Kişi : Osman x Gender Neutral!Reader
Özet: Osman , okuluyla gittiği bir kamp gezisinde birini görüyor , ya da öyle düşünüyor.-----------------------
Beş benzemez , 9 yıl sonra tekrar buluştuklarında İstanbul'un nefes kesen boğaz manzarısının karşısındaydılar. Hepsinin gelebilmesi bir mucizeydi ya. Herkesin hayatı değişmiş , başından çok şey geçmişti. Ama bazı anları hiç unutamayanlar da vardı. Osman , tam 9 yıl öncesinden bir anısını tüm canlılığıyla hatırlıyordu. Ekiple paylaştığında daha da anımsamaya başladı.
"Osman , kütük bitmiş oğlum !" Eda'nın sesiyle elimdeki fındığı cebime koydum ve ayağa kalktım.
"E Kerem'i atıver işte ne güzel odun." dediğimde Kerem'in yan bakışlarına karşılık elimi omzuna koydum. "Oğlum gecenin bilmem kaçında in cinin top oynadığı yere beni mi göndereceksiniz ?" Dedim. Kimseden çıt çıkmadı. Sinan konuşma kibarlığında bulunup "İlerideki şelalenin altında yakacak şeyler var." dedi ve yolu işaret etti. Ceketimi aldım ve elime yanımızda getirdiğimiz el fenerlerinden aldım. Ay ışığı belirgin olsa da yeterli olmayabilirdi.
Kamp alanının bir haritasını da çantama attım. Yollar şansıma çok taşlı değildi. Yüzüme gelen birkaç ağaç dalını ittire ittire sonunda şelalenin akıntısı duyabiliyordum.
Bu sırada duyduğum börtü böcek sesleri de küçükten beni stres ediyordu. Cebimde sadece 3 fındık kaldığını gördüm , fındıklardan bir tanesini ağzıma attım ve devam etmeye çalıştım. Çalıştım , çünkü bir anda önüme çıkan arıyla beraber koşmaya başladım. Osman Demirkay ne zamandan beri arıdan korkardı ki ? 4. Sınıfta gittiği bir mangalda bir arı onu sokup neredeyse boğana kadar.
Arıdan kaçmaya çalışırken yerde muhtemel olarak bulunan taşlardan birine takıldım. Taşlı zemine sert bir biçimde çarpmasam da elim ve dizimde birkaç yaranın varlığını hissedebiliyordum. O sırada 1-2 metre ileride bir ışık fark ettim. Sanki birisi bana doğru yaklaşıyor gibiydi...
"Selam , yardıma ihtiyacın var mı ?" dediğinde bir anda geri sıçradım. Hafif bir çığlık da atmış olabilirim , hafif.
"Sen kimsin ?" Aceleyle ve endişeyle sorduğum bu soruyla sesin sahibi sonunda kendini belli etti. Bu garip bir andı, belki bana o anın heyecanıyla büyüleyici gelmişti ama , karşımdaki kişi sanki hafif bir ışık yayıyor gibiydi. Yüzü gayet kibar ve düzgündü. Bu durumda korkması gereken sanki o gibiydi. Sorduğum soruyla kafasını salladı ve tekrar bana döndü.
"Yardıma ihtiyacın var mı yok mu ?" Sorusu ve tavrı netti. Başımı salladım , bu durumda büyük ihtimalle el fenerim çarpmanın etkisiyle ya kırıktı ya da bozuktu. O ise , nasıl yardım edeceğini biliyor gibiydi.
Elini uzattı ve bir an tereddüt etsem de ben de uzattım. Kolay bir şekilde beni kaldırdığında sorusunu sordu."Nereye gitmen lazım ?" Hâlen onun garip aurasının etksinde yarım yamalak cevap verdim."Şelaleye" Verdiğim cevap ona normal gelmişti. Yüzündeki ince gülümseme hâlâ yerindeydi.
Yürümeye başladığında onu takip ettim.Biraz kadere 45 bir karar olsa da içinden bir ses onu takip etmem gerektiğini söylüyordu.
İçimi rahatlatan bir biçimde şelale sesleri daha da yakınlaşmıştı. O zaman net bir biçimde hissetmesem de içimin ısındığını da biliyordum.
Sonunda ihtişamlı şelale gözüktüğünde yüzünde gururlu bir ifade vardı. Bunu açıkça söylese büyük ihtimalle "salak" derlerdi ama Osman , daha yeni tanıştığı bu yabancıya gizemli bir biçimde tutulmuştu. Yabancı konuştu " Sanırım istediğin yere vardık ha ?"
Osman kafasını salladı ve buraya neden geldiğini hatırladı. "Odun. Yabancı bir kaşını kaldırdı. Soru sorar bir hali vardı. "Buraya odun toplamak için geliyordum." Dedi. Yabancı gülümsedi ve şelalenin etrafına doğru dolandı. Osman'ın ne istediğini biliyor gibiydi.
Sabaha kadar yetecek birkaç parça hafif odunu Osman'a doğru uzattı. Osman ise onu büyük bir merakla izliyordu. "Bunlar sana yardımcı olacaktır ha ?" Dedi yabancı büyüleyici sesiyle. Ya da belki normal sesiyle , Osman büyülenmişti. Yabancı bunu fark etti " Çok sessizsin kampçı." dedi Osman'ın önünden geçerek. Osman olayın farkına vardı. "Hayır , dur gitme !" Yabancı durdu ve elini Osman'ın omzuna koydu. Osman hâlen ne olduğunun farkında değildi ama bir soru sordu. "Seni bir daha görebilecek miyim ?"
Yabancı güldü , başını belli belirsiz salladı. "Bilmem , belki bir fındık verirsen olabilir. " desi gülerek. Osman hemen cebine uzandı. 2 fındığı vardı. Birisini yabancıya uzattı. "Bu beni unutturmaz , ha ?" Dedi yabancı , ve Osman bir şey diyemeden çoktan gitmişti. Osman kamp alanına tekrar vardığında hikayesini kimseye anlatmadı. İşte bugüne nasipti.
"Yuh"
"Hadi oğlum"
"Gelmişler sana"
Masadan yükselen birkaç tepki bunun gibiydi. Işık hâlen romantik duygunu kaybetmemiş birisi olarak "Belki kamptan birisidir. Sonuçta tek biz mi vardık ?" Dedi mantıklı bir soru ortaya atarak. Kerem "Evet." dedi. Herkes Kerem'e bakarken "O haftasonu sadece biz vardık. Kayıtlara özellikle bakmıştım." dedi. Osman'ı kafası şimdi daha da allak bullak olmuştu.Buluşma çeşitli sohbetlerle devam etti ve artık herkes yavaş yavaş ayrılıyordu. Osman boğaz manzarısının tadını biraz daha çıkarmak için hâlâ oturuyordu. Söylediği çay sonunda geldiğinde hemen aldı , dikkatini çeken başka bir şey daha vardı. Çay tabağının üstünde bir fındık. Kendinden düşmüş olamazdı , gözlerini karşısına geçirdiğinde ise bir ses duydu.
"Özledin mi beni ?"
-------------------------------------------
Bölüm atmayacağım deyip akşamına bölüm atan tek yazar benimdir büyük ihtimalle... Kime bölüm yapacağıma çekiliş yap.com'dan karar verdim o yüzden tamamen random bir bölüm oldu. Seviliyorsunuz fındık perileri , iyi günler <3
- Yeni bölüm 40 oydan sonra gelecektir-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk 101 Hayal Et
FanfictionBeş benzemezle beraber bazen romantik , bazen tatlı bazen de heyecanlı maceralara atılmaya ne dersiniz ? #Aşk101 #İlkAşk101HayalEtKitabı 15.09.'20 #1Love101 #1KubilayAka #1SelahattinPaşalı #2AlinaBoz #3MertYazıcıoğlu #1İpekYazıcı #11Aşk101