V. Yaz (Kısım II)

869 101 303
                                    

❝ Jaemin kalbimin çarpıntısıydı❞

Yıllar içindeki tecrübelerime ve hislerime bakacak olursak, galiba bir süre sonra âşık olduğunuz kişi sizden bir parçaya dönüşüyor. Sanki içinizdeymiş gibi, sanki onu hep tanıyormuşsunuz gibi, sanki görmeseniz dahi ne yaptığını biliyormuşsunuz gibi. Ya o sizden bir parça oluyor, ya siz onun parçası hâline geliyorsunuz. Veyahut parçalara ayrılıyorsunuz. 

Jaemin'in selleri bana ninni gibi gelirdi; ne zaman ona baksam, kasırgadan kurtulup kıyıya çıkan ve dalgaları seyreden bir adam gibi hissederdim. Hâlbuki Jaemin kasırganın kendisiydi. Aldırmadım. Beni yıksa bile rüzgârı devam etsin istedim. Gözlerimin önünde dağı taşı birbirine katarak essin istedim. Onu daha çok sevdim.

Ne yana baksam onu görüyordum. Evlerinin bahçesinde, kulağında kulaklıklarla, dans ederek çimleri sulardı. Ben uzaktan, sokağın ucundan onu seyrederdim. Her Salı, Orman Yolu'nun berisindeki bit pazarına gider; saatlerce orada dolanır, küçük tezgâhlardan eski müzik çalarlar, koleksiyon yaptığı kasetler, renkli takılar, tokalar, eski moda şapkalar, güneş gözlükleri gibi şeyler satın alırdı. Ben de her Salı pazarda dolanır ve tesadüfen karşılaşmışız gibi davranırdım. Sonra alışverişe birlikte devam ederdik. Jaemin durmadan konuşur, satıcılarla sohbet eder, yürürken yemek için lolipop veya dondurma alırdı. Evlerine gittiğimizde, odanın bir köşesinden onu izlerdim. Yatağına uzanır ve o hafta sahaftan aldığı bir şiir kitabını, kafasını hiç kaldırmadan okurdu. Bütün şiirler bana Jaemin'i hatırlatıyordu.

Bazen o bana bakardı. Sahilde güneşlenirken, şemsiyenin altındaki gölgede kalan bedeninin bana döndüğünü, kumların yapıştığı çıplak sırtımı izlediğini hissederdim. Sonra güneş kremimi sürmek isterdi ve sıcak ellerini uzun uzun sırtımda dolandırırdı. Ben de her seferinde buna izin verirdim çünkü hayatımın en zevkli ve heyecanlı dakikalarıydı. Jaemin'in dokunuşu bütün vücudumu ürpertirdi. Ellerini hiç çekmesin isterdim, Jaemin de bundan haberdarmış gibi oldukça yavaş ve yumuşak hareketlerle kremi sırtıma dağıtırdı. Bazen derslerde başını benden yana çevirir, bir süre camdan dışarıyı seyrederdi. Ardından gözlerinin üzerimde dolandığını fark ederdim. Bozuntuya vermeden ben de başımı pencereye çevirirdim ve sahiden de bana baktığını görürdüm camdaki yansımadan. Biraz bakar, sonra derin bir nefes alarak önüne dönerdi. Böyle zamanlarda içimde bir cesaret ırmağının aktığını hissederdim ve ondan taraftaki bacağımı bilerek sağa sola hareket ettirir, Jaemin'in bacağına değmesini sağlardım. Jaemin de yaklaştırırdı sol bacağını ve ders boyunca dizlerimiz yan yana, sıcak bir bağla öylece kalırdı. Ama hiçbir şey olmamış gibi davranırdık.

Bazen ise göz göze gelirdik. Denizde yüzerken Jaemin bana kaçamak bakışlar atırdı, dalgaların huzuru arasında o bakışlara karşılık verirdim. Hep birlikte Gizli Bahçe'de oturmuş film seyrederken gözlerim ona kayardı, anında fark eder ve hemen bakışlarını yüzüme çevirirdi. Gecenin köründe sahilde oturup müzik dinlediğimiz zamanlarda gölgeli bakışları üzerimde dolanır, sanki ondan yana dönmem için ısrar ederdi. Ben de dayanamaz bakardım. Gülerken, yemek yerken, konuşurken, yürürken, ufacık ve sıradan şeyleri yaparken gözlerimiz birbirine değerdi. Jaemin bazen oyuncu bir tavırla bir bakar bir kaçırırdı, bazen donakalmışız gibi uzunca çekmezdi. Aramızdaki sırların, bağların, köprülerin bir bir yontulması ve inşaa edilmesiydi hepsi. Git gide sıklığı ve süresi artıyordu. Üzerimde bıraktığı etkisi de öyle.

O yazın sonunda, yani lise son sınıfa geçmemizden önceki tatilde, annem her zaman bizi ayıran bir gölge olduğunu bana bir kez daha hatırlatırcasına aramıza daldı. Bir öğleden sonra odamda ders çalışırken yanıma geldi. Elinde bir tabak tuzlu kurabiye, yanında ise buzlu kahve vardı. Bunların odama niye taşındığını biliyordum çünkü bu annemin benden bir şey isteme yöntemiydi.

aşk çileği, nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin