0△

97 5 0
                                    

Hafif esen meltemde uçuşan saçları önündeki denizin kızgın dalgalarına uyum sağlıyordu. Gökyüzünden hiç eksik olmayan gri bulutlar günün ağarmasıyla yavaş yavaş kendilerini belli ediyorlardı. Altın saat yaklaştıkça rengi açılan gökyüzü, yakında insanların da ayaklanmaya başlayacağının habercisiydi.

Çıplak ayaklarına değip geri kaçan dalgalar kıyıya vurdukça insanı rahatlatan bir melodi çıkarıyordu. Islanmış ayak parmaklarını nemli kuma gömerek içinde sönmek bilmeyen ateşi köreltmeye çalıştı.

Dizlerine gömdüğü kafasını kaldırarak kısık gözlerle tam karşısında doğmaya başlayan güneşi izledi. Deniz kıyısına kafasını boşaltmaya gelmişti ki, ortamdaki sessizlik istediğinin tam tersini yapıyordu.

Susmak bilmeyen bir beyni, iyileşmeyi reddeden bir kalbi vardı.

Ciğerlerinde tuttuğu nefesini kırmızıya boyanmış dudaklarından verdi ve kemikli elini düğümlenmiş saçlarından geçirdi. Üstündeki siyah kısa kollu tişörtü ve kısa şortları sıska bedenini rüzgâra karşı koruyamıyordu. Ufuk çizgisinin altında saklanan güneş tamamen açığa çıktığında dudaklarını acı dolu bir gülümseme ele aldı. Yaşadığı karanlık dolu hayatındaki tek ışığı güneşti.

Esneyerek sırtını ve çıplak bacaklarını kuma serdi. Dağılmış saçlarını umursamayarak kafasını kuma yasladı ve gözlerini kapattı. Gözleri kapandığında yaşadığı onlarca kötü anıları gördü ama buna çare bulmanın artık imkânsız olduğuna inanıyordu. Bir gram bile alınmayan uykusuz geceler, beynini uyuşturan kimyasal maddeler veya kendini başka işlerle meşgül edilmeye  çalıştığı günler, bir saniyeliğine bile gözlerini kapadığında bu anıları tekrar görüp hatırlıyor ve tüm çabası boşa gidiyordu.

Deniz etrafında uçmaya başlayan martı ve arkasında kalan caddeden araç sesleri gelmeye başladığında artık kalkma saatinin geldiğini biliyordu. Çılgın hayatına birazda olsun sakinlik ve huzur getiren denizden ayrılmak istemiyordu. Avucuna kum alıp, parmaklarının arasından kayıp gitmesini izleyerek oyalanıyordu.

Apartmanına döndüğünde onu neyin beklediğini gayet iyi biliyordu, gitmek istemiyordu ama ona ihtiyaçları olduğunun farkındaydı.

O bencil değildi.

Görevleri vardı ve yapacaktı, yapmamak gibi bir seçeneği yoktu. Mutlu davranmaya devam ederek hayatını olduğu gibi yaşayacaktı. Kimse şüphelenmeyecekti, kimse ona deli gözüyle bakmayacaktı, kimsenin onun içinde sakladığı zalim seslerden haberi olmayacaktı. Ve böyle olmasını tercih ediyordu.

Derin nefes vererek dirseklerinin üzerinde doğruldu. Yanında telefonu olmadığı için şükrediyordu gizliden. Rüzgâr azalmış, deniz durulmuştu ve çarşaf gibi görünen suda yüzmek dışında bir şey daha yapmak istiyordu.

Ama o, yeterince cesur değildi.

Karşısındaki manzaraya bakarken iç geçirdi. Evrende bu kadar güzellikler varken neden kendi sorunlarımızı bir kenara bırakıp, bunların tadını çıkaramıyorduk? Diye düşünmeden yapamadı. Tadını çıkarmaya çalışsak bile, sorunlar bir kenarda durup, onlara geri dönmemizi bekliyorlardı. Geri döndüğümüzde de o anlık mutluluğumuz sonsuza kadar unutuluyordu. 

Mutluluk,  mutluluk onun için farklı bir kavramdı. Uzun zamandır mutlu gibi davranmaktan, mutluluğun gerçek anlamını unutmuştu. 'Mutluluk' onun için anlamını yitirmişti.

Sonuçta hayatı sahte olan birisinin, mutluluğu gerçek olabilir miydi?

Kafasını sallayarak gerindi ve ayağa kalktı. Uykusuz geçen bir gece daha diye düşündü. Ama acı bir gerçek vardı ki, o uykusuz geceleri tercih ediyordu. Rüyalarında gördüğü korkunç anılardan kurtulamıyordu, uyuduğu zaman her şeyi, teker teker tekrar yaşıyormuş gibi hissediyordu. Uyanık kaldığında anılarını bir yere kadar engelleyebiliyordu, ve bu ona yeterdi.

Ayaklarını tertemiz denize kumlardan arınmak için soktu ve ardından ayakkabılarını giydi. Etraftan gelen insan seslerini engelleyerek kafasındaki seslerin ağır bastığı yere dönmeye başladı. Birkaç saatin sakinliği eve gittiğinde çığ düşermiş gibi yıkılacaktı. Kollarını göğsünde birleştirerek arkasına bakmadan sahilden uzaklaştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 21, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Carpe DiemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin