Çocuk ilerlemeye başladı ve alt kata indi bende onun arkasından. Sınıfın önüne geldiğimizde çocuk kapıyı çaldı ve içeriden gel sesi duyduğunda kapıyı açtı ve girdi tabi bende yine onun arkasından girdim.
Hoca: Çınarcım niye geç kaldın?
Demek adı Çınar. Adı güzelmiş. Bakmayın öyle sadece adı güzelmiş o kadar.
Çınar: Ufak bir sorun çıktı hocam ama halletim.
Bana bakarak ufak mı dedi o. O bana bakarak mı ufak dedi. Ufak mı dedi o bana bakarak. Boyum konusunda dalga geçilmesinden nefret ederim.
Hoca: Peki Çınarcığım geçebilirsin. Sen kimsin kızım.
Ben ufak bir sorunum hocam. Tabiki böyle demedim. Evet içim dışım bir ama hocaya karşı saygısızlık olabilir.
Asrın: Ben kardeş okuldan geldim hocam. Asrın Bozhan.
Hoca: Boş bir yere geçebilirsin Asrıncım.
Asrın: Peki hocam.
Hoca cimli cımlı konuşmayı seviyor herhalde. Neyse bütün sıralara baktım ve 2 sıra boştu. Ikisinde erkekti ama bana fark etmeyeceği icin en arka cam kenarında oturan çocuğun yanına oturdum. Şimdi şu sınıfta birtek kavga ettiği çocuğun yanı boştur ve oraya oturmak zorunda kalır klişesinin olacağını düşünmüştünüz dimi ama olmadı. Hoca zaten ben oturur oturmaz derse geçti.
........................
Teneffüs zili çalınca Çınar'ın yanına birileri toplanmaya başladı. E ben durur muyum? Durmam. Bende Çınar'ın yanına gittim, masaya ellerimi koyup konuşmaya başladım.
Asrın: Lafını geri al.
Herkes bana bakmaya başladı ama umurumda bile değildi.
Çınar: Hangi lafımı?
Asrın: Ufak bir sorun.
Bunu söylerken ellerimle tırnak işareti yapmayı unutmadım.
Çınar: Çok doğru söylemişim. Geri almıyorum.
Asrın: Bak canım arkadaşım seni çoğalta çoğalta döverim. Senden 10 tane olur 9'unu gözünün önünde bıçaklar o acıyı tattırır seni öldürmem o acıyla yaşarsın.
Herkes hala bana şaşkın şaşkın bakıyor.
Çınar: Oooo çok korktum. Nasıl
çoğaltacaksın acaba?Asrın: O işi ben kolaylıkla hallederim.
Çınar: uğraşamam seninle.
Sırasından kalkıp kapıya doğru ilerlerken kolunu döndürüp sırtında birleştirdim. Tabiki herkes bize bakıyordu. Çınar'ın canı acımıyor olmalı çünkü gülüyordu. Ne olup bittiğini anlamadan yer değiştirmiştik. Artık o benim kolumla sırtımı birleştiriyordu. Kahkaha atmaya başladı ve konuştu.
Çınar: Acıyor mu?
Bunu gülerek söyledi. Galiba canımın acıdığını sanıyor. Yazık.
Ben bunun daha fazlasını yaşadım bu ne ki. Bende kahkaha atmaya başlayınca herkes bana şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Çınar bile şaşırmıştı.Asrın: ACIMIYOR.
Evet bağırmıştım. Çınar bağırarak acımıyor dememe karşılık olarak kolumu daha çok sıktı ve diğer koluma doğru çekti. Ama hala acımıyordu hatta hoşuma gidiyordu.
Asrın: ACIMIYOR.
Yine bağırdım ve Çınar bu sefer daha çok sıktı ve daha çok çekti ama hâlâ acımıyordu.
Asrın: Hadi ama. Kolum hiç acımıyor.
Çınar: Nasıl acımıyor? Kolunu biraz daha çekersem kırılacak.
Kafamı arkaya doğru eğdim ve Çınarla göz göze geldim. Ağzım kulaklarıma varıyordu neredeyse.
Asrın: Kırılsın birşey olmaz. Hatta hoşuma gider.
Çınar: Delisin sen.
Dedi ve kolumu bıraktı. Belliydi zaten kolumu kırabilirdi ama kırmadı neden çünkü başının derde girmesinden korkuyor. Birkaç kişiye işaret verdi ve hep birlikte çıkarlarken onlara seslendim.
Asrın: Korkaksın oğlum sen.
Dediğimde arkasını dönüp bana ters ters baktı ve gitti.