Yoongi, Jimin'in yemek yemediğinin farkındaydı. Telefonunun olmaması Jimin'i merak etmediği anlamına gelmiyordu. Sürekli Taehyung'un yanına gidip neler olduğunu öğreniyordu. Jungkook da her zaman Yoongi'yi kovuyordu çünkü Taehyung ile yalnız kalmak istiyordu.
Yoongi, en sonunda telefonunun yaptırılamayacak kadar kötü olduğunu fark edince yenisini almıştı. Telefonunu açtığında ise Jimin'den 10 cevapsız arama görmeyi beklemiyordu. Onu merak etmesi aslında oldukça hoşuna gitmişti.
Jimin'in hasta olduğunu da Taehyung sayesinde öğrenmişti. İkisi başta anlaşamasa da zamanla yakın arkadaş oluyorlardı. Bunu sağlayan şey ise Jimin'di.
Yoongi, markete gidip biraz sebze, et suyu ve baklagil almıştı. Jimin'e sebze çorbası yapmayı planlıyordu. Onu böyle bir durumda yalnız bırakamazdı.
Marketteyken bir yandan Jimin ile mesajlaşıyordu. Yüzüne salak bir gülümseme yerleştirmişti. Eğer biraz daha önüne bakmazsa dolaba kafa atacağından haberi yoktu.
Marketten çıkıp arabasına binmiş, rotasını Jimin'in evi olarak belirlemişti Yoongi. Arabasını sürerken bir yandan radyodan müzik dinliyordu. Heyecanlıydı çünkü Jimin'e sürpriz yapacaktı.
Yoongi, Jimin'in evinin önüne geldiğinde radyoyu kapatıp derin bir iç çekmişti. Arabadan inip bagajdan poşetleri çıkarmış, arabanın kapılarını kilitleyip Jimin'in evine yürümüştü.
Kapıyı hızlı çalıyordu çünkü elindekiler ağırdı. Dünkü antrenmanından ve öğrencileri eğitmekle meşgul olmasından dolayı kolları ağrıyordu. Jimin ise 18 saat sonra kapıyı açmaya yemin etmiş gibiydi.
Jimin kapıyı açtığında karşısında Yoongi'yi görmesiyle mutluluğuna yenik düşmüş, birden Yoongi'nin boynuna sarılmıştı. Jimin gerçekten Yoongi'yi özlemişti. Yoongi ise şaşkınlıktan ne yapacağını bilememiş gibiydi. Elleri dolu olmasına rağmen sarılmıştı Jimin'e. Jimin, Yoongi'ye göre çok güzel kokuyordu. Yoongi, bu anın bitmesini istemezdi.
Jimin, sırtına soğuk bir şeyin değmesi ile irkilmişti. Poşetin içindeki yoğurttu soğuk olan. Geri çekilmişti. Biraz utanmıştı da. Yoongi hiç şikayetçi değildi. Aksine, en mutlu gününü yaşıyordu.
"Hasta olduğunuzu öğrendim ekselansları. Sizlere çorba yapmak benim için büyük bir onurdur." Yoongi, kralı karşılayan şövalye gibi eğilmişti. Jimin ise onun bu davranışına gülmüştü.
"Hadi içeri gel. Dışarısı çok sıcak." diyerek içeri almıştı Yoongi'yi. Yoongi, içeri girip bir süre bakmıştı etrafına. Geçen geldiğinde evin sadece dışını görmüş, içine daha önce girmemişti. Ona göre Jimin, gayet zevk sahibi biriydi.
"Bunları nereye bırakayım?" diye sormuştu Yoongi. Jimin ona mutfaktaki masayı göstermişti.
Yoongi elindeki poşetleri masaya koyup bir süre klimanın karşısında serinlemişti. Jimin, onun bu davranışına gülmüş ve o da yanına gelmişti.
Yoongi onun kolundan tutup klimadan uzaklaştırmıştı.
"Hastasın sen. Klimanın bu kadar bile soğuk olmaması gerekiyorken sen gelmiş bir de karşısında duruyorsun. Bir yerin tutulacak."
Jimin omuz silkmişti. Anlaşılan çok umrunda olan bir durum değildi.
"Sana çorba yapacağım. Anında iyileşeceksin."
"Ama Yoongi-"
"İtiraz kabul etmiyorum."
Jimin pes edercesine ellerini kaldırmış ve gülmüştü. Yoongi, onun yüzüne odaklanmıştı. Gülerken kısılan gözlerine, dolgun dudaklarına... O anda öpmek istemişti onu. Ama kendini tutmuştu. Onu bir daha görememekten korkuyordu. Onun kendisine aşık olmadığından korkuyordu. Onu öpmekten çok korkuyordu.
"Ah, şey... Mutfağa geçelim mi? Sen otur yanımda ben de sana bir şeyler hazırlayayım."
"Bize." diye düzeltmişti Yoongi'yi, Jimin.
"Her neyse işte." diyerek gülmüştü Yoongi.
Beraber mutfağa gitmişlerdi. Yoongi, poşetten çıkardıklarından ihtiyacı olan kadar alıyor, kalanını ise buzdolabına kaldırıyordu. Jimin ise büyük bir hayranlıkla onu izliyordu.
Jimin, Yoongi'ye çaktırmadan telefonunu çıkarmış ve Yoongi'nin fotoğrafını çekmişti. "Çok yakışıklı..." diye düşünmüştü içinden. Yoongi, Jimin'in telefona daldığını fark edince "Bizimkiler ne diyor yine?" diye sormuştu.
"Ha? Yani yok, bir şey demiyorlar. Tweet atmıştım da onu biri beğenmiş. Ona bakmıştım."
"Ah, öyle mi? Ne atmıştın ki?"
Aha sıçtın, diye düşünmüştü içinden Jimin. Bir yalan söylemesi gerekiyordu.
"Önemli bir şey değildi..."
"Tweet falan yok ortada değil mi?"
Yoongi, Jimin'in her yalanını kolaylıkla anlayabilecek kadar çok tanıyordu Jimin'i. Jimin en sonunda pes edip gülmüş ve itiraf etmişti.
"Evet, yok. Fotoğrafını çektim. Ona bakıyordum."
"İyi çıktım mı bari?"
"Evet."
"Görebilir miyim?"
"Instagram'a atacağım. O zaman görürsün."
"Peki..."
iamyourhopeyouremyhopeimjhope, namnamjoon, vante.tae ve 102 kişi beğendi
chiminie: en iyi hasta hizmeti @agustyoon
25 yorumun tümünü gör
iamyourhopeyouremyhopeimjhope: ağlıyorum güzelliğinize 😭❤
↪️712: @iamyourhopeyouremyhopeimjhope ben de kardeşim... ben de😭😭namnamjoon: bu arada götümü yırtsam yine de bana yemek yapmaz bu hayırsız
↪️chiminie: @namnamjoon ama çok ayıp oluyor
↪️namnamjoon: @chiminie doğru söyleyeni de 9 köyden kovuyorlar arkadaş!142: OHA NELER DÖNÜYO BURADA @278 ÇABUK BAK
↪️278: @142 DALGA GEÇİYOSUN
↪️seokjin_: @142 @278 ya kardeşim sizin başka işiniz gücünüz yok mu? Her gönderinin altında siz varsınız amk
↪️142: @seokjin_ dedikodu seviyorum napim
↪️seokjin_: @142 yar-
↪️142: @seokjin_ sus be terbiyesiz
↪️namnamjoon: @seokjin_ olur ben yerim 😋
↪️seokjin_: @namnamjoon yavşak 😑
↪️278: @142 ben sana söyleyeyim bunlardan da olur
↪️142: @278 bence de
↪️seokjin: @278 😑
ŞİMDİ OKUDUĞUN
by the seaside | yoonmin (texting)
Fanfiction𝘢𝘨𝘶𝘴𝘵𝘺𝘰𝘰𝘯 𝘴𝘪𝘻𝘦 𝘮𝘦𝘴𝘢𝘫 𝘨ö𝘯𝘥𝘦𝘳𝘮𝘦𝘬 𝘪𝘴𝘵𝘪𝘺𝘰𝘳 𝐤𝐚𝐛𝐮𝐥 𝐞𝐭✅ | 𝐫𝐞𝐝𝐝𝐞𝐭❌ 𝐚𝐠𝐮𝐬𝐭𝐲𝐨𝐨𝐧: sonunda saatlerdir aradığım oğlanı buldum 𝐚𝐠𝐮𝐬𝐭𝐲𝐨𝐨𝐧: fotoğrafı geç paylaşmışsın Yoonmin Texting fanfic [namjin] [ta...