3.Bölüm ♦ Deli

1.2K 35 1
                                    

 "Sen hoşlandın o çocuktan" demesiyle ağzına vurmam bir oldu. 

"Simge kapa çeneni yemin ederim ağzına acı biber sürerim. Hem Yankı denen oğlan göbeğini delerken dokunduğunda kızardığın gözümün önünden kaçmadı. Seni gidi çapkın" dedim alayla. Evet şu anda da aynı şey oluyordu ve kızarıyordu. Ah sanırım gerçekten hoşlanmıştı. Bir şey demedi ve yüzüme masum ve kıpkırmızı bir şekilde bakıyordu.

Çok şaşırmıştım, bir anda gördüğü bu oğlandan hemen hoşlanabilmesi garipti. Özelliklede örgülüden beklenecek bir şey değildi. O biriyle çıkacaksa onu belkide en az 1 ay araştırır, şüphe duyduğu bir konu varsa da anında bırakırdı. Beni, gözünü kırpmadan izliyordu. Aklımdan geçen binbir düşünceyi ve surat ifademden bir şey öğrenmek istercesine yüzüme aval aval bakıyordu.

"Simge benden bir şey mi saklıyorsun?"

"Aa ş-şey t-tabikide hayır"

"Evet saklıyorsun" dedim merakla ve öfkeyle "benden neden birşey saklıyorsun?"

"Hilal'im öyle deme ama açıklayacaktım sana"

"Evet bekliyorum. Açıkla"

"Ş-şey şimdi şey oldu," yüzünü ellerinle kapattı, yatakta geriye doğru yattı ve cırtlak sesiyle heyecanla konuşmasına devam etti " yaa hani Yankı varya, o benim kız kardeşimin arkadaşının abisi. Bir gün kardeşimin akadaşı bize gelmişti ve akşama kadar bizde durdu. O da sanırım daha dövmeciden yeni çıkmıştı ve kardeşini bizden almaya gelmiş. Ben uzakta durdum beni görmedi ama ben onu görmüştüm sonuçta. Ondan sonra ise onu üç ay takip ettim, araştırdım, arkadaşlarını ve ailesine kadar araştırdım. Ama ne kendi hakkında ne ailesi hakkında nede arkadaşları hakkında çok bir bilgiye ulaşamadım. Hakkında kötü bir dedikodu yada iyi bir şey bile yok. Sadece Çağın'la aynı evde kalıyorlar. Yakın arkaşlar ve bir tane  daha arkadaşları var adını hatırlamıyorum." derin ve büyük bir nefes aldı. Bir şey dememi bekliyordu ama benim kafam karışmıştı zorla birşeyler söylemeye çalıştım.

"Sapık kız"

"Hadi ama şimdi öyle mi olduk. Hem istersen senin için de Çağın'ı araştırabilirim."

"Örgülü yemin ediyorum sapıksın sen. Hem Çağın'ı her yere sokuyorsun. Hoşlandığım falan yok. Tamam yakışıklı, kaslı, yüzü çok hoş, saçları güzel, boyu kilosu gayet iyi olabilir ama ille de onu seveceğim anlamına gelmez." suratıma pişmiş kelle gibi sırıtıyordu zaten ve ben bu cümleyi kurunca, yüzündeki gülümseme daha çok büyüdü. Kendimi tutamadım üzerine atladım ve bütün ağırlığımı üzerine verdim. Konuşmaya çalışıyordu ama beceremiyordu bütün kelimeler ağzından garip çıkıyordu. Onun bu haline gülmeye başladım ve üzerinden kalktım.

"Allahım ölcem diye çok korktum." Derin derin nefes alıp veriyordu. Bu sefer ben ona kaş göz işareti yapıp sırıtırken "Eeee Yankı olayını ne yapacaksın. Bence  ilk gördüğün yerde onun dudaklarını vakumla."

"Birde bana sapık diyorsun"

"Çünkü öylesin. Herneyse en son Yankı demiştim"

"Evet. Ben ondan gerçekten hoşlanıyorum. Yani takıntı haline geldi diyebilirim ama o sadece benim adımı biliyor. Onuda  göbeğimi deldiği zaman öylesine sormuştu."

"Ah örgülü senin bu örgülerle elde edemeyeceğin oğlan varmı be güzelim"

Güldü." Öyle deme abarttığını biliyorum"

"Eee bir planın varmı ki? yani ona söyleyecekmisin hoşlandığını?"

"Ah  daha çok erken  Hilal'im. Ama bir şey düşünmedim değil yani," gözlerini benden kaçırdı  ve devam etti "ama senin hoşuna gitmeyecek  bana hiç bir şey sorma ve benimle gel"

"Umarım delice bir şey değildir"

▪▪▪

"Simge sen delisin!!"

"Hayır bence çok zekiyim" dedi sırıtarak. Omzunu çıkartacakmış gibi vurmamla sendeledi ve yine cırtlak sesiyle kafamın içine etti.

"Ama ne olur bak 1 ay boyunca ne istersen yaparım. Bak ne olur örgülerimin hatrına"

"Ahh! hayır bak ısrar etme işte"

"Neden ki?" işte en sevmediğim soru geldi. Bu sorudan hep kaçmışımdır. Çok saçma ve aynı zamanda hesap veriyormuş gibi hissettiriyor.

"Bir nedeni yok Simge"

"Canım arkadaşım. Kardeşim. Hadi kırma beni be" ne diyeceğimi bilmiyordum. İkilemde kalmıştım. Hayır demek daha çok kafama yatsada Simge'nin yüzünde gördüğüm o tatlı bakış sayesinde evet dedim. Demez olaydım. Kolumdan tuttuğu gibi beni yine o inişli çıkışlı kulağa güzel gelen müziği ve hoş bir mekan olan yere soktuğu bir olmuştu. Mekanda bir farklılık yoktu. Sadece yeni müşteriler gelmişti.

"Bak!" Simge'nin neyi gösterdiğine bakmak için elini takip ettim. 

Çağın.

"Simge bana sürekli şu oğlanı gösterip durma. Gerçekten aramızda bir şey olmayacak. Yani bir ona bak bir bana. Sence bana bakarmı. Yani o res.." nefes almadan hızlıca konuşmamın yerini Simge'nin tiz sesi alınca ona baktım.

"Ben zaten Çağın'ı göstermiyorum. Adamın sırtına yaptığı büyük ağaç dövmesini gösteriyorum. Ama birilerinin aklı sadece Çağın'a basıyor." Simge'nin imalı imalı konuşmasını  dinlerken Çağın'ın yaptığı dövmeyi nasıl görmem diye düşünmedim değil. Kocamandı ve ben sadece Çağın'ı görmüştüm. Allahım sen aklımı koru. Eğer kaldıysa.

Daha fazla reddetmemin bir anlamı yoktu zaten. Gerçekten Çağın'a bakmaya doyamıyordum. Hoş ve garip mimikleri vardı, onları incelemek beni gülümsetiyordu. Simge'ye dövme yaparken mırıldadığı şarkı dilime takılmıştı ve evde deli gibi bağıra bağıra söylüyordum. Belkide deli gibi değildim. Delinin ta kendisiydim. Çağın'ın delisi olmuştum.

Hadi canım(!)

DÖVMECİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin