-yoongi, hastanın sonuçlarına baktın mı?
derin bir iç çekti taehyung. hastanın sonuçları kötüydü, kanser neredeyse tüm organlara yayılmıştı. dosyayı masanın üstüne bırakıp başını ellerinin arasına aldı.
tam 12 sene olmuştu jungkook taehyung'dan gideli. taehyung hayallerine ulaşıp doktor olmuştu. en istediği şey bu olmasına rağmen içindeki burukluk hiç gitmiyordu. birçok yöntem denedi; psikolog, ilaçlar, psikoterapi.. hiçbiri yardımcı olmamıştı ruh halinin düzelmesine. alışmıştı ama. canının yakılmasına bir kez daha alışmıştı.
-yapacak bir şey yok, hasta ölecek. ona bunu söylemeliyiz, belki yapmak istediği son bir şey vardır.
kabul etmek istemese de taehyung hastanın öleceğini, başıyla onayladı yoongi'nin fikrini. ayaklandı ardından, 203 numaralı odaya doğru yürümeye başladı. yoongi arkasından gelirken adımları taehyung'a yetişmişti, eli ile namjoon'un omzuna dokunup adımlarını sıklaştırdı ve hastanede sola saptı.
-senin için zorsa bunu ben yapabilirim.
hemen iki yana salladı başını reddederek,
-alışmam lazım yoon.
odaya geldiklerinde taehyung'a döndü ve göz kırparak gülümsedi. ardından kapıyı açtı ve gördüğü genç beden ile ona da bir gülümseme sunup yanına oturdu.
-nasılsın vien?
genç kız başını yoongi'ye doğru yöneltip doğrulmaya çalıştı.
-yorgunum yoongi, kemoterapi çok halsiz bırakıyor. sonuçlarım nasıl?
gözlerindeki parıltıyı gördüğünde taehyung, dayanamayıp çıktı dışarıya hızlıca. kapıyı dinlemeye korktu, bir kez daha küfretti kansere. en sevdiklerini elinden almıştı tahyung'un. onları iyileştiremedi diye atıldı bu mesleğe.
hıçkırık seslerinin gelmesi uzun sürmedi odadan. koşturdu hemen odaya, küçük kızı aldı kollarının arasına. kemoterapiden dökülmüş saçlarına taktığı peruğu okşadı yatıştırmak için. kaldılar biraz öylece. vien'in başını göğsünden kaldırıp gözlerinin birleşmesini sağladı taehyung. yanaklarından öptü ardından.
-en azından taehyung'dan öpücüğümü aldım. daha rahat sonsuz bir uykuya bırakabilirim kendimi.
buruk bir tebessüm kapladı yüzleri, hiç de silinmedi.
14.12.1905
sigarasını ciğerlerine doldururken şehrin gürültüsü kulaklarına doluyordu namjoon'un. bugün nöbetçi olduğundan hastanede durmak zorundaydı. cebini yokladı daha sonra, ani rüzgar bedenine işliyordu. umursamadı, yıllarca soğuktu bedeni. rüzgarlar, fırtınalar gelse yıkılmazdı. kağıt parçasını çıkardı daha sonra, satırlarda gezdirdi gözlerini.
'başka masallarda buluşalım sevgilim'
gözlerine yaşlar hücum ederken silmeye tenezzül etmedi esmer adam. rüzgar bilircesine uçurdu göz yaşlarını yanaklarından. elleri sigarayı tutamazken sesler çoğalıyordu.
'utanıyorum, aniden söylenir mi?
'yıldızlar hareket eder mi namjoon?'
'yalnız, taç bayağı yakıştı prensim.'
kafasındaki sesleri bastırmaya çalıştı esmer oğlan, bu yüzden kağıdı cebine atıp hastalarına bakmaya gitti.
*
-taehyung, uyan.
gözlerini yavaşça açtı taehyung, kollarına arkaya doğru uzatırken yüzünü ovuşturdu elleriyle.
-ne oldu?
namjoon derin bir nefes alarak yanıtladı taehyung'un sorusunu.
-yeni bir hasta var, buraya aktarmışlar.
hızla ayağa kalktıktan sonra taehyung bakışlarını namjoon'a çevirdi.
-emar çekildi değil mi, bakayım ben bir.
namjoon emarı taehyung'un eline tutuştururken yoongi içeriye girmiş ve taehyung'un omzuna yapışmıştı.
-dostum, ameliyat yapılabilir aslında. böylece süreç daha iyiye gider. kurtulması çok olası değil ama deneyebiliriz.
taehyung başıyla onaylarken uykudan dolayı açılmamış gözlerini tekrardan ovuşturup meslek arkadaşlarına döndü.
-bir çözüm bulacağım. acil bir durum olursa terastayım, çağırırsınız.
ceketini giyip terasa çıktı tekrardan. cebinden sigarasını çıkardı, dışarıya bakıp düşünmeye başladı. kanser gerçekten çok ters bir noktada ortaya çıkmıştı, ameliyat esnasında hastayı kaybetme oranları yüksekti. dikkatli olsak diye düşündü taehyung. sonra duygularını bastırdı, mantığı ile düşünmeye çalışırken atılan kağıt parçası dikkatini dağıtmıştı. bedenin gölgesi esmerin yanına doğru uzanıyor, adımların tok sesi hızlanıyordu. sigarasını demirin üstünde söndürdü esmer olan, yanına bakmadı.
-oysa çiçeklerini soldurmayacaktın taehyung.
tanıdık ses kulağına dolarken gülümsedi taehyung. kafasının içinden geliyor sandı. tekrardan sigara yakacakken sesleri susturmak için, genç elindeki turna kuşu ile geldi ve elindeki sigarayı aldı.
-turna kuşu?
bedenine bastıran heyecan ile hareket edemedi taehyung. ne söyleyeceğini bilemedi, sadece ellerini sakince gencin beline sardı o an. kokusunu içine çekti, sanki her zaman yanındaymışcasına. sadece basit bir özlem gibiydi ama içi yanıyordu.
genç, esmerin içini yakıyordu.
göz yaşlarını durduramadı esmer, boynuna sokuldu ve ağlamaya başladı. jungkook sevdi taehyung'un saçlarını. taehyung'un da eli jungkook'un saçlarına gitti.
ama ellerinde saçları olması gerekirken çıplak tenini okşadı taehyung.
düşünmedi, düşünmek istemedi bu sefer. aklındakileri durdurdu, sayıkladı ardından.
-hayır, hayır, hayır. hayır jungkook, o sen değilsin. aktarılan hasta sen değilsin değil mi?
bedeninde gezerken taehyung'un elleri, narince dokunuşlarını esirgemiyordu boynuna.
jungkook esmerin başını yavaşça kaldırıp alınlarının birleşmesini sağladı.
-gözlerini açmanı istemiyorum taehyung. çok çirkinim böyle.
ikisi de birbirine yaslanmıştı; dökülen göz yaşları belirsizdi, bedenler iç içe geçmiş bir bütün gibiydi.
-sen her halinle güzelsin ki jungkook. hem, hem ben her halinle severim seni.
gencin elleri esmerin yanaklarına giderken göz yaşlarını silip dudaklarına ufak bir buse kondurdu ve gözlerini açmadan konuşmaya başladı.
-çiçekler diktim şimdi öpücüklerim ile dudaklarına. sigaralar temizlenmiş midir taehyung? kötülükler silinmiş midir bedeninden?
oysa jungkook'un sesi bile yeterdi çiçeklerin solmaması için.
sustular bir süre. konuşamadılar, ne konuşacaklarını bilemediler çünkü. sadece sustular, gözlerini açmadılar. genç bozdu sessizliği, ellerini esmerin boynundan ayırmadan.
-şimdi doktorum olarak cevapla taehyung.
yıldızların tekrar tekrar şahit olmasını istercesine bir buse daha kondurdu esmerin dudaklarına.
-sence, sence yılbaşına kadar seninle kalabilir miyim? yılbaşına kadar yaşayabilir miyim taehyung?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bin turna kuşu | taekook
Fanficbir gün, bir gün sonsuzlukta kavuşacağız jeon jungkook. kimseler ayıramayacak bizi. ölüm bile.