"Anne ben çıkıyorum!"
"Hemen mi ?"
"Evet hemen"
"Kızım kahvaltı yapsaydık"
"Yok anne, kaçtım!"
"Akşam erken gel!"
"Tamam"Evden çıkarak kapının önünde bekleyen taksiye bindim.
"Seul özel hastanesi"
Dedim, taksi hareket ederken çantamdan annemin yeni aldığı telefonu çıkartıp saate baktım.Tamam saat biraz erken olabilirdi ama Jimin ilk uyandığında beni görsün istiyorum. Telefonla uğraşırken bir süre sonra taksinin durmasıyla etrafa baktım.
Parayı vererek indim hızla hastaneye girdim. Danışmaya gitmemle kadın bana baktı.
"Buyrun ?"
"Park Jimin'e bakmıştım"
"Neyi oluyorsunuz ?"
Kadının dediğiyle düşünmeye başladım.Ben cidden Jimin'in neyiydim ? Arkadaş desen değil, sevgili desen değil, sevdiği kız...belki
"Ben onun karısıyım"
Dedim gülerek
"4. kat 428. oda"
"Peki teşekkürler"
Diyerek asansöre bindim 4. kata bastım.Asansör kısa sürede 4. katta durduğunda Jimin'in odasına doğru yürümeye başladım. Her adımda kalbim daha da hızlanırken 428. odanın önünde duraksadım.
Derin bir nefes alarak içeri girdim. Jimin uyuyordu. Gülerek yanına oturdum.
"Bu halde bile yakışıklı"
Diyip elini tuttum. Yanına yaklaşarak dudağının kenarını öptüm."Bir önceki hayatımızda...o gün, benim senin önüne atladığım gün ben vurulduğumda, senin canın da bu kadar yandı mı ? Çünkü ben senin vurulduğun o ân öldüm"
Dedim, gözlerim yine dolmuştu.
"Güçsüz olmaktan nefret ediyorum..."
Diyip gözlerimi sildim."...herneyse şuan sen iyisin ya"
Diyerek güldüm ve elini öptüm. Eliyle oynarken konuşmaya başladım.
"Jaehyun öldü, aynı zamanda Yuju da öldü. Umarım kader onları da bizim gibi bir sonraki hayatlarında karşılaştırır"
Jimin'in elini bırakarak saçlarıyla oynamaya başladım."Seni seviyorum ve senin de beni sevdiğini umuyorum"
Diyerek Jimin'in anlındaki saçlarını yukarı iterek anlını öptüm. Elimi çekerek ayağa kalktım. Arkamı dönmüştüm ki bir el bileğimi tutarak beni çekti.Jimin'in yanına düştüğümde şaşkınca gözlerine bakmaya başladım.
"S-sen uyumuyor muydun ?"
Dedim
"Hayır"
Diyerek saçımın bir tutamını kenara iterek önce dudağımın kenarını sonra da anlımı öptü."Seni seviyorum..."
Dedi gözlerime bakarak
"...ve seni hatırlıyorum Roseanne Park"
Kalbim delicesine atarken dolu gözlerimle gözlerine baktım. Gülerek bana yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı.•••••
"Bir yerin acıyor mu ?"
Dedim
"Hayır Rose iyiyim"
Dedi, gülerek yanına oturdum. Jimin elimi tutunca ellerimize baktım.
"Nasıl daha önce fark
etmedim ?..hiç değişmemişsin Rose, oysa ki kendime seni unutmayacağıma dair söz vermiştim."
Dedi"Şimdi bunları boşver, zor da olsa beni hatırlaman bana yeter"
Dedim, Jimin zar zor doğrulup dudaklarını anlıma bastırdı.
"Seni seviyorum baş belası"
Gülümseyerek Jimin anlımı öperken huzurla gözlerimi kapattım.Jimin geri uzandığında duvardaki saate baktım. Saat 12'ye gelmişti annem meraktan çatlamıştır.
"Jimin ben bir annemi arayayım"
Dedim
"Bekliyorum"
DediElimi elinden ayırıp masanın üstündeki telefonumu aldım ve odadan çıktım.
"Unni abim nasıl ?"
Dedi Chaeryeong
"İyi, görmedin mi abini ?"
Dedim"Hayır gördüm de, unni benim işim var ve kısa süreliğine gitmem gerek annemde yorulduğundan eve gönderdi-"
"Tabii abinle kalırım. hatta Rocky'e de söyle o da eve gidip dinlensin, hastane sandalyelerinde beli tutulur"
Dedim"Çok teşekkürler unni, işim biter bitmez geleceğim"
Diyip gülümseyerek gitti. Telefona dönüp annemin cevapsız çağrısının üstüne tıkladım.-Rose nerelerdesin sen ? Çok merak ettim!
+Hastanedeyim anne, bugün eve gelmeyeceğim
-Orda rahat olcağına emin misin ?
+Evet anne beni merak etme, haber vermek istedim sadece
-Pekala, bu arada Jimin denen arkadaşının telefon numarasını bana at sana ulaşamadığımda onu arayayım böyle aklım sende kalıyor.
+Tamam anne merak etme atarım.
-Seni seviyorum
+Bende seni seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESTİNY -2-
FanfictionBizi kader ayırdı...şimdi de kader mi birleştirecek ? -Rose ••••• (Not: Bu kitabı okumadan önce ilk kitabı okuyun; [Destiny], bu kitap serinin devamıdır.) -Moonie