bölüm iki

888 40 11
                                    

(Görselde gözyaşlarını sildikleri foto var bölüm sonunu okuyup öyle bakın 🤧😽)

Seyit'ten

Birkaç dakika sonra dışarı çıkmıştım ben de.Fakat bir de ne göreyim!Elli küsür yaşlarında ak saçlı bir adam kıza tokat atıp onu yere sermişti.Kimdi bu adam babası mıydı kıza neden tokat atmıştı ki.İlk başta karışmak istemedim ama kızın acılar içinde yardım dilendiğini duyunca orda öylece duramadım.

Hemen koştum adamı ittirip kızı yerden kaldırdım.Yüzüne bakmaya çalıştığımda utançla kafasını yere eğdi.Kızla ilgilenmeye çalışırken bana doğru hışımla gelen ak saçlıyı unutmuştum.

Tam bana yumruk atacakken kolunu tutup ters çevirdim.Acıyla inledi.Bağırmaya başladım"Ulan sen ne biçim bir babasın,bir baba kızına nasıl böylesine tokat atar!" diye aynı zamanda adamın kolunu ters bir şekilde tutuyordum hala.Fakat kızdan "O benim babam değil."cümlesini duyunca kan beynime sıçradı ve donakaldım.

Kimdi peki bu şerefsiz.Tekrar "Kimsin ulan sen?" diye bağırarak adamın suratına yumruğu indirmiştim.Direkt yere kapaklanmıştı.Aklıma gelen kötü düşüncelerle adamın üstüne çullanıp tekrar yumruk atacaktım ki;koluma dokunan ince parmaklar buna engel oldu.

Ağlıyordu hala hıçkırarak."Lütfen, lütfen gidelim burdan,götür beni."demişti.Şaşırmıştım.Onu arabama doğru yönlendirip ön koltuğa oturtmuştum.Ben de direksiyona geçmiştim.

Arabayı çalıştırmadan sormak istedim nereye gidelim diye.Biraz durmuştu ağlaması.Ama hala yüzüme bakmıyordu.Egildim ve elimle yüzünü yüzüme çevirdim.O sırada bir küfür döküldü dudaklarımdan "Siktir...".Kızın aldığı tokat darbesinden dudağı patlamıştı.Hemen kafasını tekrar cama doğru eğdi."Nereye gidelim diye soracaktım ama belli ki hastaneye gitmemiz gerek."Endişeyle "Hayır orası olmaz gidemeyiz!" demişti.Nedenini sormak istedim bir an ama belli ki önemli nedeni vardı ve anlatacak gücü yoktu.

Tekrar sordum"Peki nereye gitmek istersin o zaman?" diye.Küçük,narin ve ağlamaklı çıkan sesiyle"Sahile" dedi. "Sahile gidebilir miyiz?".Hiç ikiletmeden ve cevap vermeden sahile sürdüm arabayı.

Sahile geldiğimizde arabada dururuz ve bana olanları anlatır diye düşünüyordum ama araba durur durmaz arabadan indi ve ilerideki büyük gölgesi olan ağacın oraya koşup oturdu.Ben de arabadan battaniyeler,su ve dudağını silmek için birkaç ilkyardım malzemesi götürdüm yanına.Battaniyenin birini altımiza serdim diğerini de üşümesin diye omuzlarına örttüm.Minnetle gülümseyerek baktı bana.Nedensiz bir şekilde icimi ısıtmıştı gülüşü.Çok güzel gülüyordu.Ben de yanına geçip oturduğumda elimdeki ilkyardım malzemelerini göstererek "Dudağını silmeme ne dersin?"dedim.İlk başta tereddüt etse de izin vermişti.

Dudağıni temizlerken elim dudağına temas edince vücudumda birden elektriklenme olmuştu sanki.Kahretsin neydi bu.O da bunu anlamış olacak ki huzursuzca kıpırdandi.Kurumuş kanı biraz daha silip çektim hemen elimi.

Sonrasinda bir sessizlik oluşmuştu.Bu sessizliği bozan o oldu.Elini uzatarak "Bu arada ben Burcu,Burcu Eren." demişti.Ben de elimi uzatarak "Seyit Atakul." diye yanıtladım.

Sonrasında neden bilmiyorum ama kızın birden gözleri parladı ismimi ve soy ismimi duyunca.Tanımış falan mı acaba gerçi nerden taniyacakti."İnanamıyorum Seyit ben de gözüm nereden ısırıyor demiştim." Söylediği cümle ile afallamistim.Tanimisti ama ben neden onu taniyamamistim."Ama sen tanıyamadın galiba.Çok normal.Onca zaman geçti sonuçta."demişti."Ben,yani pardon ama çıkaramadım."demekle yetinmistim utanarak."Annem,Hatice Eren,sizin eve temizliğe gelirdi hani küçükken ben de gelirdim hatta oyunlar oynardık." Bunu derken buruk bir şekilde gulumsemisti ve hafif gözleri dolmuştu.Ben de o sırada hatırladım çocukken baya zaman gecirdigimizi."İnanamıyorum Burcu zaman ne kadar da degistirmis seni bambaşka bir kız olmuşsun çok güzel olmuşsun."dedim.

Gercekten de çok güzel olmuştu.Kivrik saçları,ince beli,dolgun dudakları ve yoğun kahve gözleri...Gerçekten buyulemisti beni.Neyse şimdi kendime gelmeliydim.

"Sonunda hatırlayabildin ya" dedi gülerek.Ben de gülmüştüm.Cok da mutluydum çünkü çocukluğum karsimdaydi.Burdan İstanbul'a gittiğimizde her şeyi herkesi unutmak zorunda kalmıştık mecbur.

"E nasılsın anlat nasıl gidiyor annenler babanlar nasıl,Melisa nasıl.O da büyüdü mü?"diye sormuştu."İyiler annem ve babam yoğun işlerinden dolayı gelemediler düğüne bilirsin hep çalışırlardı burada da.Melisa da büyüdü şu an okulla birlikte yaz kampına gitti. Orman,dere,nehir,göl... çok sever öyle yerlere gitmeyi.Ben de gördüğün gibi iyiyim fena sayılmam yani herhalde." dedim.Kucuk bir tebessüm etti sözlerime."Düğüne gelemediler derken siz Berk ile akraba misiniz?" diye sormuştu.Ben de Berk'in kuzenim olduğunu söyledim.

Sonra ben sormaya başladım."Sen nasılsın peki,Hatice teyzem Veli amcam Kadir abimler de iyi mi?"diye sormuştum ki birden yüzünün düştüğünü ve gözlerinin dolmaya başladığını görmüştüm.Sanırım sormamam gereken bir şey sormuştum.Kendimi aptal gibi hissediyordum.Simdi ne diyecektim nasıl toparlayacaktim kizi."Şey,Burcu özür dilerim sanırım sormamam gereken bir şey sordum iyi misin,anlatmak ister misin?"demiştim.Kafasini sallayıp buruk gülümsemeyle "Senin bir suçun yok ki her şey onun yüzünden." diyip ağlamaya başlamıştı.Daha da çok gerilmistim.Neydi onu bu kadar ağlatan?Bir an sarılmak istedim ama yanlış anlar diye geri durdum.Fakat ani bir hareketle o bana sarılmıştı.Ağlayarak konuşup bir şeyler anlatmaya başladı...

Burcu'dan

Kendimi tutamadım ve aniden gelen bir cesaretle Seyit'e sariliverdim.Sonra ağlayarak sordum "Seyit sana güvenebilir miyim?" diye."Tabi güzelim bana guvenebilirsin içini rahatlatacaksa anlat bana her şeyi yeter ki içine atma."demişti.Nasil içimi ısıtmıştı bu güven dolu sözleri.Guzeli miydim gerçekten.Kucukken de böyleydi Seyit.Bana hep güven vermişti.Az önce de düşünmeden beni o pisliğin elinden kurtarmıştı.O beni o sırada tanimamisti.Ama ben o yeşillerini hiçbir zaman unutmamistim.Tanimistim Seyit'ti bu.Bu kadar güzel ve içten bakan yeşiller başka kimde vardi ki.Emin olmak için de ismini sormuştum ve işte karşımda benim çocukluğum Seyit vardı.Cok yakışıklı olmuştu zamanla.Zaman hepimize fiziksel olarak ilaç gibi gelmişti anlaşılan.Yasadiklarim hoş şeyler olmasa da...

"Seyit anne ve babamı kaybettim ben.Az önce dövdüğün alçak adam yüzünden." Şaşırarak "Nasıl yani." demişti.Hazirdim anlatacaktım.Derin bir nefes aldım ve tek solukta anlattım her şeyi.

"Biz kirayı odeyemedik iki ay.Sonra geldi kapımıza dayandı.Madem kira yok Burcu'yu alırım dedi pis pis sırıtarak.Ben sanki bir malmışım gibi.Babam tabi adama yumruğu geçirdi.Sonrasi felaket elinden zor kurtardık.Tabi Hilmi bu durur mu.Babami şikayet edip içeri attırdı.Babam olan siniriyle orda da olay çıkartınca bıçaklandı ve malesef kurtaramadilar.Annem ise babamın acısına dayanamayıp birkaç gün sonra kalp krizinden o da gitti.Abim ile kalakaldik.Abim desen bir gün iş aramaya gidiyorum diyip bir daha dönmedi eve.Hepsi teker teker beni o canavarın ellerine bırakıp gitti Seyit bu hiç adil değil."

Artık tutamıyordum kendimi gözyaşlarım özgürlüğünü ilan etmişti.Sımsıkı sarıldı Seyit bana.Oyle özlemişim ki birine sarılmayı.Ben de sarıldım sımsıkı sanki derdimi azalttı biraz da olsa.Seyit beni "Geçecek güzelim" diye teselli etmeye çalışıyordu.Guzel gözlerine baktığımda onun da gözleri dolmuştu.Kafami göğsüne yaslayarak devam ettim.

"Sonrası cehennemdi benim için.Pis adamın gözleri bendeydi.Her defasında kaçtım kurtuldum bir şekilde.Ama artık sanırım benim gücüm kalmadı.Aybike dışında kimseye anlatamadım bunları.Cunku kim inanacak benim gibi zavalliya kızım sonuçta ben.Anlatsam bile o şerefsiz kurtarirdi kendini.Simdi Aybike de gidiyor.Ben artık tamamen cehennemin içinde kalacağım galiba.Seyit benim bu cehennemden kaçıp yolumu bulmam lazım." dedim ve tekrar ağlamaya başladım.

Yuzune baktığımda o da ağlıyordu.Birbirimizin gözyaşlarını sildik.Sonra biraz düşünüp bana "Ben seni götürebilirim burdan." dedi.Ben şaşkınca yüzüne bakarken "Nasıl yani?" demekle yetindim.

Bölüm sonuuuu

🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈🙈

Seyit Burcu'yu kaçırsin fc burada mı

Yorum ve oylarınızı bekliyorum
🙏💜💜

Her Günüm Seninle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin