Multi: Ecem
Eve girdiğimde olaylar hiçte planladığım gibi gitmedi.
Eve girdiğimde kızlar koltukta oturmuş heyecanlı heyacanlı konuşuyorlardı. Ecem beni gördü ve"Kıvılcım çabuk gel neler oldu neler."
"Ne oldu." Bende merak etmiştim. Dilek'in yanındaki koltuğa oturdum.
" Eeee anlatın hadi."
Önce anlamlı anlamlı bakıştılar.
"Hadi ama."
"Bende bi olay yok ne olduysa bunlara olmuş." Dedi Ecem.
"Benimki de çok fazla önemli değil. Bu arada hafta sonu ortadan kayboluşunu unutmadık. Daha sonra neler olduğunu anlatıcaksın."
"Tamam tamam."
Geriye bitek Rüya kalmıştı. "O zaman anlatmaya başla bakalım Rüya."
"2. Dönemin başladığını biliyorsun. Ve dönem başlarında da kayıtlar olduğu için yeni kişiler geliyor. Ve bizim sınıfada gelenleri biliyorsun." sınıfımız çok az kişiydi. Ben,Rüya,Dilek,Ecem,Ateş,Samet,Selin ve Alper vardı. " Yeni gelenleri görmüşsündür."
"Evet." Bizim sınıfa gelenler Koray, Efe , Emre'ydi. Ve itiraf etmeliyim üçüde feci yakışıklıydı.
"Emre'yide görmüşsündür. Hani şu uzun boylu,kumral,yeşil gözlü,yakışıklı,tatlı,sevimli,mükemmel gülen,saçları yumu..."
"Sadede gelsen."
"İşte Emre beni öptü ve şu an beraberiz."
Duyduklarım karşısında ağzım o şeklini almıştı. Bizim Rüya biriyle beraberdi ve bu oldukça önemliydi. Çünkü benim zaten sevgilim vardı. Dilek'in hoşlandığı kişiler sürekli değişirdi. Ama Rüya ve Ecem doğru kişiyi beklerdi. Onlara göre ufacık bi hoşlantı için biriyle olamazlardı, gerçekten sevmelilerdi yada gerçekten bayağ bi fazla hoşlanmalılardı. O yüzden ikiside yalnızdı.
"İyide bize diyen sen değil miydin? Doğru kişiyi bekliycem diyen. Şimdi 2 gündür tanıdığın birisiyle çıkıyorsun."
"Ya o şeyyy.... mmm nasıl desem farklı. Ondan gerçekten hoşlanıyorum. Onu gördüğümde karnımda tuhaf bi his oluşuyor, içim enerji doluyo, herşeyi yapabilecekmiş gibi hissediyorum. Ve beni öptüğünde sadece bir kere öpüştük ama dünyadaki tüm güzel duygular benim oldu. Sadece o vardı. Başka hiç kimse yoktu."
"Tabii onları kovalayan yaşlı amca hariç."
"Nasıl kim kovaladı sizi?"
"Ya biz öpüşürken yaşlı amcanın biri geldi şimdiki zamane gençleri diye başladı yok biz çok terbiyesizmişiz yok onların zamanında bırak sokak ortasında öpmek eline dokunmak bile ayıpmış. Sonra Emre'de sizin zamanınız çok geride kaldı dedi. Bunu duyan amca daha da sinirlendi şunlara bak hem terbiyesizler hem ahlaksız diye bir başladı bizi kovalamaya. Hayır yani o yaşta bu kadar hızlı nasıl koşabildi onuda anlamadım ama neyse sonunda ondan da kurtulduk."
"Rüya'ya bak seen. Birinden hoşlanmışta sokak ortasında öpüşüyormuş."
"Kes sesini" diyip elindeki yastığı bana fırlattı. Bende aynı yastığı Ecem'e fırlatıp " Sende yok mu birileri?"
"Hayır. Ama Dilek te olabilir." bu sefer yastık Dilekteydi.
"Dur tahmin edeyim. Efe?"
"Aynen. Sencede çok yakışıklı değil mi diyip ondan bahsetmeye başlayınca aynı anda gözlerimizi devirdik. "Dileeeeek."
"Ne var ya?"
"Yine diğerleri gibi en fazla 2 hafta çıkıp bundan da ayrılırsın sen."
"Bence öyle olmaz."
"Hayır hepsinde aynı şey oluyor. Yok ben onu çok seviyorum yok o farklı sonra en fazla 2 hafta çıkıp çocuğu terk ediyorsun ."
"Ama bu farklı diyorum görürsünüz." diye inatlaştığında Rüya lafa atıldı." O zaman Efe ile 2 haftadan daha uzun bir süre çıkarsan biz senin için bişey yapıcaz. Ama çıkmazsan sen bizim istediğimiz bir şey yapıcaksın."
"Anlaştık."
Sonra biraz daha sohbet ettikten sonra odama çıktım. Bizimkiler neden ortadan kaybolduğumu sormuştu ama onları geçiştirmiştim. Zaten fazlada üstelememişlerdi. Sıcak bir duş alıp kendimi o uykunun sıcacık kollarına bıraktım. Cidden uyumaktan daha güzel bir şey var mıydı?
Sabah uyandığımda kızlar çoktan kalkmıştı. Bende yanlarına geçip "Bugün napıyoruz?"
"Ben Emreyle buluşucam."
"Bende Efeyle."
"Kıvılcım sende Ateşle mi buluşacaksın?" Aslında aklımda o vardı ama içimden Ecem'i yalnız bırakmak gelmedi."İstersen ikimiz bir şeyler yapabiliriz?"
"Olur."
Ecem'le birlikte sinemaya gitmeye karar verdik. Ecem'in film zevki çok güzeldi. O yüzden seçimi ona bırakmıştım.
