Yerdeki zarfı aldım ve heyecanla açıp bir çırpıda okudum. Hemen anneme çığlık atarak konuştum "GELMİŞ, ANNE GELMİŞ!". O da bu anı bekliyordu bu yüzden koşarak yanıma geldi, zarfa bir bakış attı ve bana sarıldı.
"Biliyordum" bende ona sarılarak karşılık verdim. Babam işteydi bu yüzden ona akşam söyleyecektim Hogwarts'a kabul mektubumu aldığımı. Her ne kadar hepimiz benimde bir cadı olduğumu bilsekte mektubu heyecanla bekliyorduk.
Annemle beraber mutfağa gittik ve akşam yapacağımız kutlama için yemek yapmaya başladık. Evet kesinlikle Hogwarts'a gidiyordum ve aklımda milyonlarca soru vardı. Yakışıklı çocuklar var mıydı ? Nasıl arkadaşlarım olacaktı ? Babam gibibir Ravenclaw mu yoksa annem gibi Hufflepuff mu olacaktım ? Belki de Gryffindor olurdum. Slyhterine imkan yoktu zaten.
Bunları düşünürken gün çabucak geçti ve akşam oldu. Saat 8'e doğru babamın anahtar sesini duyunca koşarak kapıya gittim. İçeri girdiği gibi elimde tuttuğum mektubu salladım ve ağzım kulaklarımda sırıttım. O da bana kocaman sarıldı ve tebrik etti. "Demek benim cadım mektubunu aldı ha" Cevap vermedim onun yerine yanağından öptüm.
Beraber salona annemin yanına geçtik. Onlarda sarıldılar. "Üstümü değiştirip geliyorum" dedi babam ve üst kata çıktı. "Hadi Carla bizde masayı hazırlayalım" dedi annemde, ona eşlik ettim. Çok güzel bir akşam geçirdik. Espriler yapıldı ve kahkahalar atıldı. Aylardır geçen en güzel geceydi.
**
Bugün malzemelerimi almak için Diagon Yolu'na gidiyorduk. Gördüğüm her şeye sanki ilk defa göemüşüm gibi sevinip şaşırıyordum. Asalar, dükkanlar, süpürgeler, kitaplar hepsi çok güzeldi.
"Quidditch takımına katılacağından şüphem yok" babama baktım ve kafamla onayladım. Maddi durumumuz iyiydi bu yüzden en yeni sürüm bir Nimbus 2000 aldık. Bunu 4 sene boyunca kullanacağıma söz de vermiştim.
Asa dükkanına tek başıma girdim, konsantre olmam lazımdı. Bay Olivander yanıma geldi ve ufak bir konuşmadan sonra bana bir asa kutusu getirdi. Salladığımda masasının üzerinde duran kağıtlar uçuşmaya başladı. Hemen bıraktım asayı.
2-3 asa daha denedikten sonra elime başında gül olan bronz-siyah bir asa aldım ve doğru asanın bu olduğunu hissettiğimde parasını ödeyip çıktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çok nazik bir kız değildim ama gül detayı çok hoşuma gitmişti. Zaten asa büyücüyü seçerdi. Annem ve babamı bulduktan sonra listeyi bir daha kontrol edip eksik bir şey olmadığına emin olduktan sonra eve döndük.
**
Bugün o gündü. Arabadan indik ve istasyona doğru yürüdük. Bavullarımı ve simsiyah baykuşumu el arabasıyla iterken bir yandan annemlerle vedalaşıyordum. 9 üç çeyrek peronundan da geçtikten sonra bavullarımı teslim ettim ve annemle babama sarıldım. Sonrasında trene bindim.
Tren hareket ederken ben hala oturacak bir yer bulamamıştım. Neredeyse son perona kadar gitmiştim ki boş gibi gözüken bir yerin kapısını açtım. Gözlüklü bir çocuk ve kızıl bir çocuk oturmuş sohbet ediyordu. "Merhaba, buraya oturabilir miyim ?" "Tabi ki, gel" dedi gözlüklü olan çocuk.
İkisi de tatlı insanlara benziyordu. Tanışmak için konuştum "Ben Carla... Carla Jackson" "Ben Ron Weasley ve yanında oturan çocuk ise Harry Potter. Buna inanabiliyor musun ?" Gözlerim kocaman açılmıştı.
Annemlerin küçüklüğümden beri "kahraman" sıfatıyla anlattıkları ve benimde çok sevdiğim ünlü Harry Potter yanımda mı oturuyordu şuan. Umarım kalp krizi geçirmezdim. "Tanıştığımıza çok sevindim" dedim ikisine de bakarak. Harry kibarca "Bizde" dedi ve havadan sudan sohbet etmeye başladık.
20-25 dakika sonra kapımız açıldı ve bizden biraz daha uzun boylu birisi konuştu "Bir kurbağa gördünüz mü ?" "Hayır görmedik" dedim. Çocuk birinci sınıf gibi gözükmüyordu ama çokta büyük değildi. Ya iki ya üçüncü sınıftı ve acayip yakışıklıydı.
Gözlerim bayram ederken o teşekkür edip kapıyı kapattı ve gitti. "İkinci sınıfta, ismi Cedric Diggory. Babalarımız çok yakın arkadaş" diye açıkladı Ron. İkimizde cevap vermedik ama anlamış gibi kafa salladık.
Birkaç dakika sonra şekerleri satan kadın gelmiş ve Harry bize bir sürü şekerleme almıştı. İkisiylede çok iyi anlaşmıştım ve sanırım onlarda beni sevmişlerdi. Ailelerimizi, hobilerimizi, arkadaşlarımızı ve hayallerimizi paylaşmıştık. Keyifli bir yolculuktu.
**
McGonagall "Carla Jackson!" diye bağırdığında kürsüye çıkıp tabureye oturdum. Seçmen şapka kafama yerleşince konuşmaya başladı. "Çok zeki ve cesursun, samimi ve iyi niyetlisin. Pekala bir Ravenclaw ya da Slyhterin olmaz sana hmmm. Buldum GRYFFİNDOR!" Diye bağırınca çok rahatlamıştım.
Edindiğim ilk arkadaşlarımla aynı binadaydım. Ron'un yanına oturdum ve binaları seçilen diğer kişileri izledik. Seçme işi bittiğinde ziyafet başladı ve yemeklere gömüldük. Ron ile gerçekten benziyorduk. İkimizde çok oburduk ama buna rağmen zayıftık.
Tavuk kanatlardan, makarnadan, patateslerden bolca yedim. Yemek sırasında yanımdaki Hermione ile tanışmış ve çok sevmiştim. Bütün Gryffindorlu öğrenciler çok sıcakkanlıydı. Beraber yatakhanelerimize gittik ve ilk günün yorgunluğunu atmak için erkenden yattık. Yarın derslerimiz başlıyordu ve zinde olmalıydık.
Cedric'le resmi olarak bir sonraki bölümde tanışacağız. Bu olayları anlama bölümüydü <3