana bakıyordu ama bakışları boştu. O gözlerinden hiç bir şey anlamıyordum.
"Tamam git" hiç bir şey demeden arkamı döndüm. Sonra arkamdan bir şey dedi.
"Soruların bitti galiba."

****

Okulun kantinine geldiğimde bizimkiler çoktan anfiye çıkmıştı. Bende ders kitaplarımı masanın üzerinden alarak merdivenlere doğru yürümeye başladım. Merdivenleri çıkarken herseyin yolunda olduğunu düşünüyordum. Sınıfın kapısına vurarak içeri geçtim. Hoca bişeyler anlatıyordu. Mercan'in yanına oturdum.
"Azra nereye gittin sen? Sanki büyülenmiş gibiydin."
"Uzun hikaye sonra anlatırım." Dersi dinlemiş gibi yapıp bugün olanları düşünüyordum. Sonunda ders bitmiş ve eve gitmek için sınıfın kapısından çıkmıştım. Hiç kimseye bir şey söylemeden okuldan ayrıldım.

Uzun uzun İstanbul sokaklarını ruhsuz gibi dolaşırken telefonuma gelen mesaj sesiyle kendime geldim. Hiç tanımadığım bir numara bana mesaj atmıştı. Okumak için açtığımda biraz şaşırmıştım. Kimdi ki bu!?
"Hemen eve git" ilk önce bugün okulda konuştuğum çocuk olabilir diye düşündüm. Ve arama düğmesine bastım. Artık sabrımı taşırıyordu.
Çalıyor... çalıyor... ama yok açmıyor. Biraz daha yürüdükten sonra telefonuma bir daha mesaj geldi. Hemen telefonunun ekranını açtım ve mesajlar bölümüne girerek gelen mesajı okudum. Bu sefer şaşırılacak bir şey yoktu ama ben artık korkuyordum. Mesajı bir daha okudum ve kim olabilileceğini düşündüm.
"Beni arama!Mesajla sana istediklerimi söyleyeceğim ve sende onları yapacaksın? Merak etme bu uzun sürmeyecek. Şimdi derhal evine git!" Aslında kolay kolay korkmazdım ama bu içimi ürperten bir durumdu. Kim benden bir şey beklerdi ki!?
Biraz düşündükten sonra evin yolunu tuttum.
Eve geldiğimde annemle babam meraktan deliye dönmüş gözleriyle beni bekliyorlardı. Demek isterdim,gerçekten meraktan beklenmek isterdim, önemsenmek isterdim. Ama annemle babamın umurlarında değildim ki!. Beni küçüklüğümden beri büyütüyorlar besliyorlar ve okutuyorlardı. O zamandan bu zamana hiç bir şey değişmedi. 'İnsan yedisinde neyse yetmişınde de odur' demişler. Doğru demişler. Gençken evlenip bir de çocuğun olursa, gençliğimi aldı bu çocuk diye ondan şikâyetçi olursun. Şuan da bile annemle babamın evlenme sebebi yasak ilişkiden bir çocuk olmam mı yoksa evlendikten sonra olmam mı daha hala çözemedim. Anneannem ve dedem annemi okutmak için uğraşmışlar. Ve hiç de geri kafalılık yapmamışlar. Ama annem on dördüne gelince evlenmiş ve sonra da ben olmuşum. Annemle babamın arasında da dört, beş yaş falan var. Hiç düşünmedim değil. Babam annemi kandırmış olamaz mı?
İçeriye geçtiğimde babam ve annem film izliyorlardı. Selamımı verdikten sonra merdivenlerden yukarı çıktım. Şimdi diyeceksin ki. Annen okumamış baban okumamış nasıl zengin oldunuz. Tabiki de kendi çabalarımızla değil annem ve babam tek çocuk oldukları için anneannem babaannem ve dedelerim ölünce miras bizimkilere kalıyor. Bedavadan kazanılan bu miras tam olarak 43 apartman bir de annemim babasından kalma bir küçük işletme. Tabi babam onun başına geçerek orta düzeyde bir fabrika haline getirdi. Demem o ki bedavadan zengin olduk. Zengin olduk kelimesini içimde tekrarlarken acaba bu okuldaki çocuk bizim zenginliğimizi duyup babamlardan para mı isteyecek acaba!? Bence hiç zahmet etmesin, ne de olsa umurlarında bile olmayan annemle babamın bu parayı vereceklerini sanmıyorum.
Merdivenlerin son basamağınıda çıktıktan sonra telefonuma yine mesaj geldi. Odama girip üzerime değiştirdikten sonra mesajı okudum. Ve bu sefer artık sinirlenmıştim. Şimdi de bana hiç utanmadan " Aşağı in bir not var ve onu al!" Diyordu. Pardon emrediyordu. Kimdi bu, benimle oynuyor muydu? Hiç bir şey yazmadan telefonumu komidinin üzerine koydum ve yorgunın altında kıvrıldım.
Bir süre sonra telefona gelen mesaj sesiyle tam dalmış uykumdan uyandırıldım. Uykulu gözlerle gelen mesaja bakarken, umursamaz bir tavır almıştı bakışlarım . Bu sefer de bana 'Camdan notu göndermemi istemiyorsan hemen aşağı gelirsin" ilk önce uykulu plan beyninde ne dediğini anlamamıştım ama sonra kağıdı taşa sarıp cama atması aklıma geldi ve yataktan hemen kalkarak üzerime bir şey aldım. Merdivenleri ikişer ikişer indikten sonra çıkış kapısını açtım ve tekrar apartman merdivenlerini indim sonunda apartmanın çıkışındaydım. Notun yerde olduğunu görünce hemen elime aldım ve okumaya başladım okumayı bitirdikten sonra baya sinirlenmiştim. Bu kim bilmiyordum ama işsiz olduğu kesindi.
" Seninle işimiz var.Gel dediğimde gelmen lazım. Neyse bu bir denemeydi bir dahaki sefere daha hızlı ol!

AlışılmamışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin