16: "Arzu."

639 57 87
                                    

Güneş açık pencereden içeri sızarken, Seokjin kolları arasındaki bedene daha sıkı sarılmaya devam ediyordu. Kızını görmeyeli daha bir kilo almış gibi gelmişti. Biraz daha sıkı sarıldığında boynuna kafasını koyması sonucu, saçları burnuna gelmiş ve mis kokusu dolmuştu. Tabii bu koku kızına ait değildi ve o asla sarılarak uyumaktan hoşlanmazdı.

Aniden gözlerini araladığında, karşısında Taehyung'u görmesiyle duruldu. Ellerini beline sarmış, kafasını boynuna gömmüş, öylece masumca uyuyordu güzelliği. Seokjin dudaklarının kıvrılmasıyla, Taehyung'un yanağına ellerini götürdü. Biraz yumuşak tenini sevdiğinde yavaşça yaklaştı ve ufak bir öpücük bıraktı. Eşi çok sıcak ve güzeldi.

"Uykum var," Taehyung'dan yükselen itirazlar onu gülümsetmiş, daha sıkı sarılmıştı ince beline. Uyansın ve bu rüya bitsin istemiyordu Seokjin, bu yatakta ölene kadar sevgilisiyle kalmak istiyordu. Eşinin açıkta kalan boynuna sokulduğunda, kafasını iyice oraya gömdü. Mayışmak, orda kalmak istiyordu. Dudaklarını tenine sürtüp, öpücükler bırakmaya başladı.

"Çok güzelsin," Taehyung uyumak istediğini söylemesine rağmen, boynundaki baskılarla olduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Hala gözleri kapalı, oldukça uykusu vardı. Burnuna dolan Seokjin'in kokusu sayesinde kendine gelmiş ve yavaşça gözlerini aralamıştı. Üzerinde, boynuna sokulmuş adamı fark ettiği an hızla iteklemiş ve çekilmişti.

"Ne yapıyorsun?" Seokjin Taehyung'un uyanması üzerine, suratını asmıştı. Biraz daha uyusaydı ona doyabilirdi. "Bana sıkıca sarılan sensin." Taehyung duyduklarıyla oldukça utanmıştı. Uyurken böyle uyanacaklarını tahmin etmesi gerekiyordu. "Uyurken fark etmemişim," Seokjin bu duruma oldukça üzülmüştü. Onunla böyle olmak...

"Taehyung" dayanamıyordu artık, cidden çok özlemişti sevgilisini. Yatakta kayıp, dibine doğru girdiğinde Taehyung'un elini tuttu. "Seni çok özledim, sensiz nefes bile alamıyorum." Taehyung duyduklarıyla yutkundu. Gözleri dolmuştu çünkü Seokjin'i çok özlemişti. "Lütfen bana bir şans daha ver, seni kaybedemem." Taehyung, üst dudağını sertçe ısırdı.

Sürekli bu konuşmaları yapmaktan çok yorulmuştu. Her seferinde inanıp, yine yatağına ağlayarak girmek ruhsal olarakta çok yaralamıştı onu. Çok sevdiği adamı her gece beklerken uykusuz kalmaktan sıkılmıştı. Resmen onsuz uyuyamıyor ve canı yanıyordu. Uzaklaştıklarını her hissettiğinde midesine dehşet ağrılar girmesine neden oluyordu bu lanet his.

"Hep aynısı oldu seokjin. Her seferinde aynı yalanları söyledin. Çalışmana asla karışmadım ama ikinci plan olmak gibi bir niyetim yoktu hayatında. Senden tek isteğim vardı. Sabah benimle uyanmak, akşam benimle uyuman. Çok bir şey değildi, sadece seni istiyordum." Seokjin eşinin ne kadar haklı olduğunu biliyordu. Bu yüzden yüzü yoktu artık...

Yine de bu kadar kolay olamazdı. Yıllarını vermişler, çok acılar çekerek bu zamana gelmişlerdi. Asla kolay değildi bu güzel yuvayı yıkmak. Evet Seokjin hatalı olduğunu kabul ediyordu ama eşinin de yüzde yüz haklı olduğuna inanmıyordu. Taehyung için ölürdü, asla lafta değildi bu. Onun uğruna herkesten vazgeçerdi. Ona olan sevgisi çok gerçekti.

"Tek ben mi hatalıyım? Taehyung, güzelim sen de beni hiç anlamaya çalışmadın. Senin istediklerin elbette çok kolay ve basit şeyler ama sence elimden geliyor olsa yapmaz mıyım? Sana olan aşkımı, sevgimi bilmiyor musun? Lütfen düşün, yalvarıyorum kırgınlıklarını bir kenara bırak ve düşün. Senin için ölümü göze alan bu adam, sence seni yeteri kadar sevmiyor mu?"

Taehyung, gözünden tek damla yaşın düşmesine izin verdi. Bilmiyordu, gerçekten ne hissettiğini bilmiyordu. Bir ay boyunca Seokjin aramadığında neden ağladığını, uzaktan bile olsa yarış alanına gelip neden izlediğini, sürekli hoseok'a sorup neden her halinden bahsetmesini istediğini bilmiyordu. Tabii çok aşıktı ama kırgınlık yok muydu?

In La Kesh II: 𝒞𝒶𝓇 𝑅𝒶𝒸𝒾𝓃𝑔 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin