ʟᴏᴏᴋ ᴡʜᴀᴛ ʏᴏᴜ ᴍᴀᴅᴇ ᴍᴇ ᴅᴏ | ꜰᴏᴜʀᴛʜ ᴘᴀʀᴛ

459 45 44
                                    

"I don't trust nobody and nobody trust me.
I'll be the actor starring in your bad dreams."

"Bana ver, Ryuzaki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bana ver, Ryuzaki."
Light, Lawliet'in elindeki siyah derili çantayı almak için uzandı.

"Taşıyabiliyorum, Light. Yine de teşekkür ederim."

Chiyoda semtindeki Lawliet'in yaptırdığı binadan ayrılan ikili, şehir merkezinden birebir uzak olmasalar da nüfusun daha az olduğu bir semte yerleşmişlerdi. Yeşil alanın ön planda tutulduğu bu bölgede pek birileri bulunmuyordu, bu yüzden kimliklerinin ifşalanması gibi absürt olaylar söz konusu olamazdı. İstedikleri gibi çıkıp gezebilecekleri bir bölümde tutmuşlardı evi. Ayrıca bu kısımda pek insanın bulunmayacağı gibi konaklama yerleri de çokça azdı. Satılıkta olan tek evi Lawliet ve Light tutmuştu.

Misa da fırsattan istifade buradan bir yere yerleşmek istemişti. Lawliet bu durumunda yaşanacağını hesaba katıp, Misa'nın yakınlarına yerleşebileceği hiçbir konaklama yerinin bulunmadığı evleri ayarlamaya çalışmıştı. Bunu başardığı da söylenebilirdi. Misa'nın Light ile irtibata geçmesini engellemeye uğraşıyordu. Ölüm defterinin Misa da bulunduğunu düşünüyordu ve biliyordu ki; Light ona ne söylerse harfiyen yerine getirebilirdi.

"Odana geçip yanında getirdiğin kişisel eşyalarını yerlerine yerleştirmen yeterli, sonrasında rahatça dinlenebilirsin, Light." Ön bahçenin kapısını iterken söylemişti, Lawliet.

Light elindeki valizi ve bavulu evin giriş kapısına bırakırken onayladığını belirten sesler çıkardı. Ardından Lawliet'in kapıyı açmasını izledi.

"Light," Lawliet'in seslenmesini duyan genç oğlan dinlediğini belirtmek için yüzünü arkasında kalan adama çevirdi, durgun ve düşünceli görünüyordu. "dinlendikten sonra biraz konuşabilir miyiz?"

"Ne hakkında?" Light, sorar gözlerle bakıyordu.

"Kalan davaları daha fazla geciktiremem, bu yüzden en kısa zamanda dosyalara bakmaya başlamamızı istiyorum. Ayrıca ne kadar erken bitirebilirsek o kadar boş zamanın olabilir." diye tamamladı cümlesini.

Takıldığı kısım davaların gecikmesi değildi dediğinin aksine. Sadece elindeki işlerden bir an önce kurtulup Kira'nın defterini elde etme çabasındaydı. Bu süreçte de Light ile sıkı bir şekilde iletişimde olacak ve elinden geldiğince Misa'dan uzak kalmasını sağlayacaktı. Telefon aramalarını hâlâ takip ediyordu zaten, hepsini kayıt altında tutuyordu. Misa ile irtibata geçerken sesli aramada Kira olduğuna dair açık verebilirdi diye düşünüyordu. Bunun için Misa'ya talimat verdiği anı kaydetse bile yeterli bir kanıt elde edecekti.

Lawliet'in kurduğu cümle Light'ın aklına yatmış gibi görünüyordu. "Konuşuruz, Ryuzaki."

Odasına geçip kendi eşyalarını yerleştirdikten sonra üstünü değiştirmek için gardrobına yöneldi. Bu sırada da yaşadıklarını ve yaşayacağı her durumu gözden geçiriyordu. Her ihtimali düşündüğünü öne sürüyordu. Kira olduğunu belli etmemek için uzun bir süre çaba sarfedeceğini biliyordu ve Lawliet'in bu konuda neler yapabileceğini tam olarak kestiremediği için kendi odasında bile kurduğu cümlelere ve hareketlerine dikkat edecekti. Lawliet'e yardım ettiği süre zarfında da onun hakkında bir şeyler öğrenmek için uğraşacaktı.

Düşüncelerinin arasında kaybolurken üstünü değiştirmekten vazgeçip bir kaç parça kıyafet ve havlu çıkardı. Duş almak istiyordu.

Lawliet ise kendi odasına geçmiş bilgisayarında bulundurduğu şifreli dosyaları düzenliyordu. Bir süre sonra tatlısının olmadığını fark edip bilgisayarı kapattı ve mutfağa geçti. Dondurucunun içinden makaronları alıp yemek masasına oturdu. Tam yemeye başlayacakken, Light'ın yemek yapmayı bilip bilmediğini düşündü. Eğer yapmayı bilmiyorsa ona kendisi de hazırlayabilirdi ancak yaptığı yemeği sevip sevmeyeceğine dair emin değildi. Bunu Light'a sormayı aklına kazıdı.

O sırada Light duştan çıkıp üstünü giyinmişti. Lawliet ile konuşacaklarını hatırladığında saçlarını hızlıca kurulayıp aşağı kata indi. "Ryuzaki, neredesin?"

"Mutfaktayım, Light."

Light sesin geldiği yöne geçti. Yemek masasının üzerinde oturan adama garipseyen bakışlarını yönlendirirken alaycı bir tavırla söz aldı. "Masanın üstünde ne işin var, Ryuzaki? Sandalyeye de oturabilirdin. Sonuçta süs olarak koyulmadılar."

"Bilgilendirme için teşekkürler, Light." Aynı alaycı ses tonuyla konuşurken masanın üzerinden indi. Sonrasında aniden ciddileşerek "Rahatsız mı olmuştun?" diye sordu. Light'ın mizahi bir şekilde olan konuşmalarını nadir olarak duyuyordu, bu yüzden sorduğu sorunun ciddiyetini tartamamıştı.

Light sahte bir bıkmışlıkla cevap verdi. "Dalga geçiyorum, Ryuzaki. İstediğin yere istediğin gibi otur."

Lawliet omuz silkip eski pozisyonuna döndü. Birden ikiside bir şey unutmuş gibi birbirlerine bakmaya başlamışlardı. Lawliet elindeki makaronları hatırlayınca ne söyleyeceğini de hatırlamış gibiydi.

"Light, bir şey soracaktım." diyerek çaprazında duran oğlanın dikkatini çekmişti. "Yemek yapmayı biliyor musun?" Tereddütle sormuştu bunu.

Light ise bu detayı atlamış gibi gerginlikle cevap verdi. "Aslında hayır. Bunu sana söylecektim ama aklımdan çıkmış."

"Anladım," Lawliet bir süre düşünür gibi baktı. "Yemekleri hazırlayabilirim ancak ne kadar beğenebilirsin bilmiyorum, Light."

Light ne dediğini anlamamış bir şekilde bakmaya başladı. Öncelikle Lawliet'in yemek yapabileceğinin ihtimalini aklından hiç geçirmemişti, ikinci olarak ise 'Yaptığı yemekleri beğenmiyor mu bu adam?' diye düşünmeden edemedi. Zıvanadan çıkmadan önce bunu dillendirmek için sormaya karar verdi.

"Ne demeye çalışıyorsun, Ryuzaki? Kendi yaptığın yemekleri mi beğenmiyorsun?"

Lawliet ağzına attığı makaronu bitirip cevap verdi. "Öyle demek istemedim, Light. Eğer kendi yaptığım yemeği beğenmiyor olsaydım 'yemekleri hazırlayabilirim' demezdim. Merak ettiğim kısım; yaptığım yemeği senin beğenip beğenmeyeceğin."

Light aydınlanma yaşamış gibi bir süre etrafına baktı. Ardından ne diyeceğine karar verdi ve yüzüne dalga geçtiğini belirten bir sırıtış yerleştirdi. "Denemeden öğrenemeyiz, Ryuzaki."

Lawliet kendine engel olamadan gülmeye başladı ve elindeki kaseyi masaya koymadan önce ağzına son kez makaron tıkıştırdı. "Bugünün ana yemeğinin ne olmasını istersiniz, Bay Light?"

𝖺 𝗀𝗋𝖺𝖼𝖾𝖿𝗎𝗅 𝗀𝗅𝗈𝗐𝗂𝗇𝗀 𝖾𝗏𝗂𝗅 𝖻𝗅𝗈𝗌𝗌𝗈𝗆 | 𝗅𝖺𝗐𝗅𝗂𝗀𝗁𝗍 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin