Gece saat 04.23'tü. Pencerenin önünde oturmuş ne yapacağımı düşünüyordum. Gözüm yavaş yavaş kapandı, uyku bedenimi ele geçirdi.
...
Sabah 10.16'da gözümü güneş ışığıyla açtım. Pencere kenarından kalktım, her yerim uyuşmuştu. Yan taraftan sesler geliyordu. Kapıya doğru gittim, kulağımı kapıya doğru dayadım. Şerefsiz Mert birileriyle konuşuyordu. Kapının kilidi açıldığı an kendimi geri çektim.
Mert bana doğru gelerek;
"Banyoya git yüzünü yıka sonrada kahvaltıya gel."
"Kahvaltı diyor ya. Yemiyorum lan!" dedim sinirle.
"Sen bilirsin." dedi. Kapıyı arkasından çekti ve gitti.
BULUTUN ANLATIMIYLA
Sabah uyandığım gibi telefonumu elime alıp Yağmura;
"Günaydın ufaklık." yazdım.
Banyoya gidip günlük rutin işlerimi yaptım. Tekrardan odama geldiğimde telefonuma bildirim sesi geldi. Yağmur mesaj atmıştı, mesajın üstüne tıkladım.
"Bana günaydın deme, bir daha bana yazma!" diye mesaj atmıştı.
"Neden sevgilim?" yazdım fakat o beni engelledi, buda neydi şimdi?
Dolabımın önüne gidip üzerime hızlıca beyaz t-shirt ve siyah kot pantolon giydim. Evden çıkıp Yağmurun evine gittim, kapıyı çaldım. Kapıyı Derin açarak;
"Enişte?" dedi merakla.
"Derin, Yağmura söyle gelsin." dedim fakat hiç beklemediğim bir cevap aldım.
"Yağmur burada değil ki. O seninleydi diye biliyorum ben de."
"Kim dedi bunu?"
"Uyandığım da Yağmurun evde olmadığını gördüm, ben de mesaj attım. Bana senin yanında olduğunu söyledi."
"Benim yanımda değil. Sabah ona mesaj attım ama o beni engelledi."
"Nerede o zaman?" diye sordu telaşla.
"Derin, git üzerine bir şeyler giy. Ben Doruğu uyandıracağım, birlikte kamera kayıtlarına bakmaya gideriz." dedim.
Eve tekrardan geldim, Doruğu uyandırdım. Doruk hızlıca üzerine yeşil t-shirt ve beyaz kot pantolon giydi. Birlikte tekrardan Derinin yanına gittik. Derini hızlıca alıp kamera kayıtlarının olduğu yere gittik.
"Mustafa, dün gece 02.00 dan sonra ki kayıtları aç." dedim Mustafa'ya.
"Tamam." deyip kamera kayıtlarını açtı.
Kamera kayıtlarını izlerken, Yağmurun gece arabasına binip gittiğini gördük.
"Nereye gitti bu?" dedi Derin.
"Bilmiyorum bilmiyorum, çıldıracağım." dedim sinirle.
Nereye gittin Yağmur? Neden gittin?
"Ben gidiyorum." dedim.
"Nereye abi?" diye sordu Doruk.
"Oktay abilere haber vereceğim, siz beni burada bekleyin." dedim.
Koşarak Oktay abilerin evinin önüne gittim. Kapıyı çaldım, kapıyı Recep abi açarak;
"Doruk, ne oldu?" diye sordu merakla.
"Abi içeri geçelim, her şeyi anlatacağım." dedim nefes nefese.
Birlikte salona geçtik, herkes buradaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMURA TUTULDUM
Novela Juvenil24 yaşıma kadar kimsemin olmadığına, hatta ailemin beni bile isteye bıraktığına inanırdım. Benim 24 yaşıma kadar umudum yoktu, içimdeki umut beni terk etmişti. Öyle bir anda, öyle bir vakit oldu ki beni terk eden umudum yeniden geldi. Yağmur, bebek...