yuta kendini sicheng'in altında, çok küçük ve itaatkar hissedene kadar oyuncu ve cesurdur.
sicheng ona kedicik demeyi sever ve yuta da kedicik denilmeyi sever.
"sana söyledim." sicheng boş sokağa bakarken alay etti. "muhtemelen biri almış ya da çöpe atmıştır."
"başka bir yerde olabilir. birçok farklı caddeden geçtik, hepsini kontrol edebiliriz." yuta, sicheng'e bu kadar sorun çıkardığı için gerçekten suçlu hissederek önerdi.
sicheng sadece başını salladı ve yuta'ya baktı.
"hemen hemen her yeri aradık. sorun değil, ev sahibimi bana yeni bir anahtar vermesi için zorlamam gerekecek." içini çekti. sırt çantasını aramanın bir anlamı yoktu, buralarda işlerin nasıl olduğunu biliyor. eşyalarınıza çok dikkat etmelisiniz yoksa onları kaybettikten sonra geri alamazsınız. kesinlikle çok rahatsız hissediyordu ama dün geceden sonra yuta'ya kızamadı. ona sert davrandığını hayal ediyor ve aman tanrım hayır, bunu yapması mümkün değil. yuta'nın şirin ve savunmasız görüntüsü hâlâ zihnine kazınmıştır ve ona hiçbir şey söylemesine imkan yoktur. sorun değil, ev sahibi ona başka bir anahtar seti verene kadar sadece birkaç günlüğüne evsiz kalması gerekecek.
yuta artık aramanın bir faydası olmadığını anlamış gibiydi, ne de olsa bu mahalleyi çok iyi tanıyordu. başı öne eğik, dudakları kıvrılarak somurtkan bir ifadeyle orada öylece duruyordu.
başkaları için bu tür sorunlara neden olmaktan hoşlanmaz. kendini her türlü çılgın durumun içinde bulmasında sorun yok ama konu sicheng olduğunda suçluluk duymadan edemiyor.
sicheng, yuta'nın şu anda nasıl hissettiğini biliyordu. yerinde olsa o da kendini suçlu hissederdi ama yuta'nın somurttuğunu ve muhtemelen zihninde kendini azarladığını görünce kalbi sıkıştı.
"hey, bu senin hatan değil tamam mı?" sicheng yumuşak bir sesle konuştu ve ona yaklaştı, yuta sadece başını salladı, diğeriyle yüzleşmek istemiyordu. "yuta, gerçekten sorun değil. sana kızgın değilim." önünde durdu ve omzuna vurdu, yuta'nın üzgün gözlerle ona bakmasını sağladı. onun ne kadar inatçı olabildiğini bilen sicheng, sözlerinin hiç yardımcı olmayacağından şüpheleniyor.
şimdilik ev sahibini aramanın en iyisi olacağına karar verdi, bir bahane bulmak sinirlerini alt üst etti. bu çok aptalca bir sebepti ve sicheng'i aptal gibi gösteriyordu; daha bu sabah çöpü çıkarıyordu ve yanlışlıkla anahtarları da çöp kutusuna attı ve anahtarlarının artık yanında olmadığını fark ettiğinde onu bulmak için geri döndü ama çöp artık orada değildi. ev sahibi, sicheng'in dikkatsiz bir adam olmadığını ya da beyninde hiçbir eksiklik olmadığını biliyordu ama şehir dışında olduğu ve henüz bir şey yapamadığı için anahtarları birkaç gün içinde hazırlayacağını söylemekten başka seçeneği yoktu. sicheng'in şimdilik kalacak bir yeri olup olmadığını sordu ve başını salladı, önümüzdeki birkaç günü hiçbir eşyası olmadan nerede geçireceğini gerçekten bilmiyordu. iç çekerek aramayı sonlandırdı ve sicheng'e dikkatle bakan yuta'ya döndü.
"oğlunuz şimdilik evsiz." sicheng sırıttı ve ortamı yumuşatmaya çalıştı; yuta'dan bir tepki almaya çalışırken, onun surat asması sadece daha da arttı.
"benim evimde kalacaksın, aptal."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
