"Kızmam."
Cevabım onu gülümsetirken vakit kaybetmeden beni öpmeye başlamıştı. Gerçekten kızmazdım, asla.
Alt dudağımı dudaklarıyla kavrayıp emdiğinde ben de üst dudağına aynı şeyi yaptım ve parmaklarımı saçlarının arasından geçirdim. Başını hafifçe sağa yatırıp diliyle dudaklarımı zorladığında ona izin verdim ve sıcak dilini benimkiyle buluşturmasıyla titrek bir nefes aldım. Dilini neredeyse boğazıma kadar ittirmesi benim için sorun değildi. Belimden kalçama inen eli de öyle.
Saçlarındaki elimle onu olabilirmiş gibi biraz daha yakınıma çektiğimde bana istediğimi vermekten çekinmemişti.
İkimiz de nefessiz kalabilme sınırımıza -öyle bir şey varsa tabii- ulaştığımızda ilk geri çekilen Jongin olmuştu. Yüzünü benden uzaklaştırdığında onunla birlikte öne yaklaşıp derin nefeslerimin arasında Jongin'in dudaklarına minik öpücükler bırakmaya başladım.
Tam olarak öpüyor da sayılmazdım ama dudaklarımızın temas etmesi dahi benim için yeterliydi. Jongin dudaklarını o an için son kez benimkilere bastırdıktan sonra boynuma eğildiğinde ona izin verip başımı geriye yatırdım ve saçlarını çekiştirmekten çekinmeden gözlerimi kapattım.
Yixing beni boynumdan öpmeye bayılırdı, Chanyeol ise sık sık beni boynumdan öperek huylandırmaya çalışıyordu. Jongin de onlar gibi canı her istediğinde boynumdan öpüyordu. Ama şu an her şey farklıydı. Jongin'i arzuladığımı dile getirmekten çekinmiyordum ve Jongin dudaklarını boynumla buluştururken ne yaptığını biliyor gibiydi.
Daha önce birini böyle öpüp öpmediğini bilmiyordum ve deli gibi merak ediyordum. Tanıştığımız günden sonra yalnızca bir kişiyle sevgili olmuştu ve bildiğim kadarıyla Jongin temastan hoşlanmadığını öne sürerek ondan ayrılmıştı. Her saniye beni öpen, sarılan ve dokunan Jongin, sevgilisinden temas sevmiyorum diyerek ayrılmıştı. O zamanlar bu duruma gülüp bana da dokunmamasını söylemiştim ama benim farklı olduğumu söylemişti. Yakın arkadaşlarına dokunmaktan çekinmediğini düşünmüştüm ben de. Yine de Sehun'a bile sarılmamasını göz ardı etmiştim.
"Seni seviyorum Kyungsoo, öyle çok seviyorum ki... Bunu sana ömrümce anlatsam yine de bitiremem."
Dünden beri beni sevdiğini biliyordum ama bunu açıkça dile getirmesi bazı şeyleri daha iyi anlamama sebep olmuştu. Jongin beni seviyordu, çok seviyordu.
"Bitiremesen de anlat, dinleyeceğim."
Dudakları ve dili boynumda dolaşırken nasıl bu kadar rahat konuşabildiğimi ben de bilmiyordum. Ama söylediğim şeyde samimiydim. Son nefesimizi verene dek bana olan sevgisini anlatsa yine de sıkılmazdım.
Güldüğünde boynuma çarpan nefesiyle gözlerimi araladım ve başımı eğip ona baktım. Dudaklarını bu kez çenemde hissetmiştim.
"Tatlı, şımarık bebeğim... İlgi görmeyi çok seviyorsun, değil mi? Sana ilgi duymama ve bunu göstermeme bayılıyorsun."
Bu hisse aşıktım. Hayatım boyunca ilgi gören biri olmuştum ama iliklerime kadar hissettiğim tek ilgiyi bana veren Jongin'di.
"Ben de bu hallerine bayılıyorum. İlgim için deli olmana, istediğin tüm ilgiyi sana verdiğim için neredeyse bana teşekkür edecek hale gelmene ve dünya üzerinde görüp görebileceğim en tatlı şey olmana."
Söylediği her kelimede haklıydı. Jongin'in ilgisi için deli oluyordum, Jongin'e deli oluyordum. Benimle ilgilendiği için ve beni daha fazla şımarttığı için önünde diz bile çökebilirdim. O benim sevimliliğime ve şımarıklığıma tapıyorsa ben de açıkça onun bana verdiği ilgiye tapıyordum.