Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ♡
Minho'nun kapıyı açmasıyla etrafıma bakınarak salona ilerledim. Salonun kapısına geldiğimde koltukta uzanarak televizyon izleyen Chan'ı gördüm. Geldiğimi görüp başını çevirip bana baktı. "Odama geçelim." Chan'ın gözleri gözlerime alev saçarak bakarken Minho bileğimden yakalayıp çekti."Beni endişelendirdin." Yatağına oturup yanına oturmam için bileğimden çekerken söyledi. Yanına oturup yüzüne baktım. "Neden onunla gitmek istemediğini söylemedin? Neden yanımda kalmadın?" Derin nefes alıp başını hafifçe öne arkaya salladı. "Sorun çıksın istemiyorum. İkinizin karşı karşıya gelmesini istemiyorum. Bana güveniyor musun?" İki elimi de tutup sordu. İlk önce ellerimi tutan ellerine sonra da yüzüne baktım.
Güvenmek istiyordum. Chan ne yaparsa yapsın Minho'nun ona karşılık vermeyeceğinden emin olmak istiyordum. Olamıyordum. Ona karşı çıkamıyormuş gibi hissediyordum. Gözlerine bakarken gülümsedim. "Güveniyorum."
Bir elini yanağıma koyup alnını alnıma yasladı. Nefesimi tuttum. Burunlarımızın arasında santimler vardı. Gözlerimi kapattım. Elini bir süre yanağımda gezdirdi. Kalbim hızlanmış, nabzım yükselmişti. Avuç içlerim terliyordu. Yanağımdaki ellerini yavaşça aşağı indirmeye başladı. Omzuma, koluma, ordan da belime getirdi.
Eli belimdeyken nazikçe kendine doğru çekti. Kesik kesik nefes almaya başladım. Alnımdaki alnını hafifçe geriye çekip yüzlerimizi karşı karşıya getirdi. Gözlerimiz kapalı, birbirine değen burunlarımızı hissedebiliyorduk. Sıcak nefesi dudaklarımdaydı. Yutkunup nefesimi tuttum.
Kapı açıldı. İkimiz de nefes nefese kapıdan bize bakan Chan'a döndük. Eli kapının kolundayken bir süre öylece birbirimize baktık. Yataktan bir hışımla kalktığımda direkt kapıyı çekip kapattı.
Ellerim titriyordu. Bunun olmasından deli gibi korkuyordum. Beni ele geçiren duygularım yüzünden aptalca bir hata yapmıştım. Tedbirli olmalıydım. Eğer Chan gördüklerini birine, özellikle de Soo Bin'e anlatırsa ne bok yiyeceğimi bilmiyordum.
Minho'yu arkamda bırakıp Chan'ın peşinden hızlı adımlarla yürüdüm. Kapıyı çarparak evden çıktığında adımlarımı hızlandırıp arkasından çıktım. "Bekle!" Elimi ona doğru uzatıp bağırdım. Elleri cebindeyken birden durup arkasına döndü. Yanına koştum. Gözleri dolmuştu. Bir şey dememe fırsat vermeden sesini yükselterek konuştu.
"Belki bencil orospu çocuğunun biriyim ama şu hayatta sahip olduğum tek şey Minho. Sen veya bir başkası hiç fark etmez, onu kimseyle paylaşmayacağım." Karşımda sinirden köpüren adama şaşkınlıkla bakıyordum.
Yüzü ve gözleri kızarmış, burnundan soluyarak konuşuyordu. Bana biraz daha yaklaşıp parmağını göğsüme bastırdı. "Eğer ondan uzak durmazsan, herkes senin en yakın arkadaşının aşık olduğu kişiyle ne boklar yediğini öğrenir. Sadece Soo Bin değil, okuldaki herkes." Cümlesini bitirdiğinde gözlerini gözlerimden çekip arkamdaki bir noktaya baktı. Bakmak için arkamı dönerken hiçbir şey demeden dönüp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
chére, minsung (✓)
Fanfiction❝jisung, en yakın arkadaşına karşılıksız aşkı için yardım etmek isterken asıl yardıma muhtaç kişi hâline gelir.❞ shipler: minsung, hyunlix, changminin