29, Had no choice but to cry

998 92 76
                                    

Lana del rey - Dark paradise

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lana del rey - Dark paradise

29, had no choice but to cry

Dinlediğim podcast'in sesini kısıp arabamı durdurdum. Şişen gözlerim yorgunlukla ön camın üzerinde silecekle inatlaşan su damlalarında gezerken sesi tamamen kapatıp sıcak klimayı kıstım.

Saat sabahın altısıydı. Hava kapalı olduğundan henüz güneş doğmamıştı ve bulunduğum caddede tek tük geçen arabalar dışında benden başka kimse yoktu.

Üzerime çöken hüzünle kafamı önümdeki direksiyona yaslayarak büyük mezarlığın kapısını izledim. Kalkıp huzurla uykusunu çeken güzel adamın çene yaparak rahatını bozmaya bile mecalim yoktu.

Derin bir nefes alıp şansımı denemeye karar vererek yan tarafımdaki kasımpatı saksısını alıp indim arabadan. Şimdi gitmezsem hiç gidemeyecektim, biliyordum.

Yağmur sanki beni fark etmesiyle daha bir hiddetlenirken usulca adımlarımı büyük kapıya doğrulttum. Acelem yoktu, yağan yağmur beni sırılsıklam etsede, ertesi gün yataktan çıkamayacak kadar hastalansamda buradaydım. Hiçbir yere gitmiyordum.

Ayaklarım ezbere bildiği yollardan birer birer geçerken keşke ceketimi giyseydim diye düşündüm. Üzerimde önü büzgülü siyah uzun kollu bir crop altımda da siyah yüksek bel skinny jean vardı. Soğuk günlerde bile böyle ince giyindiğim için regl dönemlerim bana eziyet oluyordu fakat ne kadar üşürsem üşüyeyim umrumda değildi.

Bu da benim kendimi cezalandırma şeklimdi işte.

Aradığım mezar taşı gözlerime çarparken yine kederle kabardı sanki göğsüm. Gölgem isminin üzerine vurdu. Gözlerimse çoktan açık unutulmuş bir çeşme gibi dolu dolu olmuştu.

Tir tir titreyen bacaklarımı görmezden gelerek elimdeki çiçeği kenara bıraktım, parmaklarımı sanki dünyanın en zor şeyiymiş gibi bir yavaşlıkla soğuk beyaz mermerin üzerindeki oyma harflerde gezdirdim kenara otururken.

Hava öyle soğuktu ki, soğuktan kan akışımın yavaşladığını, kıpkırmızı kesilen ellerimin yanmaya başlamasından anlayabiliyordum. Yağmur yağmaya devam ediyordu. Soğuktan titrerken adeta bedenim sarsılıyordu.

"Sen de üşüyor musun?" Geldiğimden beri dudaklarım ilk kez aralanırken çamurla üstü kapanan ismin harflerini teker teker temizledim parmaklarımla.

"Tanrım, bu mezarlık görevlileri neden seninle ilgilenmemiş, birde üstüne para alıyorlar." Sıcak göz yaşlarım birer birer yanaklarımdan süzülüp soğuk yağmur damlalarına karışırken dudaklarımı zorla kıvırdım iki yana.

"Yokluğunda beni kimse ısıtmıyor sevgilim, ne kadar acı çektiğimi görebiliyorsun değil mi?"

Ellerimle göz yaşlarımı sertçe silerek yere bıraktığım pembe renkli kasımpatıya uzandım.

sex money feelings die | taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin