Hastane odasına girip, Bulut'un yanına gittim. Bulut'un yanına oturup;
"İyisin değil mi?" diye sordum.
"İyiyim, merak etme." dedi gülümseyerek.
Ben de ona gülümsediğim an, elimi tutup;
"Yanıma uzanır mısın?" diye sordu.
"Tamam." dedim.
Bulut sedyenin üzerinden biraz kaydı, ben de onun yanına uzandım. Başımı göğsünün üzerine koydum. Ona sarılarak;
"Bulut, ben çok özür dilerim." dedim.
"Neden?" diye sordu.
"Dün sabah, sana çok ağır konuştum."
"Boş ver bunları, hepsi geride kaldı." dedi saçlarımı öperek.
"Aşkım, sen beni hiç bırakmayacaksın değil mi?"
"Ne konuda?"
"Her konuda. Mesela, dün kalbin birkaç defa durdu. O an ben artık sensiz yaşayamayacağımı anladım. Çok korkmuştum. Hemşireler sakinleştirici verdiler bana, o sakinleştiriciler olmasaydı tüm hastaneyi ayağa kaldırırdım. Sen beni bırakıp gitme, olur mu?" dedim ağlayarak.
Yüzümü yüzüne çevirip;
"Seni asla bırakıp gitmeyeceğim, söz veriyorum. Bebeğim, artık ağlama. Bak ben yanındayım, her şey geçti." dedi.
Dudaklarımı, Bulut'un dudaklarıyla buluşturdum. Uzun uzun öpüştük. Çok özlemiştim onu. Bulut'u daha fazla öpmek için elimi yanlışlıkla kalbine doğru bastırdım. Bulut, yarasına bastırdığım elimi hissettiği an acıyla inledi. Kendimi geri çekerek;
"Ben özür dilerim. Gerçekten yanlışlıkla oldu, istemeden yaptım. Anid-" dediğim an Bulut beni kendine çekip, sözümü keserek;
"Şşş, sakin ol. Fazla acımadı zaten." dedi.
"Emin misin?" diye sordum.
"Eminim." dedi.
Tekrardan kafamı, Bulut'un göğsünün üzerine koydum. O kadar yorulmuştum ki, gözlerim kapanıyordu. Daha fazla dayanamayıp uykuya daldım.
BULUT'UN ANLATIMIYLA
Yağmur'un saçlarıyla oynarken uykuya daldı. Yağmur uyuduğun da onu izlemek, dünyanın en güzel hissiydi. Yağmur'un belinden tutup, kendime daha çok çektim. Her şey düzelmişti. Biran önce bu hastaneden çıkmak ve Yağmur'la vakit geçirmek istiyordum.
Yağmur'un saçlarıyla oynamaya devam ederken, hastanenin kapısı açıldı. Doruk ve Derin odaya girdiler, Doruk bağırarak;
"Oha! Ben sizin böyle şeyler yaptığınızı bilmiyordum. Bilsem gelmezdim, değil mi Derin?" dedi.
"Oğlum, ne bağırıyon lan? Kız yatıyor, bunda yanlış olan ne var ki?" dedim.
"Oh be! Biran hastane odasın da şey yaptığınızı sandım."
"Ben birazdan seni şey yapacağım, sen hiç merak etme." dedim.
Yağmur gözlerini açıp, kucağımdan hızlıca kalkarak;
"Doruk, neden bağırıyorsun? Bulut'a bir şey mi oldu?" dedi korkarak.
Onu, kendime doğru dön derip;
"Hayır, bir şey olmadı. Her zaman ki Doruk işte." dedim, onu sakinleştirmeye çalıştım.
"Eee, en son ne konuşuyorduk?" diye sordu Doruk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMURA TUTULDUM
Teen Fiction24 yaşıma kadar kimsemin olmadığına, hatta ailemin beni bile isteye bıraktığına inanırdım. Benim 24 yaşıma kadar umudum yoktu, içimdeki umut beni terk etmişti. Öyle bir anda, öyle bir vakit oldu ki beni terk eden umudum yeniden geldi. Yağmur, bebek...