"Yine nereye gidiyoruz?" kaşlarım çatık bir şekilde beni çekiştirerek evden çıkarmasına izin veriyordum. "Sürpriz olacağı için söyleyemem." Bunu söylerken bana dönmüş ve omuzlarını silkmişti.
Gözlerimi devirdim.
"Yaptığın sürprizlerden ben bıktım ama sen bıkmadın."
***
"İşte burası!" heyecanla arabanın kapısını açtı ve dışarı çıktı. Aynısı yaptım.
"Neredeyiz?" diye sordum gözlerimi ıssız ve kapalı ortamda gezdirirken. Sormamdan birkaç saniye sonra elimi kavradığını hissettim. Gelmemi söyleyen bir şeyler fısıldadı ve bu sefer onun dediğine itaat ettim.
Yaklaşık on-yirmi metre yürüdükten sonra önümüzde bir kapı belirdi. "Şimdi gözlerini kapamalısın." dediği cümleyle ona döndüm. "Ne?""Bu bir sürpriz olduğu için diyorum, gözlerini kapamalısın yoksa tam sürpriz olmaz-"
"Tam olmasına gerek yok."
"Ah, pekala, tamam. Gözlerini kapamasan da olur."Ardından önüme geçti ve büyük kapıyı açtı. İçerideki ışıktan dolayı bulunduğumuz ortam dahi ışıklanmıştı. Bana döndü ve tekrar elimi tuttu. Yürümeye başladığında onu takip ettim.
Birkaç adım sonra ise sürprizin artık ne olduğunu biliyordum. Beni bir buz pistine getirmişti.
"Beni buraya neden getirdin? Buz pateni kaymayı bilmediğimi biliyorsun."
"İşte o yüzden getirdim ya, öğrenirsin, birlikte kayarız diye."Dişlerimi sıktım. Buz pateni kaymak istemiyordum.
"Hadi! Gel!" bana seslenmesiyle birlikte onun yanına gittim.
Beni bir banka oturttu, ayakkabılarımı çıkardı, buz patenlerini giydirdi. Ardından ayağa kalkmama yardımcı oldu. Görünüşe bakılırsa o patenlerini giymişti bile.
Elimi bugün yaklaşık onuncu kez kavradı ve piste girerken bana yardımcı oldu. Buza çıktığımızda iki elimi de sıkıca kavradı ve göz göze geldik."Şimdi ayaklarını yavaşça ileri geri iteceksin ama dikkatli ol." İrlanda aksanlı sesini duyduğumda dediklerini yapmaya çalıştım.
Yapamıyordum. Ayaklarım ileri geri gidiyor ama ne hareket edebiliyor ne de düzgünce olduğum yerde durabiliyordum.
"Lanet olsun! Yapamıyorum işte! Beni niye buraya getirdin ki?!" beni kenara doğru çekerken bağırmaya başladım. "Şu anda yapıyor olduğumuz şeyden zerre zevk almıyorum. Neden kabul edip geldim ki buraya? Sen hangi işi doğru düzgün yapabiliyorsun ki? Çıkar beni buradan!" sinirimi iyice aldıktan sonra yüzüne baktım. Ve yine o alıştığım ifadeyle karşı karşıya geldim.
Yanakları kızarmış, gözleri pek dolu olmasa da bakışlarındaki acıyı ve üzüntüyü görebilirdiniz.
Bir şey yapmadım ve hızla ayakkabılarımı değiştirip oradan çıktım.