"Sevgili misiniz, değil misiniz?"
"Sevgiliyiz."
"Deniyoruz, Chanyeol."
"Denemesi mi olurmuş bunun? Jongin, bir şey söylesene."
"Baekhyun'cuyum ben."
Chanyeol hayal kırıklığıyla bana döndüğünde omuz silktim ve cevap vermeyi reddettim. Onlarla uğraşamayacak kadar yorgundum hala.
"Kyungsoo ikiye bir yeniliyorum, yardım et."
Jongin, Chanyeol'ün daha fazla üstelememesi için masada duran şekerlerden birini ona atıp bana baktığında ben de aynı şekilde ona baktım ve hemen ardından Baekhyun'a döndüm.
Yanımızda hala utangaç davranıyordu ve ben ne kadar bize alışmasını istesem de şimdilik bunun için bir adım atmıyordum.
Öğlen uyandığımda Jongin çoktan uyanmıştı ama bu kez beni öpmüyor veya başka bir şey yapmıyordu. Yalnızca bana bakıyordu ve parmak uçları belimde geziniyordu. Gece ağladığımdan olsa gerek, gözlerim yandığı için çok fazla bakamamıştım ona ama yüz ifadesindeki endişe barizdi.
Kalktığımızda ikimiz de sessizdik ve düne dair herhangi bir şey konuşmamıştık. Aramız kötü de değildi ama çekiniyorduk işte.
"Kyungsoo, iyi olduğuna emin misin?"
Baekhyun'un sorusundan sonra kendimi gülümsemeye zorlayıp başımı salladım. Tüm gün evde yatmak istesem de Chanyeol buluşmak için ısrar etmişti ve ona kıyamamıştım. Buluştuğumuzdan beri, hatta uyandığımdan beri neredeyse hiç konuşmamıştım.
"Jongin?"
Chanyeol'ün ciddi ses tonunu duyduğumda bakışlarımı bu kez ona yönelttim ama bana bakmıyordu. Kaşları çatılıydı ve Jongin'e delici bakışlarını göndermekten çekinmiyordu.
"Sonra Chanyeol, yeri değil."
"Neyin yeri değil?" Merakıma yenik düşüp sorduğumda Jongin bana bakıp gülümsedi ve masanın üzerindeki elimi tutup baş parmağımın üstünü öptükten sonra geri bıraktı.
"Hiçbir şey bebeğim, evde konuşuruz zaten."
Başımı Jongin'in omzuna yaslarken hala acıyan gözlerimi kapattım ve diğerlerinin konuşmasını dinlemekten başka bir şey yapmadım. Duygusal boşluk veya onun gibi bir şeyin içindeydim. Kendimi yıllarca beraber yaşadığım sevgilimden ayrılmış gibi hissediyordum ve buna sebep olan şey evde yalnızca birkaç saatliğine tek kalmış olmamdı.
***
Eve dönüğümüzde -Chanyeol, Baekhyun'u evine bıraktıktan sonra gelecekti- Jongin benimle konuşmak istediğini söylemişti ve şimdi de onun kucağında konuşmasını bekliyordum.
"Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun, değil mi? Buna dair içinde şüphe var mı?"
"Biliyorum."
"O halde seni asla bırakmayacağımı da bilmelisin. Dün yalnızca seni incittiğim için dalgındım ve kendime kızgındım. Ki hala kızgınım. O yüzden senin de bana kızgın olduğunu düşündüm ve biraz yalnız kalmamızın iyi geleceğine inandım. Özür dilerim bebeğim, bir dakikalığına bile yalnız bırakmamalıydım seni. Raeon'la biraz ilgilenip uyuttuktan sonra pişman olup döndüm sana tekrar. Kyungsoo..."
Devam etmesi için alnını omzuma yasladığından dolayı çeneme değen saçlarını okşadım ve sessizce mırıldandım.
"Çok uzun zamandır seni filmlerden başka bir şeye ağlarken gördüğümde kendimi berbat hissettim. Lütfen beni affet ve bir daha ağlama, söz veriyorum ölene dek yalnız bırakmayacağım seni."