I- (GİRİŞ) GEÇMİŞİN İZLERİ

44 6 3
                                    

🎭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎭

Genç kız, yorgundu. Kılını bile kıpırdatacak hali yoktu. Nefes alması her geçen saniye güçleşirken, buğulanan bakışlarının odağında tek bir şey vardı; kanlı bir bıçak. Usulca akıp, o bıçağa doğru yol alan kanı izliyordu; kendi kanını. Akan kan değil de, acının iriniydi sanki. Ruhunu işgâl eden, ömrünü ziyân eden bu acıdan kurtuluyordu nihayet.

Öyle umuyordu.

Yavaşça ağırlaşan göz kapaklarını son bir gayretle yukarıya dikti. Küçücük, parmaklıklarla çevrili pencereden güneşi görmek istedi son kez. Bu dünyadan ayrılırken gördüğü son şey o olsun istiyordu. Onun sıcaklığıyla, onun ışıltısıyla ayrılmak istiyordu bu dünyadan. Sığınacak başka hiçbirşeyi yoktu çünkü. Kimsesizdi, yapayalnız...

Gözleri ıslandı o an. Acıyla kavrulan yüreğinden bir damla göz yaşı armağan etti dünyaya ve usulca kapattı gözlerini. Güneş, ısıtırdı buz gibi bedenini.

Isıtırdı değil mi?

Isıtmadı! Bedeni henüz soğumadan, gardiyanlar yetişti son anda. Ruhu bedenini terk etmeden kurtardılar onu. Öyle sandılar. Bu, onun için bir kurtuluş değildi elbet. Ölmekti; tek kurtuluş. Sessizce bu dünyadan göç edip gitmek... Ama olmadı. Yaşamasına izin vermedikleri gibi, ölmesine de izin vermediler!

Oysa, bir nefeslik canı kalmıştı...

(1 Gün Önce...)

"Levla Öztürk!" omzunun üzerinden dönüp arkasına baktığında hafifçe kaşlarını çattı genç kız. "Handan Hanım seni çağırıyor." dedi Kudret; ıslahevindeki en acımasız gardiyan.

Uzun boylu, yapılı, sinirli ve korkunç bir insandı Kudret Adıvar. Tıpkı ismi gibi kudretli ve heybetli bir cüssesi vardı. Kapkara saçları, kapkara gözleri vardı. Kaşları her zaman çatıktı, bakışları sert...

Onun o gür sesini her duyduğunda içi titriyordu genç kızın. Ondan korkuyordu. Ama bunu ona kesinlikle belli etmiyordu; hiçbir zaman etmeyecekti de! Nelerden korktuğunu, zaaflarını hiç kimse öğrenmemeliydi. Dimdik duruyordu herkesin karşısında. Omuzları dik yürüyordu ve sesi güçlü çıksın istiyordu, güçlüydü de...

"Yine ne yapmışım?" dedi aynı güçlü sesiyle. "Bu sefer kimi incitmişim?" deyip, gözdağı vermek istercesine baktı herkese. Kimsenin çıtı çıkmıyordu. Herkes ondan ölesiye korkuyordu, korkmalıydı da... O da korkuyordu çünkü kendisinden. Nasıl bir insan olduğunu o da bilmiyordu. Bu dört duvar arasına neden girmişti, geçmişinde onu katil yapacak ne olmuştu, o da bilmiyordu. Çünkü o, geçmişini hatırlamıyordu! Anne ve babasını öldürdüğü için girmişti ıslahevine, kendisine dair bildiği tek şey buydu. Ve bu da, herkesin ondan korkması için yeterince makûl bir sebepti.

7 YABANCI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin