Uçurum

237 7 0
                                    

Alayla gözlerimi ona çevirdim.

“Sen gerçekten hastasın, biliyorsun değil mi?

Ses tonuma da alay hakimdi ama bu söylediklerimdeki ciddiyeti etkilemiyordu.

“Biliyorum.”

Gözleri, gözlerimle buluşmamak için direniyor gibiydi. Sesi yeniden odaya yayılırken yüzünü karşı duvardan ayırmamıştı.

“Ama sen gerçek bir doktor değilsin, biliyorsun değil mi?”

Bu sefer alay onun ses tonunda gizliydi. Bana bakmadığını ve bakmayacağını bildiğim halde ona bakmayı sürdürdüm.

“Ama olacağım.”

Oda yeniden sessizliğe bürünürken gözlerimi kapattım ve sakin kalmak için kendimi zorladım. Resmen benimle alay ediyordu. Başkası yapsa bu kadar umurumda olmazdı hatta ağzının payını verir gülüp geçerdim ama konu o olunca kanıma dokunuyordu. Hayatındaki herkese karşı – ben hariç herkese karşı- duyduğu merhameti ve gösterdiği kibarlığı kabullenemiyordum.

Göz kapaklarım yavaşça yukarı doğru hareket ederken gri gözlerinin yüzümü incelediğini fark ettim. İçimi tarifi imkansız duygular kaplarken gözlerimi onun üzerinden çektim.

“Küçük bedeninin kaldıramayacağı yükleri omuzlamaya çalışma ufaklık, altında ezilirsin.”

Hiddetle başımı çevirip gözlerimi gözlerine diktim. Kısa bir süre gri gözlerinin içine ters bakışlar atarken ne cevap vereceğimi düşündüm. Ben daha vereceğim cevabı bulamamışken gözlerini gözlerimden çekip başını eğdi.

Fazla uzun sürmeden başını yeniden kaldırdı. Ben yine onun yüzüne odaklandığımda o da benim gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerinde normalde rastlanmayacak bir ifade gördüğümde içimdeki şaşkınlığın yüzüme vurduğuna da emindim. Gözlerindeki ifadeyi tanımlamam açısından yardımı olacak başka bir şeyler görebilmek için gözlerim yüzünü baştan aşağı taramaya başladı. Radarıma yakalanan bir çift gamze ve yukarı doğru kıvrılmış dudakların varlığını sindirmeye çalışırken vereceğim cevap da söyleyeceklerim de aklımdan uçup gitmişti.

“Eğer bir gün gerçek bir doktor olursan, memnuniyetle hastan olmayı kabul ederim bebeğim.”

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin