Hışımla kapısını kapattığım kafede hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Arkalarda bir yerlerde şapkasını görünce hemen o tarafa yöneldim.
Sertçe sandalyemi çektim ve karşısına oturdum.
"Hoş geldin."
Şapkasının altında saklanarak söyledikleri gözlerimi devirmeme sebep oldu.
"Hoş bulmadım."
Görmesem bile kaşlarının çatıldığını biliyordum.
Şapkayı çıkarmasa da bana baktı bu sefer."Sorun ne?"
Bir saniye bile beklemeden sinirle cevap verdim.
"Senin lanet olasıca hayranların. Onlardan nefret ediyorum. Neden beni yolun ortasında durdurup ağızlarına geleni söyleme gereği duyuyorlar? Sorunları ne anlamıyorum. Kesinlikle geri zekalılar. Senin yerinde olsam böyle hayranlar yerine ünlü olmamayı tercih ederdim."
Sözümü nihayet bitirdiğimde iç çekti. O da hayranların böyle davranmasını sevmiyordu. Özellikle bugünkü gibi ters bir anıma gelip iyice sinirlendiğimde.
"Haklısın. Bazı şeyleri çok abartıyorlar. Onlar için üzgünüm, bunları hak etmiyorsun."
Başımı iki yana salladım. Daha sonra da masanın üzerindeki ellerimde sıcak dokunuşlar hissettim.
Sıcak elleriyle ellerimi kavradı ve öne doğru eğilip ellerime öpücükler bıraktı.Bir şey yapmadım. Ellerimi serbest bırakmasını bekledim.
"Yemek istediğin bir şey var mı? Veya içecek?"
"Hayır, teşekkür ederim."Gözlerine bakmaya devam ettim. Ardından bana gülümsedi.
"Çok güzel görünüyorsun."
"Sadece normal halim."
"Normal halin çok güzel zaten."Bir şey demedim. Sessiz kaldık.
"Şimdi yanına otursam seni öpmeme izin verir misin?" hiç beklemediğim sorusuyla ellerimde tuttuğum bakışlarımı tekrar mavi gözlerine çevirdim. Gözleri parlıyordu.
Cevap olarak başımı salladım. Onu reddetmedim.
Gülümsedi ve hızlıca yerinden kalkıp yanıma oturdu. Yavaşça bana doğru eğildi. Daha sonra ise dudaklarını dudaklarımda hissettim. Kısa bir süreliğine öpücüğüne karşılık verdim. Sonra geri çekildi."Seni seviyorum." dediğini duydum yine.
Cevap vermedim.