Jisung dikkati dağılmış bir şekilde gülümsemeye başladıktan sonra herkes ona dönmüştü. Hyunjin garip bakışlarının arkasından kafasını sallayıp tekrar yürümeye başlamıştı. "Ne diyor?" Seungmin Minho'nun uyandığının ve büyük ihtimalle Jisung'a bir dolu küfür ettiğini tahmin etmişti. Eh tahmin etmemek zor olurdu. Sonuçta kendisi bu durumda olsa Changbin'in bir ömür çekeceği dırdırı olurdu."Küfür ediyor genel olarak, arada ise kafamı kopartacağını söylüyor." Büyük bir kahkaha atarak tamamlamıştı sözlerini. "Aptal istersen direkt işaret fişeği falan fırlat yerimizi belli etmek için." Diye söylenmişti Hyunjin.
Felix sessizliğini koruyordu. Stres içindeyken yaptığı alışkanlıkları yüzünden dudağı kanamıştı. Hyunjin arada gözlerini eşine dikip sessizce önüne dönüyordu. Yol onların kaderine gidiyordu. Sonu belli değildi ama Hyunjin Felix ile olduğu için her şeyi kabullenmişti. Onunla olduğu sürece her şey katlanılabilir geliyordu genç adama.
Jisung'un sessiz gülüşü suratında asılı kaldığında Seungmin ile göz göze gelmişlerdi. Eğer diye başlamıştı sözlerine. Ama Seungmin konuşmasına izin vermeyip onun ellerini tutmuştu. "Gelecektir durduramazsın onu biliyorsun. Ama kötü düşünmeyi durdurabilirsin. Kötüyü çağırmayalım boş yere değil mi? Bu iş bittiğinde sevdiğin kollarında olacak." Seungmin gerçekten de böyle düşünüyordu. Umutsuzluğu çağırmak istemiyordu. Umarım diye fısıldamıştı Jisung.
"Felix ne kadar daha gitmemiz lazım. Zaten sınıra girdiğimiz an bizi hissetmiş olmalılar."
"Az kaldı. Bizim ağaç eve gidiyoruz." Ağaç evlerini felix ve Seungmin kendi elleri ile yapmışlardı. Öyle ücra bir köşede ve gerçekten ağaçta değildi. Aksine öyle uluorta bir yerdeydi. İşte tam da bu yüzden o evin kime ait olduğunu fark edememişlerdi. Göz önünde olan merak edilmemişti. Yıllarca ne zaman kötü hissetseler her zaman oraya sığınmışlardı.
"Orada kim bekliyor bizi?" Bu planın çok uzun bir zaman önceye ait olduğu çok belliydi ama Seungmin'in aklına takılan şeyin Felix'in ne zaman ikna olduğuydu. Soramıyordu ama felix sorusunu tahmin ediyordu sadece cevabını vermeye hazır değildi.
"Jeongin." Şaşkınlık damarlarında dolaşırken çoktan eve ulaşmışlardı. Kapıyı açan Jeongin ise sessizce onların içeri geçmeleri için yol vermişti.
Sürünün önde gelen bir kaç üyesi odada onları bekliyorlardı. Tek gerilen Seungmin değildi ama en çok belli eden oydu. Kalbinde hissettiği endişe ise kendisini adım adım izleyen alfasına aitti. Onun tüm duygu değişimlerini gözlemliyordu. En ufak bir sorunda harekete geçip omegasını kendi sürüsüne getirmek için hazır bekliyordu. Seungmin bunu hissediyordu.
Felix herkesi görebileceği şekilde oturmuştu. "Bizi siz çağırdınız. Söze siz girmelisiniz." Ses tonunun otoriterliği türünü sorgulatıyordu.
En yaşlı olan ayağa kalkıp sakince konuşmaya başladığında bile Felix'in çatılan kaşları düzelmemişti. Yapacağı şeyin ağırlığı çökmüştü üzerine. Hiç istemezdi bir tane bile övgü alamadığı babasının karşısına dikilmek."Siz bu sürünün geleceğisiniz. Sizi özenle büyüttük. Bütün omegalar gizlenmeyi ve kendilerini saklamayı öğrenirken size savaşın sanatlarını, siyaseti, nasıl bir lider olunacağını ve bir liderde olmazsa olmaz haklını düşünme ve halkına merhameti öğretmeye çalıştık. İşte babanızda son saydığım maddenin izi dahi kalmadı. Empati yeteneğini yıllar önce kardeşinin karısı öldüğü zaman kaybetmişti."
En yaşlı olanın gözleri Seungmin'in üzerinde dolanmıştı bir süre. Asla rengini belli etmeyen duygular barındırıyordu. "Felix sana öğretilenlerin hakkını vermek zorundasın."
"Neden?"
"Yıllarca Kim kanının hakim olduğu bu sürüyü damarlarında başka sürünün kanlarının aktığı kişilere teslim edemezsiniz. Burası senin yuvan. Sahip çıkmalısın. Seo sürüsü buraya hükmedemez."
"Sürünün beni kabul edeceği ne malum? Ben altı üstü bir omega değil miyim? Tek varis olduğum için kabul edileceğimi mi düşünüyorsunuz?"
Felix herkesin zihninden geçe ama asla dile dökülmeyen soruları sormuştu. En yaşlı olan sakince bir sandalye çekip Felix'in karşısına oturmuştu. "Hatırlıyor musun? Seninle ilk tanıştığımız sırada bir kavgaya karışmıştın." Hyunjin hariç herkes bu olayı biliyordu.
Olay birlikte pazara indiğimizde sahipsiz bir betaya rastlamamız ile başlamıştı. Minik betaya kimse sahip çıkmamıştı. Herkes için görünmez gibi.. Felix fark ettiği ana çocuğu sarmalamış ve o pazarda etkili bir konuşma yapmıştı göz yaşları içinde. O günden sonra omega Felix olarak anılmamıştı garip bir şekilde. Halk onu sanki gelecek varis gibi selamlamıştı her gördüğünde. Bu garipti çünkü tarih omega Lider yazmamıştı hiç.
"Herkes hatırlar. Senin göz yaşları içinde o minik kurtsuz çocuğun elini tuttuğunu. Halkını aşağılayan bir sürü lider gördük, okuduk ama senin gibi azarlayana hiç denk gelmemiştik. Halkını azarlamış ve onlarla doğruyu göstermek istediğin kardeşilerinmiş gibi konuşmuştun." Yaşlı adam gurur dolu bakışlarını dikmişti üzerine.
"Yapmam gerekeni yapmıştım. Kim sürüsü her zaman acımasızlığı ile anılsa da bizi tanımıyorlardı. İçten içe kim olduğumuzu bilmiyorlardı. Halkımız vicdanlıydı bunun sadece hatırlatılması gerekiyordu." Felix konuşmasını bitirmişti. Ama bıraktığı etki bitmiyordu. Seungmin o gerçek bir lider olmak için doğmuş diye düşünmeden edemedi.
"Sizi özenle bugüne getirdik. Sizin de dediğiniz gibi yanlış yöneticiden kaynaklı farklı şekilde anılıyoruz. Artık itibarımızın düzeltilmesi gerekiyor. Halk kabul etmez diye mi korkuyorsunuz? Hiç üzerinize düşen gölgelerin farkına vardınız mı? Siz değil ama babanız fark etti. O yüzden liderlik makamı için sizi öldürmeye çalıştı. Defalarca." Bu artık herkesin bildiği bir gerçekti. Felix'in bunları duyması onu şaşırtmıyordu. Yine de kalbinden geçen kırgınlığa engel olamıyordu.
"Hakkınız olanı alın."
Nasıl diye fısıldamıştı Felix. "Buraya zaten bunun için geldim. Fazla yükseklerde gözüm yok tüm sürüleri birleştirmek yüce alfalık falan umurumda değil. Sadece sürümün başında Seo sürüsüne ait birini görmek istemiyorum. Bizim halkımıza Özgür olmak yakışır."
Yaşlı olan adam memnuniyet ile gülümseyerek oturmuştu. "Size fırsat yaratacağız."
Bakışlar Seungmin'e dönerken Seungmin neyin sorgulandığını anlamıştı. "Kuzenimin yanında olacağım."
Daha sonrasında sevdiğime döneceğim diye eklemişti ama sessizce.
Sürünün yaşlı üyeleri ayrılmadan önce Felix'in önünde saygı ile eğilmişlerdi. Babasının zaten hırsından dolayı delirmiş gibi hareket ettiğini ve davranışlarını kontrol edemediğini bu yüzden bu gece meydana onu getirmenin kolay olacağını söylemişlerdi.
Yapılması gereken ise Felix'in halkın önünde liderlik mührünü kırmasaydı. Bir alfanın liderlik mührü ya ölürse ya da halkının güveni tamamen sarsılır ve kendilerine yeni bir lider seçerse kırılırdı.
Bu işi ölüm olmadan halletmek istiyorlardı. Özellikle Felix ve Seungmin. Yeteri kadar kan ve vahşet vardı etraflarında.
Felix, halkı onu kabul edecekse bunu kendi yöntemleri ile yapmak istiyordu.
Bu gece beklenen yüzleşme gerçekleşecekti.
***
❣️