4. Bölüm

188 18 1
                                    

Ateş İpek'i izlemeyi bırakıp bakışlarını etrafta gezdirdi. Bu sırada İpek eve girmek üzereydi. Sonunda karşısında öylece dikilen adamı farketti. Elindeki sepeti yavaşça yere bıraktı, şaşkınlıkla kaşlarını çattı. Ateş İpek'in kendisini farkettiğini görünce sabırsızlıkla İpek'in yanına gelmesini bekledi. İpek bir süre hareketsiz kaldıktan sonra hızlı adımlarda Ateş'e doğru yürüdü. Ateş'in önünde durduğunda kısa bir bakışmadan sonra ilk konuşan İpek oldu.                                                        Kısık ama Ateş'in duyabileceği bir ses tonuyla,

İ:Ateş.

 Ateş cevap vermedi. Hala bakışlarını İpek'in gözlerinden ayırmamıştı. Bir süre sonra yine etrafa bakınmaya başladı. Kısık bir ses tonuyla İpek'in duymayacağını düşünerek "Hiç değişmemişsin." dedi. İpek Ateş'in bu söylediği karşısında hafifçe tebessüm etti. Fakat zoraki bir tebessümdü bu sanki öyle ki hayal kırıklığıyla, bir şeyi anlamaya çalışıyormuş gibi bakıyordu Ateş'in yüzüne. İpek tekrar konuşmaya başladı.

İ:Nasıl buldun burayı?

A:Zor olmadı. Sonunda hayal ettiğin düzeni kurmuşsun.

İ:Evet öyle oldu. İstersen şehre inip bir yerde oturalım. Burda konuşmayalım.

A: Nasıl istersen. Yalnız arabayı sen kullan, malum bilmiyorum buraları.

İ: Tamam. Hemen üzerimi değiştirip gelirim.

 Ateş ve İpek yol boyunca hiç konuşmadılar. İkisi de şaşkın ve heyecanlıydı ama hiç belli etmiyorlardı. İpek cadde üzeinde bir kafenin önünde durdurdu arabayı. İçeri girip cam kenarı ir masaya oturdular.

İ:Bir şey içer misin?

A:Yok, sağol.

 İpek kendine bir kahve söyledi. Şuan aralarında anlamsız bir gerginlik vardı, birbirlerine sanki iki yabancı gibi davranıyorlardı.

İ:Neden geldiğini söylemeyecek misin?

Ateş işaret parmağıyla kahveyi işaret etti,

A:Kahveni iç. Soğutacaksın.

İpek tahammülsüzce hızlı hızlı konuşmaya başladı,

İ:Ben söyleyeyim neden geldiğini,bir sabah uyandın yine her zaman ki gibi eline bir dosya aldın, aa bir de ne göresin dosyada benim adım yazıyor. E sen de işine sadık bir adam olarak görevi yerine getirmeye karar verdin.

A:Geleceğimi biliyordun?

İ:Tahmin etmiştim ama sonra yapmaz dedim, gelmez.

A:Seni öldürmek için gelmiş olsaydım bunu cehennemin dibindeki ormanda yapardım.

İ:Seni Serkan göndermedi mi?

A:Evet.

İ:Anlamıyorum Ateş.

A:Bak, sakin bir yere gidelim. Orda rahat rahat konuşuruz.

 İpek bir süre düşündü. Sonra Ateş'in teklifini kabul etti. Arabaya binip ara sokakta, tenha bir parka gittiler.

A:Orhan'a telefon etmem lazım. Hemen dönerim.

İ:Sahi, Orhan nasıl?

Ateş gülümsedi,

A:Anlatacağım.

Ateş oturdukları banktan uzaklaşıp Orhan'ı aradı.

O:Sakın bana İpek'i bulamadım deme.

A:Buldum buldum.

O:Ne! Nasılmış, napmış bunca sene, nasıl bir yerde yaşıyor?

A:Oturup uzun uzun bir sohbet etmedik henüz. Sana haber vermek için aradım.

O:Tamam konuştuktan sonra tekrar ara mutlaka.

A:Olur, ararım.

 Ateş telefonu kapatıp İpek'in yanına döndü. Artık birbirlerinden ayrı geçen bunca yılı konuşacak vakitleri vardı...


 Bir süredir bölüm atamıyordum ama artık kaldığımız yerden devam edebiliriz. Bu bölüm biraz kısaydı, umarım beğenmişsinizdir. Bir dahaki bölüm görüşmek üzere...

Son GörevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin