10. Zaman

96 9 0
                                    

Multimedya Tom Odell - Another Love

Bir şeye çok üzüldüğümüzde acı bazen o kadar fazladır ki, fiziksel olduğunu zannederiz. Ne kadar çabalasak da kalbimize, olup bitenlerin sadece beyinde gerçekleştiğini anlatamayız. Kalp her zaman orada, yalnız başına sızlayıp durur. Dış etkilerden korunduğu göğüs kafesi asla yeterli değildir bir kalp için. Şayet o, en çok acıyı hayal kırıklıklarında, en sevdiğiniz kişi size arkasını dönüp gittiğinde, gecenin bir saatinde yapayalnız hissettiğinizde, annenizin gözünden akan bir damla yaşı gördüğünüzde ya da belki de en kötüsü, onsuz yapamam dediğiniz kişi sizi hayatta bir başınıza bıraktığında yaşar. İnsan bir şekilde fiziksel acıya katlanır. Onu asıl yiyip bitiren, günden güne tüketen, kalbinde hissettiği acılardır. İşin en kötüsü de bundan tek kaçış yolu ve en zor olanı, zamandır.

Kütüphanedeki görevli adamdan kitabı aldıktan sonra öğretmenimin adını verdim ve koşar adımlarla oradan çıktım. Titreyen ellerimi sabit tutmakta zorlanıyordum ve bu yüzden önce lavaboya uğramaya karar verdim. Kızlar tuvaletinin kapısını açtım, kitabı lavabonun yanına bıraktım ve musluğu açarak buz gibi suyla yüzümü yıkadım.

Benimle aynı yaşta bir kız geçen sene ölmüştü. O da bu okulun koridorlarında dolaşmış, sınıflarında oturmuş, arkadaşlarıyla gülüşmüş, belki de aynı benim gibi bu aynanın karşısında kendine yüzlerce kez bakmıştı. Peki neden hiç kimse bu olaydan bahsetmiyordu? Rüzgar'la Yasemin'in yakınlık derecesi ne kadar fazlaydı ki bu olay onu bu derece yıkmıştı? Dün geceki hali tekrar gözlerimin önüne gelince içim sızladı ve en çok aklımı kurcalayan ama düşüncelerimin gerisinde gizlenen soru beni korkutuyor ve tüylerimi ürpertiyordu. Yasemin nasıl ölmüştü?

Lavabodan çıkıp sınıfa doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda gözlerim Rüzgar'ın her zamanki gibi yemyeşil ama bu sefer tedirgin bakan gözleriyle buluştu. Nasıl gözüktüğümü bilmiyordum ama kitabı öğretmene verip yerime oturana kadar gözlerini üzerimde hissettim.

Öğretmen "Teşekkür ederim Defne'cim." dedi. Karşılık olarak dudaklarımın kenarlarını hafifçe kıvırdım ve zil çalana kadar dersi dinliyormuş gibi yaparak gözlerimi karşıya dikip okuldan çıkmayı bekledim.

Zil çaldığında çantamı hemen sırtıma astım ve montumu elime alıp dışarı çıktım. Yeliz arkamdan adımı seslendiğinde bir yandan durmak bir yandan da yürümeye devam etmek istedim. Çünkü hem neler olmuş olabileceğinden korkuyordum hem de deli gibi öğrenmek istiyordum.

Sonuç olarak durdum ve arkamı dönüp Yeliz'in yanıma gelmesini bekledim. Geldiğinde kolundan tutup çektim ve Rüzgar'ı görmek istemediğimden hızlı hızlı yürümeye başladım.

"Defne noluyor kızım bu dersten beri bir garipsin." dedi Yeliz.

"Yeliz bugün bir süre eve gitmiyorsun çünkü konuşacaklarımız var." dedim. Yeliz bana kafayı bulmuşum gibi bakıyordu ama

"Tamam ben Doruk'a haber verip geliyorum." dedi. Beraber bahçeye çıktık. Onu beklerken arkamda her duyduğumda karnımda kelebekler uçuşturan ama şuan sadece midemde bir burukluk yaratan sesi duydum.

"Defne, iyi misin?" diye sordu Rüzgar. Şu anda onunla konuşup iyice kafamı karıştırmamak en iyisiydi.

"Neden olmayayım ki?" dedim.

"Bilmiyorum, kütüphaneden döndüğünden beri değişiksin." dedi. Tam olarak sormak istediği şeyi sormuyordu. Çünkü hala Yasemin'in fotoğrafını görüp görmediğimden emin değildi. Eğer görmediysem ne olacaktı? Aptal gibi dün gece yaşananları es geçip her şeyi unutacağımı mı düşünüyordu? O sırada yanımıza Yeliz geldi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÜçgenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin