Arabella, King's Cross İstasyonuna varmadan birkaç dakika önce uykusundan uyandı. Gözlerini ovuşturdu, hediyeler için aslında alışveriş yapmadığını fark etti. Lily'e onun hediyesini erkenden vermişti ama ailesi ve Çapulcular için hediye satın alamamıştı. Günün ilerleyen saatlerinde alışverişe gitmeyi aklına not etti ve herkes için ne alacağını düşündü.
Tren durdu ve Arabella'ya çoktan King's Cross'a geldiğini haber verdi. Eşyalarını aldı, trenden indi ve istasyonda bir sürü insanla karşılaştı. Bir sürü insan arasında annesinin tanıdık yüzünü aradı. Paniklemeye başlamıştı ki, bir elin omzuna dokunduğunu hissetti.
Arabella ona gülümseyen annesini, Alessandra Arroway'i, görebilmek için arkasını döndü.
"Merlin, anne! Beni korkuttun." dedi elini kalbine koyarken.
"Üzgünüm tatlım." dedi annesi gülümseyerek, Arabella'ya sarılmak için onu kucakladı.
"Tamam anne, insanlar bize çarpmaya başladı." dedi Arabella annesinin kavrayışından kaçmaya çalışarak.
"Birkaç saniye daha." dedi Alessandra, kavrayışını daha da sıkılaştırarak. "Üzgünüm tatlım, seni çok özlemiştim."
"Ben de seni özledim anne." Arabella güldü.
"Eğer beni çok özlediysen, nasıl oldu da bize nadiren yazabildin?" diye sordu annesi, Arabella'yı serbest bırakıp eşyalarını taşımasına yardım ederken.
"Üzgünüm, son birkaç aydır aklımda bir sürü şey vardı." dedi Arabella iç çekerek.
"Bunlardan biri hoşlanabileceğin çocukla alakalı olabilir mi?" diye sordu annesi sesindeki alayla.
"Ah Merlin, HAYIR! Kimseyi sevmiyorum." Arabella, istasyondaki insanların arasından yönünü bulmaya çalışırken cevapladı.
"Ah cidden mi? Hogwarts'ta neredeyse beş yıl geçirdin ve kimseden hoşlanmadın mı?" diye sordu annesi inanamayarak.
"Kimseden hoşlanmadığıma eminim anne."
"Buna inanmak zor. Peki ya yan dairede yaşayan komşu çocuğu? Adı neydi?" Annesi yüzündeki sorgulayıcı ifadeyle sordu. "Ah, Sirius? Siz ikiniz çok yakın duruyorsunuz."
Arabella, Sirius'un adınım geçmesiyle gerildi ve annesi bunu açıkça fark etti.
"Her şey yolunda mı tatlım? diye sordu annesi endişeyle.
"Her şey yolunda anne." diye cevapladı, hafifçe gülümsedi ki annesi endişelenmesin.
Alessandra ona pek inanmadı ama yine de konuyu pek üstelemedi, kızını daha da üzmek istemedi. Rahat bir sessizlik içinde eve gittiler.
———————
Arroway ailesi hakkında bilmeniz gereken bir şey varsa, o da onların tatilleri çok ciddiye aldıklarıdır. Bu, Arabella'nın Hogwarts'ta son dört Noel'i geçirdikten sonra, ön kapıdan içeri girene kadar neredeyse unuttuğu bir şeydi.
Beyaz ve gümüşün kargaşasıyla selamlanınca nefesi kesildi. Yastık kılıflarından, masa örtülerine kadar çoğunlukla beyaz ve gümüş renkliydiler. Kar tanesi süslemeleri duvarda ve tavanda asılıydı. Oturma odasının köşesinde uzun, parlayan bir Noel ağacı duruyordu. Gümüş Noel süsleri ve parlak, beyaz Noel ışıkları ile mükemmel bir şekilde süslenmişti. Ağacın altında bir dizi açılmayı bekleyen Noel hediyeleri vardı.
"Anne çok güzel olmuş." dedi Arabella hayretle.
"Teşekkür ederim, hayatım." diye cevapladı gülümseyerek. "Bana eve geleceğini söylediğinde, mümkün olduğunca en mükemmel şekilde yapmak istedim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙨𝙩𝙖𝙧𝙨 | 𝙨𝙞𝙧𝙞𝙪𝙨 𝙗𝙡𝙖𝙘𝙠⁽ᵗᵘʳᵏᶜᵉ ᶜᵉᵛⁱʳⁱ⁾
Fanfiction"𝑺𝑯𝑬 𝑳𝑶𝑶𝑲𝑺 𝑨𝑻 𝒀𝑶𝑼 𝑨𝑵𝑫 𝑺𝑬𝑬𝑺 𝑻𝑯𝑬 𝑺𝑻𝑨𝑹𝑺. 𝒀𝑶𝑼 𝑳𝑶𝑶𝑲 𝑨𝑻 𝑯𝑬𝑹 𝑨𝑵𝑫 𝑺𝑬𝑬 𝑻𝑯𝑬 𝑴𝑶𝑶𝑵. 𝑰𝑻'𝑺 𝑺𝑼𝑪𝑯 𝑨 𝑮𝑶𝑫𝑫𝑨𝑴𝑵 𝑻𝑹𝑨𝑮𝑬𝑫𝒀 𝑩𝑶𝑻𝑯 𝑶𝑭 𝒀𝑶𝑼 𝑻𝑯𝑰𝑵𝑲 𝑻𝑯𝑬 𝑶𝑻𝑯𝑬𝑹 𝑰𝑺 𝑳𝑶𝑶𝑲𝑰𝑵𝑮 𝑨𝑻...