Içimden keşke Eceminde bir sevdiği olsaydı diye geçiriyordum. Ecem çok tatlı bir kızdı. Ayrıca kıskanılacak derecede güzel mavi gözleri vardı. Dışarıdan sessiz sakin birisi gibi görünsede çok deli doluydu. Eğlenmeyi iyi bilirdi. Sevmeyi gerçekten hakediyordu.
Ecem yine harika bir film seçmişti. Film bittikten sonra bir iki saat dolaşıp, alışveriş yapmıştık. Kısacası günümüz gayet sıradan ve güzel geçmişti.
Eve gittiğimizde kapıyı açmamla kapamam bir olmuştu. Çünkü Dilek ve Efe kapının karşısındaki koltukta deli gibi yiyişiyorlardı. Sanırım bu sefer Dilek gerçekten sevdiği birini bulmuştu. Efe o kadar önemli olmasa onu asla deli gibi öpmez hele bizim evimizde asla yapmazdı.
Ecem ne olduğunu sorunca gelde kendin bak dedim. Sonunda benimde Dilekle dalga geçecek bir konum olmuştu. Dilek Ateş ve beni her öpüşürken gördüğünde benimle dalga geçerdi ama artık sıra bendeydi.
Ecem bu sırada içeriye bakmış, gülmemek için dudağını ısrıyordu. En sonunda ikimizde dayanamayıp kahkaha atmaya başladık. Bizim sesimizi duymuş olmalılarki Dilek kapıya çıktı "Ne işiniz var burda?"
"Eve gelmiştik ama sen megulsün galiba."
"Kesin sesinizide geçin içeri." dişlerinin arasından konuşmuştu. Onu böyle evde bastığımıza sinirlenmiş olmalıydı.
İçeri girdiğimizde Efe Dilek'ten daha rahattı. Onun kadar utanmışa benzemiyordu. Zaten kısa bir selâmlaşmadan sonra o da gitmişti. Efe gider gitmez Ecemle ben deli gibi kahkalar atmaya başlamıştık. Bu Dilek'i baya sinirlendirmişti. Bize "kesin sesinizi" diyip odasına çıkmıştı.
Bugün Ateşle hiç konuşmamıştık. Onu özlemiştim. Yanına gitmeye karar verdim.
Anahtarı yanıma almayı unuttuğum için zile bastım. Açmayınca daha uzun süre bastım. En sonunda kapıyı yumruklamaya karar verdim. Kapıya bildiğin hem elimle hem ayağımla taciz ediyordum. En sonunda kapı açıldığında karşımda burnu kızarık, hasta bir Ateş görmeyi beklemiyordum.
"Ateş sana noldu böyle? Neden bana haber vermedin? Şu haline bak hemen geç içeri." Uslu bir çocuk gibi sözümü dinledi. Ayakta zor duruyordu. " Sen hemen yatağına geçip yatıyorsun bende sana çorba yapıyorum."
"İstemiyorum." Her ne kadar hasta olsada sesi güçlü çıkmıştı.
"İtiraz istemiyorum doğru yatağa." Ve onun yatağa çıkıp çıkmadığını kontrol etmeden mutfağa çorba yapmaya gittim. Ateş mercimekler çorbasını çok severdi. Hemen hızlıca bir tane yaptım. Elimde çorba odasına gittiğimde Ateş yatağa yatmış uzanıyordu. Nefes alıp verişinin düzensizliğinden uyumadığı belliydi.
Onu yatakta oturur pozisyona getirmek için dokunduğumda sıcak olduğunu hissettim. "Ateş sen yanıyorsun."
"Ateşli biri olduğumu zaten biliyorum."
"Kes sesinide banyoya gir." Kendini yatağa iyice yayıp gözlerini kapadığında iş bana düşmüştü. Yanına gidip sadece baksırı kalana kadar onu soydum.
"Hastalığımdan yararlanmaya mı çalışıyorsun?"
"Ateş kes sesini. Dün ben gittikten sonra ne yaptında bu hale geldin sen?" Cevap vermedi. Bende hasta olduğundan dolayı çok üstüne gitmedim.
Ateşi zar zor duşa soktum. Soğuk suyu da açıp onun üstüne doğru tuttum. Soğuk suyla irkilmiş olacak ki hemen gözlerini büyütüp "Kıvılcım kapat şu suyu yoksa fena yaparım."
Hasta olduğundan bişey yapamayacağını düşündüğüm için suyu kapamadım. Tam suyun soğukluğunu biraz daha artıracaktım ki Ateş beni yanına doğru çekti. Ona deymemle ağzımdan küçük bir çığlık çıktı." Sen ne yaptığını sanıyorsun?" "Sana suyu kapaman gerektiğini söylemiştim." Çıkmaya çalıştığımda izin vermedi. "Ben donucaksam sende donacaksın."
"Ama hasta olan ben değilim."
"Umurumda değil." Suyun soğukluğundan Ateşe biraz daha sokuldum. En sonunda onu bir güzel yıkayıp kurutup yatağına yatırdım. Ben giderken "Bu gece yanımda kalsana."
"Olur. Zaten yarın bu halinle hiçbir yere gidemezsin. Ben üstümdekileri değiştirip gelicem."
"Yanımdada giyinebilirsin." Bişey demeden yanından uzaklaşıp üstüme kuru bişeyler geçirdim. Ateş'in yanına kıvrıldığımda kollarıyla sardı beni. Bende ona sarıldım.
Sabah kalktığımda kendimi çok kötü hissediyordum. Üstüne birde hapşurunca Ateşten hastalık kaptığımı anladım. İki hasta bugün eve tıkılıp kalmıştık.
