Arabella Arroway, Şamarcı Söğüt'teki o günden sonra aynı değildi. Her zamanki şımarıklığı, mutluluğu yoktu. Ayrıca, hiç kendinde de değildi. Birileriyle nadiren konuşurdu. Sadece gerçekten gerekli olursa konuşurdu, mesela derslerde. Lily Evans, onun beş dakikadan fazla konuştuğu tek kişiydi.
Hissizdi. Günü uyanmak, derse gitmek, yemek yemek, daha çok derse gitmek sonra da uyumakla geçiyordu. Öbür Çapulcularla iletişimden kaçınıyordu, derslerde ve Büyük Salon'da onlardan uzağa oturuyordu.
Sirius ile olan arkadaşlığını kaybetmek neredeyse onun canını almıştı. James, Peter ve Remus ile konuşmak istiyordu ama bunu yapmaya hiç niyeti yoktu. Bir şekilde davranışlarıyla onu ihanete uğrattıklarını düşünse de, onları özlüyordu. Onların tuhaflıklarını, şakalarını özlemişti, Merlin, ona yaptıkları şakaları bile özlemişti.
Noel tatili başlıyordu ve Arabella tatil için eve dönmeden önceki birkaç saatte kendini Büyük Salon'da bulmuştu. Eşyalarını çoktan toplamıştı ve King's Cross'a gidecek olan trenin kalkmasını bekliyordu. Önceki yıllarda, Noel'i Çapulcular ile birlikte Hogwarts'ta geçirirdi; ancak bu yıl onlarla yüzleşebileceğinden emin değildi, o yüzden de eve gitmeye karar vermişti.
Lily'nin ona verdiği erken Noel hediyesi olan muggle kitabını okuyordu. Kitapta olanlara o kadar dalmıştı ki önüne oturan insanları fark etmedi.
"Sherlock Holmes kim?" Tanıdık bir sesin sorduğunu duydu.
"Kurgusal muggle dedektifi." diye cevapladı, başını kitabından bile kaldırmamıştı.
"Üzgünüz."
Arabella başını kaldırıp baktığında James, Remus ve Peter'ın mutsuz ve yüzlerinde umut dolu bakışlarla onun önünde oturduğunu fark etti.
Arabella iç çekti, "Neden yaptınız?" Kitabını indirdi ve üçüne baktı.
"Onu çok özlemiştik." dedi James, üçü adına konuştu bıkkın bir şekilde. "Bize bir şaka fikri ile geldiğinde o kadar heyecanlandık ki ona hayır diyemedik. Bize geri döneceğini düşündük."
"Şakayı kime yapacağımızı öğrendiğimizde her şey çok geçti. Bizi, Snape'i bulduğumuz Şamarcı Söğüt'e yönlendirdi. Ona bir şeyler söylemeye başladı ve onu durduramadık." diye devam etti Remus.
"Sadece yakın arkadaşımızı geri istemiştik." dedi James aşağı bakarak.
"Bu yaptığınız şeyin bahanesi-"
"Biliyoruz ve gerçekten çok üzgünüz." dedi Peter, Arabella'nın sözünü keserek. "Snape'ten de özür diledik ama bize inandığını sanmıyorum."
"İnanmadı." dedi Remus. "Eminim ki eğer Dumbledore orada olmasaydı, bizi lanetlerdi."
"En azından Snape'ten özür dilediniz. Ya da en azından özür dilemeyi denediniz." Arabella iç çekti.
"Bu bizi affettiğin anlamına mı geliyor?" diye sordu James umutla.
"Hala bunun sizin hareketlerinizin bahanesi olarak görmesem de," diye başladı Arabella ve çocuklar başlarını eğdi, "Sirius'u özlediğinizi anlıyorum ve özür dilediğiniz için sizi affediyorum."
"Cidden mi?" diye sordu Peter kocaman olmuş gözleriyle.
"Cidden." dedi Arabella, hafifçe üç oğlana da gülümseyerek.
James, Remus ve Peter masanın öbür tarafına gitti ve Arabella'yı grup sarılmasına aldılar. Sarılma her zamankinden biraz daha uzun sürdü, onlara birkaç tuhaf bakış kazandırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙨𝙩𝙖𝙧𝙨 | 𝙨𝙞𝙧𝙞𝙪𝙨 𝙗𝙡𝙖𝙘𝙠⁽ᵗᵘʳᵏᶜᵉ ᶜᵉᵛⁱʳⁱ⁾
Fanfiction"𝑺𝑯𝑬 𝑳𝑶𝑶𝑲𝑺 𝑨𝑻 𝒀𝑶𝑼 𝑨𝑵𝑫 𝑺𝑬𝑬𝑺 𝑻𝑯𝑬 𝑺𝑻𝑨𝑹𝑺. 𝒀𝑶𝑼 𝑳𝑶𝑶𝑲 𝑨𝑻 𝑯𝑬𝑹 𝑨𝑵𝑫 𝑺𝑬𝑬 𝑻𝑯𝑬 𝑴𝑶𝑶𝑵. 𝑰𝑻'𝑺 𝑺𝑼𝑪𝑯 𝑨 𝑮𝑶𝑫𝑫𝑨𝑴𝑵 𝑻𝑹𝑨𝑮𝑬𝑫𝒀 𝑩𝑶𝑻𝑯 𝑶𝑭 𝒀𝑶𝑼 𝑻𝑯𝑰𝑵𝑲 𝑻𝑯𝑬 𝑶𝑻𝑯𝑬𝑹 𝑰𝑺 𝑳𝑶𝑶𝑲𝑰𝑵𝑮 𝑨𝑻...