1905::sonsuzlukta kavuşacağız.

33 9 4
                                    

uzaklardan bır ışık yandı. gökyüzündeki tek yıldızdı. gencin hayatını aydınlattı. kader yön verdi, genç yıldıza gitti. yıldız onun yanık izlerini sardı, dökülmüş saçlarını tek tek sevdi son kez, insanların söndürdüğü sigaraları aldı, yerine çiçekler dikti.

bundan böyle genç esmerin hep yıldızı olarak kaldı.

14.12.1905

-şşh, şu an yanımdasın jungkook. 

-öleceğim değil mi taehyung? oysa ciğerlerini, dudaklarını sigaradan arındırmak için ömür boyu yanında olmam gerekirdi.

suskunluk geçmedi bu sözden sonra, taehyung açmadı gözlerini. tanrı duydu sanki jungkook'un sözlerini, ağlamaya başladı. bulutlar ağlıyordu. yağmur yağıyordu. girmediler içeriye veya teselli sözcükleri söylemediler birbirlerine. sadece dokunmadan, gözlerini açmadan sevdiler birbirlerini göğün altında.

-tekrardan çiçeklerimi dikebilir miyim taehyung sigaraların kirlettiği dudaklarına?

dudaklar kavuşunca yağmurla sevişti bedenler. jungkook esirgemedi milyonlarca çiçeğini, dudağının her bir köşesine dikti papatyalarını, gardenyalarını.

taehyung ise engellemedi, yok olmuş bedeninin jungkook ile yeniden varolmasını.

*

-taehyung, gözlerini kapattın değil mi?

jungkook görmemesi konusunda kesindi, beğenmiyordu kendini. oysa taehyung jungkook'un her halinden, her bir ayrıntısından, her bir kusurundan öpücüklerini esirgemezdi. duyguları bitmezdi. çünkü ölümsüz duyguları besleyen iki genç, birbirilerine duyduğu ihtirastan alev alev yanıyorlardı.

-jungkook, eskimeyen tek güzelliğim. lütfen bırak şu kumaş parçasını, bırak da göreyim seni. doyayım sana.

jungkook umursamadı, taehyung'un gözlerine kumaş parçasına bağladı.

-jungkook, lütfen.

ısrarlar sürdürüldü, jungkook taehyung'un ısrarına dayanamadı. açtı gözlerindeki bandı, elleriyle yüzünü kapattı. gözyaşları bir daha süzüldü, bir daha ve tekrar tekrar.

taehyung jungkook'a baktığında kırık bir tebessüm kapladı yüzünü. hep güzel diye düşündü; bu düşünceden arındırabilmek için onu, ne yapmalı?

ellerinden tuttu taehyung, çekti güzel yüzünden. ağlaması durmadı jungkook'un. taehyung'un eli, jungkook'un yanaklarına gitti bu sefer, sildi göz yaşlarını teker teker. dudaklarını kavuşturdular, küçük ve şefkat dolu bir öpücüktü bu, diğerlerinden farklıydı. sonrasında taehyung'un dudakları yön değiştirdi, çiçek hattına gitti. gözlerinden öptü bu sefer. göz yaşlarını öptü. acımıştır diye düşündü taehyung, ağlamaktan acımıştır gözleri. öpücüğüm acısını alır belki.

-bir gün, bir gün sonsuzlukta kavuşacağız jeon jungkook. kimseler ayıramayacak bizi. ölüm bile.

jungkook bu cümle ile gülümsedi, bu sefer taehyung çiçek hattına gülücüklerini dikti.

-bir kitapta okudum taehyung, orada nefesim diyordu sevgilisine.
sonra sana armağan etmek istedim, tüm güzellikleri sana armağan etmek istiyordum çünkü.
ama taehyung; ben sana nefesim dersem ve ölürsem bir gün, sana olan aşkımın da bittiğini ifade etmez mi? ölürsem nefesim kesilir; bu yüzden sana bunu armağan edemedim, kızma olur mu? hani dedin ya bir gün sonsuzlukta buluşacağız diye, o zaman sana bütün sözcükleri armağan edeceğim.
çünkü seninle sonsuz bir yolda olacağız taehyung. kimseler ayıramayacak bizi. ölüm bile.

inci taneleri dökülürken yanaklardan, taehyung'un içinde çığlık çığlığa bağıran ses yankılanıyordu kulaklarında. kaybettiğini düşündü taehyung. izin veremem dedi. yaşadığımı bana fark ettiren bu adamın ölümün kollarına gözlerimin önünde gitmesine izin veremem. bu sefer alamayacak dedi, içten içe gerçeği bilerek. bu sefer alamayacak sevdiklerimi elimden.

*

genç yıldızı ile yıldızları izlemek istedi. o gece seneler önceki gibi jungkook taehyung'un göğsünde yattı, yıldızları izlediler birlikte gecenin karanlığında.

esmer dudaklarına ulaştı gencin, susuzluğunu dindirdi.

genç ellerine uzandı esmerin, yalnızlığını susturdu.

iki adam, o gece tüm korkulardan sıyrılıp birbirlerine sarıldılar.

sonra bir yıldız kaydı, ikisinin de dileğini tutmasını sağladı.

"jeon jungkook ile, sonsuzluğa"

"kim taehyung ile, sonsuzluğa."

bin turna kuşu | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin