Seungmin
"Geleceğim."
"Bende geleceğim nolur." Ağlamak üzereydim. Changbin'in duyduklarını ben de duymuştum. Changbin Chan'ı aramayı bırakıp hızla Lee sürüsüne gitmek istemişti. Jisung'a ulaşıp onu çağırmıştı. Beni de kendi sürüsünün sınırına getirmişti. Onu yine bırakmak istemiyordum. "Ne olur. Seni yalnız bırakamam ne olur?"
Bu sefer onunla gidecektim. Onunla gitmeliydim. İyi hissetmiyordum. Changbin ise sıkıca sarılmıştı bana. "Seungmin Hyunjin tehlikedeyse Felix de öyledir. Onun yanına git. Bana bak. Ağlama. Ne olur kendine dikkat et. Amcandan uzak dur."
Ona takılı kalan gözlerimden şaşkınlığım okunuyordu eminim. Amcam? Tamam harika bir lider diye savunmaya geçemeyeceğim biriydi hatta son olaylardan sonra güvensizlik tohumları ekilmişti kalbime. Ama Changbin'in bu kadar net konuşması kalbimin sıkışmasına sebep olmuştu.
Gözleri ile sonra anlatacağım diyordu resmen. Yavaşça yaklaşıp dudaklarımızı birleştirmiş ve kısa ama derin bir öpücük vermişti. Dillerimiz daha yeni birbirine dolanmışken geri çekilmişti. Bir süre beni izleyip arkasını dönmüş ve delirmiş gibi kurt formunda yanına koşan Jisung'u gördüğü gibi kendisi de kurt formuna bürünüp hızla uzaklaşmaya başlamıştı.
Bir başıma kalmıştım. Bir başına bırakmıştım onu. Hislerime engel olamıyordum.
Changbin sadece bizlerin duyacağı şekilde bir bağlantı oluşturmuştu zihnimizde. Hyunjin neredesin?
Şaşkınlık dolu bir ses duymuştum hemen sonra. Changbin ne oluyor?
-Hyunjin hemen Minho ile güvenli bir yere geç.
Hyunjin endişeli bir şekilde onaylamıştı. Changbin devam etmişti, Felix neler oluyor diye sormuştu.
-Chan, hyung. Seungmin sınırda yalnız. Yalvarıyorum sana onun yanına git. Söz veriyorum aradığın tüm cevapları birlikte bulacağız.
Felix seslenmişti. Seungmin neredesin?
Sesi korku doluydu yapabilse yanıma gelirdi. Ama yeni mühürlenmişti. Mühür tamamlandığı süreçte omega güçsüz düşer ve alfasının kokusunun olduğu yerden ayrılamazdı. Yani o yanıma gelemezdi benim gitmem lazımdı.
Tekrar Changbin'in sesi dolmuştu zihnime.
-Çıkma evden. Seungmin orada bekle. Hyung lütfen senden başka kime güvenebilirim.
Uzun bir sessizlik olmuştu. Ve Chan cevap vermemişti. Changbin hızla uzaklaşıyordu. Onun varlığı gittikçe uzaklaşırken bir ağacın dibine çökmüştüm. Gözlerimden yaşlar istemsizce düşerken duygularımı kontrol etmeye çalışıyordum. Changbin hissetmemeliydi. Hissederse aklı bende kalırdı. Ona yük olmamalıydım.
Uzun bir süre beklemek zorunda kalmamıştım. Gelmişlerdi? Sadece bir kişi değil iki kişinin varlığını hissediyordum. Kalbimin korku dolu çığlığını durduramıyordum.
"Seungmin." Kafamı yasladığım yerden kaldırmıştım. Geldi diye seslenmiştim. Geldi karşımda ve ben korku doluydum. Arkadan varlığını hissettiğim alfanın yabancı olmadığını seziyordum.
Sonra birden Changbin'in kurduğu bağlantı kopmuştu. Ağlamamı durduramıyordum.
Chan'ın sessiz kalması sinirlerimi bozuyordu. Çaresizce ona seslenmiştim.
"Hyung. Changbin'in yanında olmalısın."Sessizce başımda dikiliyordu. Sarsılmış gibiydi. "Hyung nasıl onu yalnız bırakırsın."
Gözlerinden geçen pişmanlığı görmemek için aptal olmak gerekirdi. İşte o an anlamıştım. Tüm her şey yapboz parçası gibi birleşmişti zihnimde. Arkamdaki kişinin bizim sürüden olduğunu, Chan'ın neden yıkılmış gibi durduğunu.. "Sensin."