limon osman

14 0 0
                                    

Koku, duyuların en yoğun hislerle dolu olanıymış. Hissettirdiklerini engelleyememek de en zor olanı.

'Nesin sen? Ne gizliyosun benden? Nedir köşene oturduğumda canımı bu denli yakan?' 

Parka sessizce söylenirken gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. 

'Kızıl toprak kokusu neden içimdeki ateşi yakıyor?'

'Ihlamurla Çınar ağaçlarının birbirine değdiğinde çıkarttığı hışırtıyı duymayı neden özlüyorum?'

'Bu çimenlerin yeşili neden tanıdığım bir yeşile bu denli benziyor?'

'Nedir bu parkı bu denli özel kılan?' diye son enerjimle fısıldadığımda ise bir çıtırtı duydum. Ellerimi yanaklarımda gezdirerek akan gözyaşlarımı sildiğimde görüş açıma yaşlı bir adam girmişti.

'Namütenahi Parkı'na öyle çok gelen olmaz.' dedi. Ayakta etrafa bakmaya devam ederken

'Bir Limon Osman Abi vardı. O gelirdi çok. Şu ağaçları sulamaya.' dedi başıyla ıhlamur ve çınar ağacını işaret ederek. 

'Bir tane de genç güzel bir kadın vardı. Aynı senin yaşlarında. O çok gelirdi. Sonra kayboldu o. 30 yıldır olmuştur hiç görmedim. Ben o zamanlar çocuktum tabii. 15-17 yaşlarında var yokum.' dedi ve oturdu bankın diğer ucuna. Bana bir bakış attı. 

'Sen niye ağlıyorsun kızım?' dedi.

'B-ben..' dediğimde derin bir nefes aldım ve

'Limon Osman? Neden Limon derler ona?' dedim. Güldü.

'E o kadar suratsız ters bi adama başka ne denir?!' dedi. Garipsedim. Osman Amca'nın hiç suratsız ve ters olduğunu düşünmemiştim.

'Suratsız mı?' dediğimde 

'Tabii ya! O adamı yıllardır tanırım bir kez gülmüşlüğünü görmedim!' dedi. 

'Ne ağlar ne güler. Anca etrafı süzer. Gelmiş 85 yaşına hala aynıdır!' dedi.  

'B-benim gitmem gereken bir yer var. Sohbetiniz için teşekkür ederim.' deyip ayağa kalktım. 

 Bana Limon Osman'ı değil, Osman Amca'yı göstermişti. Onu son kez görmek benim için bir şey ifade etmese bile Müjgan'ı son kez görüyor olmak onun için çok önemli olabilirdi. İşte bu yüzden gideceğim yeri biliyordum.

 Osman Amca'ya Müjgan'ınını götürecektim. 


namütenahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin