13. Bölüm

842 42 50
                                    

X: Aybike ve Berk Özkaya kaç numaralı odada öğrenebilir miyim acaba?

"Hayır efendim. Müşteri mahremiyeti nedeniyle müşterilerimizin oda numarasını veremiyoruz."

X: Ama Berk Özkaya benim arkadaşım. Onunla önemli bir şey konuşmam gerek.

"Bir dakika Berk Bey'e bir sorayım."

"Alo Berk Bey? Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama arkadaşınız olan bir beyefendi geldi ve sizinle önemli bir şey konuşmak istediğini söylüyor. Ne yapayım?"

Berk: Adı neymiş?

"Bir dakika sorayım. Berk Bey adınızı soruyor."

X: Tolga. Tolga Barçın.

"Tolga Barçın dedi."

Berk: Şuan balayındayım. Balayından sonra ona geri döneceğimi söyle.

"Peki. İyi tatiller Berk Bey."

Berk: Teşekkürler.

"Berk Bey şuan balayında olduğunu, balayından sonra size döneceğini söyledi Tolga Bey."

Tolga: Tamam, teşekkürler.

"Rica ederim."

. . .

Aybike'den;

Aybike: Ne olmuş aşkım?

Berk: Bir şey olmamış tatlım ya.

Bir şey olduğu yüzünden belliydi ama söylemek istemiyordu. Bende zorlamak istemedim. Şuan tek istediğim kocamla beraber balayımızın keyfini çıkarmaktı. Saat on ikiye geliyordu. Öğle yemeği için yemek yenen kısma geçtik. Güzel bir kahvaltıdan sonra İzmir'i gezmeye çıktık. Önce İzmir Doğal Yaşam Parkı'na gidip hayvanları gördük. Gerçekten çok güzel bir yerdi. Sonra bisiklet kiralayıp Sasalı Kent Ormanı'nda bisiklet turu yaptı. Bisiklet sürmekten yorulunca mangal, semaver ve mangallık et, tavuk, sucuk alıp mangal yapmaya karar verdik. Sasalı Orman'ı tam piknik yapmalık bir yerdi. Berk ateşi yaktı ve etleri pişirmeye başladı. Her şey piştikten sonra yemeye başladık. Elimdeki tavuk kanadını yerken mangalı ne kadar özlediğimi fark ettim.

Aybike: Mangalı bayağı özlemişim ha.

Berk: Bende. Tavuklar güzel kızarmış mı?

Aybike: Aşırı güzel kızarmış.

Berk: Afiyet olsun Aybikim.

Aybike: Teşekkür ederim kocacığım.

Berk'ten;

"Kocacığım" dediğinde duraksadım. Çok güzel bir kelimeydi. Çok güzel hissettiriyordu. Bir gün "babacığım" kelimesini de duymak istiyordum. Hayatım oyunca duymak isteyeceğim iki kelime.

. . .

Elimdeki karton bardaktan çayımı yudumladım. Kordon sahilindeydik ve bir bankta oturuyorduk. Elimi karıcığımın omzuna attım. O da başını omzuma yasladı. "Keşke bu an hiç bitmese" diye geçirdim içimden. Hep böyle huzurla denizi izlesek. Ama olmadı. Biz huzurla denizi izlerken sinsice bizi izleyen kişi hayatımızı kararttı.

. . .

*2 Hafta Sonra*

Yazardan;

"Siz sayın Asiye Eren, kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan, sayın Doruk Atakul'u eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

X: HAYIR!

Herkes "hayır" sesinin geldiği yere döndü. Kimse elinde silah ile Tolga'yı görmeyi beklemiyordu.

Doruk: TOLGA!

Tolga: Ne oldu yakışıklı prens? Beni görmeyi beklemiyordun değil mi?

Doruk: Ne işin var burada?

Tolga: Asiyeciğin canını almaya geldim.

Doruk: Ne diyosun sen be?

Tolga: Birazdan görürsün.

Tolga elindeki silahı Asiye'ye yöneltti. Tetiği çekmesiyle kurşunun silahtan ayrılması bir oldu. Kurşun, Asiye'nin karnına isabet etmişti. Kız Doruk'un kollarına devrildi. Doruk dönüp Tolga'ya bağıracaktı ama Tolga ortadan kaybolmuştu bile.

Doruk: BİRİ AMBULANS ÇAĞIRSIN! BİRİ AMBULANS ÇAĞIRSIN!

. . .

Asiye ameliyata gireli üç buçuk saat olmuştu. Kurşun omurgasına yakın bir yerdeydi. Kurşunu çıkarırken omurgasına zarar verilmemesi gerekiyordu. Dört saatin sonunda doktorlar kurşunu çıkarabildi. Asiye yoğun bakıma alındı. Bir saat kadar sonra gözleri açıldı.

. . .

455 kelime ile bu bölümü bitiriyorum.
Artık daha kısa bölümler atacağım ama her gün atmaya çalışacağım.
Uzun bölüm yazarken çok yoruluyorum çünkü.
Evet kabus başladı.
Ama bu sadece başlangıç, asıl kabus ileriki bölümlerde ;)
Oy ve yorum atarsanız çok sevinirim.
Bir dahaki bölümde görüşürüzz <33







Masal || AyBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin