0.9

1.5K 72 2
                                    

Fatma Hanım ve Narin sabah erkenden kalkıp büyük bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı. Demircioğlu ailesi yavaş yavaş aşağı iniyordu . Kadınlar mutfağa geçerken erkekler büyük salona giriyordu.

Berfin ve Melek birlikte mutfağa girdiler .

"Günaydın Fatma Teyze, Narin abla. Keşke bize de haber verseydin Narin abla . Yardım ederdik. O kadar kişiye tek başınıza kahvaltı hazırlamışsınız. " dedi Berfin mahcup bir sesle.

"Günaydın, güzel kızlarım. Dün çok yorulmuştunuz . Biz de dedik biraz uyusunlar. " dedi Fatma Hanım.

"Aynen kızlar. Annem haklı. Hem sizin küçük çocuklarınız var. " dedi Narin ve devam etti.

"Eğer bu kadar çok yardım etmek isterseniz şu kızartmaları bahçeye taşıyabilirsiniz. " dedi Narin mutfak masasının üzerindeki çeşitli sebzeleri göstererek.

Berfin ve Melek masanın üzerindeki tabakları birbir içeriye taşırken Ela ve Dilan da mutfağa gelmişti. Fakat Narin her şeyin tam olduğunu söyleyip onları salona yollamıştı.

Narin masaya son olarak çaydanlığı getirip salonda oturan ev halkının yanına gitti.

"Sofra hazır. Hadi buyurun masaya geçelim. " dedi Narin.

Herkes sofraya oturup güzelce kahvaltısını yapmıştı. Narin, kızlar ve kendi için merkezden kuaför çağırmıştı.

Gelen kuaför ekibiyle beraber sırayla kızların saç ve makyajını yapmıştı . Kızlar saç ve makyajdan sonra hem kendi kıyafetlerini giymiş hem de çocukların kıyafetlerini giydirmişlerdi.

Erkekler de hep beraber köyde bulunan berbere gitmişler ve eve gelip direk odalarına çıkmıştılar. Demircioğlu kadınları çok güzel bir şekilde hazırlanmışlardı.

Tabi ki Demircioğlu erkekleri eşlerini kıyafet konusunda sıkmak istemedikleri için zorla da olsa odadan çıkıp aşağı inimişlerdi .

Rıdvan , gelin arabasını sürüyordu. Yan tarafında Nazlı oturuyordu.

Geriye kalanlar ise kendi arabalarına yerleşmişti. Demircioğulları yeni gelirlerini almak için yola çıkmıştı.

***

Zühre, ablasının ona diktiği beyaz uzun elbiseyi giymiş, saçına halasının papatyadan yaptığı tacı takmıştı. Buse de saçlarına su dalgası yapmıştı. Yüzünde ise hiç makyaj yoktu. Buse ne kadar ısrar etse de Zühre makyaj yapmak istememişti.

Eve ulaşan davul , zurna sesiyle Demircioğlu ailesinin geldiği anlaşılmıştı. Buse heyecan ile cama çıkarken Zühre son kez aynada kendine baktı. Zeliha, Muazzez ve Halil ; Demircioğlu ailesini kapıda karşıladı.

Demircioğlu ailesi bahçedeki sandalyelere otururken aile üyeleri Zühre ' nin odasına çıkmıştı. Halil , elindeki kırmızı kurdeleyi Zühre' nin ince beline bağladı ve konuşmaya başladı.

"Kızım seni bu yaşına kadar kendi evlatlarımdan ayırmadım. Sen de bana öz babanmışım gibi saygı duydun. Allah sana mutlu bir yuva nasip etsin. Ne zaman bir derdin bir sıkıntın olursa benim kapım sana her zaman açık. " dedi ve genç kıza elini uzattı.

Zühre ,eniştesinin sözleriyle ağlamaya başladı ve eniştesinin elini öptü.

"Enişte , sen bize her zaman kapını açtın. Allah senden razı olsun. "

Halil , Zühre ile vedalaştıktan herkes sırayla vedalaşmaya başladı. Zeliha hemen gidip kardeşine sıkı sıkı sarıldı.

DEMİRCİOĞLU KONAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin