Selaaam..
Bölüme oy verip yorumlarınızla destek olursanız çok mutlu olurum.
Her bölümle alakalı şarkı bulamasam daaa çok güzel şarkılar ekliyorum yukarıya.
Ayrıca spotify profilimde çok güzel playlistler var. Aklımda Bir Kördüğüm'de olan tüm şarkıların olduğu bir playlistte var. Profilimdeki linkten spotify hesabıma gidebilirsiniiiz.
İyi okumalaaar<3
"Bak korkmaya başlıyorum, uyan artık Deniz!" diye bağırılarak ve aynı sırada sarsılarak kalkmıştım. *Noooluyoo kardeşim, ne bu tantana??*
"Aaaa bırak ulan beni, uyuyorum şurada görmüyor musun?" diye bağırdım. Gözümü açma zahmetine bile girmemiştim.
"Oh ölmemişsin, iyisin değil mi?" deyip beni sarsan kişiyle gözümü açtım ve beni sarsan kişiye baktım. Beni uyandırmaya çalışan kişi Çınar'dı ve gerçekten endişeli gözüküyordu. Sakin çıkartmaya çalıştığım sesimle "evet ölmedim ve iyiyim, şimdi beni uykumla baş başa bırakır mısın lütfen" dedim. Dün gece saat 5.30 civarı uyumuştum ve şu an çok uykum vardı. Çınar;
"Hayır, seni uykunla baş başa bırakamam. Kalk kahvaltı için seni bekliyoruz sabahtandır. Açız anlıyor musun? Zaten açken burada gelip seninle uğraştım, daha fazla uğraştırma beni." dedi sinirle ve hemen odamdan çıktı. *Bu evde yaşayan insanların psikolojilerinin iyi olduğunu düşünmüyorum* İpek Hanım ve Çağatay Bey'e ayıp olmasın diye zorda olsa kalktım ve hemen elimi yüzümü yıkayıp telefonumu da alıp aşağıya indim. Yemek yenilen odaya geçmeden önce su içmek için mutfağa geçtim ve o sırada evin çalışanı olan Meltem ablayı gördüm. Meltem abla beni görünce kendisini düzelterek konuşmaya başladı;
"Günaydın Deniz Hanım, İpek Hanımlar bahçedeki masada sizi bekliyor isterseniz eşlik edebilirim."
"Günaydın Meltem abla, suyumu içtikten sonra geçerim ben. Tabii bulabilirsem.." Meltem abla;
"Ben eşlik edersem bulabilirsin." dedi gülümseyerek. Bende Meltem ablaya gülümsedim ve kendime bir bardak soğuk su doldurdum ve suyumu içerken aynı anda telefonumu rahatsız etme modundan çıkarttım ve telefonumu sessizden çıkardım. Saat öğlen 12'ye geliyordu, benim için halen erken bir saati ama bu evdekiler için erken gibi gözükmüyordu. Meltem abla beni masaya kadar götürdüğünde cidden herkesin beni beklediğini gördüm. Gram utanmamıştım çünkü beni uyandırmayan onlardı *matrix gözlüğü takan hawli bedbooy emojisi* Çağatay Bey'e bakarak "beklettiğim için kusura bakmayın, sabahları uyanmakta biraz problem yaşıyorum da" deyip gülümsedim. Çınar "belli oluyor" diye gevelediği sırada Eren "kusura baktık ama yapacak bir şey yok" dedi.
*SIFIR IQ*
Çağatay Bey bana gülümseyerek "sorun değil Denizcim" dedi. Normalde "-cim" ekini kullanan insanlara aşırı sinir olurdum ama şu an sinir olmuyordum. "Deniz" derlerse çok resmi olurdu, "kızım" demelerini ben istememiştim. Bana yakın davranmaya çalıştıkları için de "Denizcim" diyorlardı bu yüzden sinir olmamıştım galiba. Masada tek boş yer olan Bulut ve Nil'in ortasına oturdum. Sandalyeme oturduğum zaman Bulut bana bakıp gülümseyince bende aynı şekilde ona gülümsedim. *Galiba bu çocuğu sevmeye başlıyordum* Çağatay Bey herkese hitaben "afiyet olsun" dediğinde kahvaltımızı yapmaya başlamıştık ve ben kahvaltımızı yaparken bir şey fark ettim. Ben hariç herkes kahvaltıya fazlasıyla şık bir şekilde gelmişti ve benim üzerimde pijama takımım vardı. Ama gayet hoş bir pijama takımım olduğu için kimse üzerimdekilerin pijama olduğunu fark etmemiş gibiydi. Masada ben hariç neredeyse herkes sohbet ederken ben sadece onları dinliyordum ve arada bana sorulan sorulara yanıt veriyordum. Daha kahvaltının ortasındayken telefonum çaldı. Arayan kişi Berkay abiydi, Çağatay Bey ve İpek Hanım'a ayıp olmasın diye telefonu açmadan aramayı sessize aldım ve ardından tekrar aradı ve ben aramayı tekrar sessize aldım. Berkay abi beni tekrar arayınca İpek Hanım'a bakarak "çok pardon galiba birisi öldü, ben bir açayım telefonu" dedim gülümsemeye çalışarak. İpek Hanım anlayışla kafasını sallayıp "tabii ki açabilirsin, önemli bir şey var galiba" dedi. Bende ona gülümseyerek kafamı salladım ve hemen masadan kalkıp telefonumu açtım;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklımda Bi Kördüğüm
Novela JuvenilBazı gerçekler fazla acımasızdır. Hayatının yalan olduğunu öğrenen ve ne yapacağını bilmeyen, Sürekli kırılmaktan ve insanları affetmekten sıkılan, Küçücük bir karıncanın bile canını yakmak istemeyen Deniz'imin canını neden her defasında daha fazla...