Geriye sadece 'kendini beğenmişler' grubunun son üyesi Melisa kalmıştı ama o sadece yanında Damla ve Sanem olunca havalanıyordu ve şuan yanında ikiside yoktu bu yüzden sütten çıkmış ak kaşık oldu. Ona birşey yapmama kararı aldım.
Ben düşüncelere dalmışken karşıdan bana doğru gelen nöbetçiyi görünce gerildim. Yanıma geldiğinde iyice korkmaya başladım.
"Deniz Uysal sen misin?"
Hayret ilk defa beni bilmeyen bir varlık! Neyse konuya dönelim.
"Evet benim noldu?"
"Benimle gel. Müdür seni çağırıyor. "
Eyvah! Naptım ben ya? Kesin atılacağım! Ama ben birşey yapmadım ki!
"Geliyor musun?"
Tam düşüncelere dalmışken bu yapılır mı ya? Neyse gideyim bari.Ayağa kalkıp okulun siyah, kırmızı şeritleri olan büyük kapıdan içeriye girdim. Müdürün odası yukarıda olduğu için yaklaşık 20 basamaklı merdivenlerden nöbetçi önde, ben arkada çıkmaya başladık. Koyu kahverengi kapıya geldiğimizde gerildim derin nefes alarak cesaretimi topladım. Yaklaşık 1 dakika bekledikten sonra kapıyı tıklattım. İçeriden kalın bir ses 'gel' dediğinde içeriye girdim. Ama içeride Müdürümüz Yusuf bey değil, müdür yardımcımız Sinan bey vardı ve bilgisayarla uğraşıyordu.
"Şey, müdür yokmu hocam? "
Müdür Yardımcısı bilgisayardan kafasını kaldırıp beni iyice bir süzdükten sonra tekrar bilgisayarın başına döndü.
"Bir yere kadar gitti gelir şimdi Deniz. Otur sen şöyle"
Sinan hocanın gösterdiği deri koltuğa baktım üzerinde birkaç dosya vardı. Dosyaları kaldırıp masaya koydum ardından oturdum. Benim oturmamla bir kapının hızlıca açılması bir oldu. İlk önce gerildim ama karşımda Yusuf hocayı görünce rahatladım.
"Sen çık Sinan hocam biz özel konuşacağız Denizle"İşte şimdi yandım acaba ne diyecek.
"Evet Deniz lafı fazla uzatmak istemiyorum. Yaptığımız deneme Sınavı varya?"
"Evet hocam"
Derin nefes aldı.
"İşte onda full çekmişsin nasıl oldu bilmiyorum ama çekmişsin. Tebrik ederim"Dilim tutulmuştu bir süre konuşamadım. Ayaklarım uyuştu ve gözlerimin parladığına % 100 eminim.
"Şimdi çıkabilirsi benim işlerim var biraz"
Birşey demeden ayağa kalktım ve kapının kolunu indirdim. Dışarı çıktığımda ne yapacağımı bilemedim ve hızlıca merdivenlerden aşağıya inerken dengemi kaybettim. Tam okulumuzun henüz daha yeni döşenmiş bembeyaz betonuna düşecekken bi el belimi kavradı. Tam ayağa kalkıp kim olduğuna bakacakken ayağım kaldı. Bu sefer duvardan destek alıp doğruldum. Başımı kaldırıp kim olduğuna baktığımda gözlerim parladı. Yemyeşil gözleriyle bana bakan bi taş duruyordu karşımda. Gözlerinde kaybolmuştum âdeta!
"Şey teşekkür ederim sen olmasaydın düşebilirdim."
Güldü. Gamzeleri ortaya çıktı. İnanmıyorum çok tatlı bu çocuk!
"Önemli değil. Ben Aras ve sen?"
"Deniz" dedim kısaca elini uzattı bende elini tuttum. İpek gibiydi sanki elleri!
"Tanıştığıma memnun oldum"
"Bende. Yenisi galiba?"
"Şey, evet sınıfım 11/A "
Oha, aynı sınıftaydık!
"Aynı sınıftayız ama dersimiz şuan beden, gel dışarıya çıkalım."Başıyla onayladığında dışarıya çıktık. O yeni arkadaşlarıyla tanışmaya giderken bende yavaş adımlarla Yağmur'un yanına doğru yürümeye başladım. Acaba ben aşık mı olmuştum? Birini gördüğümde kalbimin sanki yerinden çıkarcasına atması aşık olmanı belirtilerimiydi?
Selam! Bölüm biraz geç geldi Özür dilerim ama sınavlar başladı ve babam ne zaman elimde teknolojik alet görse kızıyor. O yüzden yazamıyorum. Bölüme gelince işte maceralar bu bölümden itibare başlıyor! Sıkılmayacağınıza eminim. Aras'a gelince, multimedya'da fotoğrafını koymayacağım. Merak edin biraz :Dd herneyse hepinizi çok seviyorum. Lütfen vote ve yorumlarınızı esirgemeyin! Diğer bölümde görüşmek üzere!! :*