Her şey en başından beri yorgunluk içeren bir döngüydü. Bazen çok mutlu olduğumuz zaman eskiler aklımıza geldiğinde donup kalıyorduk. Bazı şeyleri aşmak, onları yok saymak veya öyleymiş gibi davranmak bedenimizin kilit noktasını zorluyordu. Mutlu olduğumuz zaman o kilit zorlanıyor ve açıldığında anılar zihnimiz de yer ediniyordu. İşte tam olarak olay buydu.
Taehyung ve seokjin'in ilişkisini ele aldığımız zaman da işlem yine aynı ilerliyordu. Seokjin'in her şeyi siktir ettiği dönem de karşısına taehyung'un çıkması tam bir kilit noktasıydı. Onun okuldan ilk girişi, jimin'e doğru gülümseyerek yürümesi, gri saçlarının rüzgarda dağılışı, kırmızı saten gömleğinin büyüklüğü... Seokjin onu unutamıyordu.
Kesinlikle aşktan gram anlamayan bir adamdı. Ömrü boyunca sevdiklerini gözlerinin önünde kaybetmiş bir insanın sevmeye hali de olmazdı. Seokjin bu konu da oldukça beceriksizdi ama bir yandan da kalbinin derinliklerinde bir umut vardı. Her canlı gibi o da sevilmek, sevmek istiyordu. O sıcaklığı ve saf mutluluğu tatmak istiyordu.
Uyuşturucu işine ise kardeşi yüzünden başlamıştı. O zehirden iliklerine kadar nefret ediyordu ama buna mecburdu. O itlerin hepsinden tek tek intikam alacaktı. Bu intikam ona güzel dostlar da vermişti. Hepsinin yarasının bu illet yüzünden ortak olması can yakıcı bir durumdu. Bu yüzden bunların kökünü kazımak istiyordu.
Her şey çok yorucu olmuştu seokjin için ve o stres atmayı cinsellikte bulmuştu. Önüne gelen herkesle yatıyordu. Her sabah yanında başka bir kadınla uyanmak, kendisinden tiksinmesine neden olsa bile yine çözümü bunda buluyordu. Önce deli gibi sarhoş olup, sonra beraber olurdu. O anları hatırlamak, kişileri hatırlamak istediği son şey bile değildi.
Sevemiyordu, deniyordu ama sevemiyordu. Kimseyi hatırlamıyordu mesela. Karşısına çıkıp, "dün gece beraberdik tekrarlayalım mı?" diyen kadınları bile hatırlamıyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse hatırlamak dahi istemiyordu. Hiç kimse onun içini heyecanlandırmamıştı. Mesela onlarla konuşmak bile istemiyordu.
Merak etmiyordu onların ne hissettiklerini. Yine öyle bir güne uyanmıştı. Her zaman olduğu gibi okuluna gelmiş ve çocukların yanına oturmuştu. Sadece onları dinliyordu. Ona bakan, ağzının suyu akan birileri vardı ama o bunları umursamıyordu. Hepsinin tek derdinin kendisinin gücü olduğunu biliyordu. Beraber olma sebepleri buydu kendisiyle.
Seokjin de salak biri olmadığı için bunu çok iyi anlıyordu. Sigarasını bitirmiş, öylece etrafa bakarken bahçeye giriş yapan çocuğu gördüğü an duraklamıştı. İlk görüşte aşk, hoşlanma durumları ona tamamen uzaktı. Sadece gözleriyle onu izlemek istemişti. Mesela kimdi? Nereye gidiyordu? Kim için gelmişti? Okulda yeni miydi? Adı neydi?
Tamamen merak etmesine neden olmuştu. İlk defa birini merak etmişti. Çocuğun gri saçlarının yumuşaklığını merak etmişti mesela. Üzerine bol gelen saten gömleğin esmer tenine ne kadar yakıştığından haberi var mıydı? Onu izledi öylece. Jimin'e sarılışını, gülüşünü, inci gibi dizilen dişlerini ve gözlerini... Ay, onun gözlerinde olabilir miydi?
O an bedenine elektrik yemiş gibi titrediğinde kendine gelmesi gerektiğini düşündü. Sadece birkaç saniye geçmişti ama sanki dakikalardır genç adama bakıyor gibiydi. Göz göze gelebilmek için bu kadar çaba sarf etmesi normal miydi? Belli ki onunla yatmak için can atıyorumdur diye düşünse bile, o kimseyi merak etmezdi.
Sonrası onun bile her zaman "imkansız, olamaz, şaka, hayal, rüya" diye tanımlayacağı kadar eşsizdi. O güzelliğin tadını ilk aldığında, onunla ilk seviştiğinde sabahına hiç unutmak istememişti. İlk defa o geceyi, tadını, hazzı unutmak istemiyordu. Öyle de olmuştu zaten. Seokjin sabah uyandığında her şeyi hatırlıyordu ama yanında neden değildi?
![](https://img.wattpad.com/cover/200310064-288-k138092.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In La Kesh II: 𝒞𝒶𝓇 𝑅𝒶𝒸𝒾𝓃𝑔 ✓
Fanfic"Yaralanıyoruz benim güzel bebeğim," diye fısıldadı sıcak nefesi ile soğuk boynuma. Ellerimi sırtına sürtüp, mırıldandım öpüşmekten yanan dudakları üzerine. "Teninde yaralanmak cennetin en güzel kıyısı," sokuldum nergis kokan boynuna. ▪Evli Taejin i...