VI. Sonbahar (Kısım II)

903 86 117
                                    

❝paralel evrenlerde başka versiyonlar❞

Birisine çok uzun bir süre boyunca âşık olup bunu ona yine çok uzun bir süre boyunca söyleyemedikten sonra o kişiyle sevgili olmak, sanırım hayatım boyunca tattığım en keyifli ve en tuhaf histi. Hâlâ gerçek olup olmadığına inanamıyordum. Hâlâ karşımda oturup tatlı tatlı gülümserken, yumuşak parmaklarıyla elimin üzerini okşarken, beni öperken varlığını sorguluyordum. Her seferinde, aynı şaşkınlık hissiyle ona karşılık veriyordum. Fakat bir yandan senelerdir böyleymişiz gibi hissediyordum. Sanki hep gizlice Jaemin'lerin terasında buluşup öpüşüyormuşuz gibi, sanki hep Mark, Renjun ve Donghyuck ile beraberken birbirimize çapkın, kaçamak bakışlar atıyormuşuz gibi, sanki Jaemin hep masanın altından bacağımı okşuyormuş gibi.

Jaemin ile çıkmaya başlayalı üç hafta (evet, çıkıyorduk), okullar açılalı iki hafta olmuştu. Bu süreçte neredeyse her gün birbirimizi görsek de, tabi ki yalnız kalmak istiyorduk. Bu yüzden Mark, Renjun ve Donghyuck ile vedalaşıp eve gidiyormuş gibi davrandıktan sonra Jaemin'lerin evine gidiyordum. Eunha Teyze evdeyse ya Jaemin'in odasında olurduk, ya da akşam vaktiyse terasa çıkardık. Sonbahar olduğundan hırkalarımızla terasın kalın duvarının üzerinde yan yana otururken hiç konuşmadan, uzun uzun Sarmaşık manzarasını seyrettiğimiz olmuştu bir keresinde. Sonra Jaemin uzanıp elimi tutmuştu. Ben de ona, rüzgârla hafif hafif dalgalanan pembe saçlarına bakmıştım. O kadar çok âşıktım ki derin bir nefes almıştım. Huzuru akciğerlerimin her zerresinde hissetmemi sağlıyordu.

Onunla beraberken neler olacağını ve sonrasını düşünüp durmuyordum artık. Birkaç hafta öncesine kadar durmadan bizi bekleyen şeyleri düşünerek endişelenen ben, şimdiyse her şeyi tamamen akışına bırakmış gibiydim. Öyle mutluydum ki endişelenecek zamanı bulamıyordum. Sadece sonunda Jaemin ile birlikte olmanın, ona rahatça bakabilmenin, korkusuzca öpebilmenin, onun hislerini bilmenin tadını çıkarıyordum.

Bunca zaman kırılan kalbim, her şeyi içimde tutma çabalarım yüzünden yorgun düşen ruhum bana ait değildi ve artık çok uzaktaydı sanki. Jaemin, bütün yaraları, kopan ipleri, sancıları varlığıyla iyileştiriyordu. Derin bir huzur okyanusunda yüzüyordum ve bunun için ona bakmak yetip de artıyordu. Sırada otururken başımı yana çevirince onu görmek dahi müthiş bir rahatlama hissetmemi sağlıyordu. Aşk, beni girdabına tam anlamıyla sürüklemişti çoktan.

Okulun ilk haftası, ayak uydurmaya çalıştığımız bir tempoyla geçti. Son sınıf olduğumuz için her şey öncekinden daha zor ve farklıydı. Ben çarşamba ve cuma günleri özel ders alıyordum. Okuldan sonraki vaktimi etüt odasında geçiriyordum. Eve döndüğümüzde zaten çoktan akşam olduğu için Jaemin ile ayrıca görüşmeye vaktimiz olmuyordu. Yalnızca mesajlaşıyorduk. Okulda ise yanımızda daima Mark, Renjun ve Hyuck olduğu için her şey normalmiş gibi davranıyorduk.

Haftasonu Jaemin annesi ile beraber büyükannesinin yanına gittiği için görüşemedik.
İkinci haftanın başında deneme sınavı olduğumuz için ve ben ona hazırlanarak vakit geçirdiğim için yine meşguldük. Haftaiçi sona eriyorken, cuma günü gelip çattığında özlemden delirmek üzereydim. Sevgiliydik ama iki koca haftayı tıpkı eskiden olduğumuz gibi geçirmiştik. Tek fark, derslerde gizlice sıranın altından bacağımı okşamasaydı. Bu da anca birkaç saniye sürüyordu. Onun ufacık dokunuşu dahi elektirik akımına kapılmışım gibi hissetmeme sebep oluyordu. Birbirine bağlanan bütün damarlarım sıra sıra titriyordu. Üstelik her seferinde daha fazlasını çağıran arzu bedenimi kasıp kavuruyordu.

O cuma günü her zamanki gibiydi. Sabah matematik dersi vardı ve bütün ilgimle dersi dinlemeye çalışırken Jaemin yanımda uyumuştu. Teneffüslerde ben test çözerken Jaemin yine uyumuştu veya yan sınıfa, Renjun'ların yanına gitmişti. Ardından hep birlikte yemekhanede yemek yemiştik. Yemek boyunca Mark, Johnny ile ettikleri kavgadan bahsetmişti, Hyuck ise okuldan sonra çalışacak bir yer bulması gerektiğinden.

aşk çileği, nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin