⚠️+18 içerik vardır. Etkileneceğini düşünenler lütfen bu bölümü atlasın.
"minho! su alabilir miyim lütfen?" chan odasından seslendiğinde derin nefes alıp koltuktan doğruldum. orospu çocuğu benim gideceğimi biliyor ama hâlâ minho diye sesleniyor.
"jisung otur artık. bilerek yapıyor anlamıyor musun?" minho bileğimden yakalayıp çektiğinde hafifçe sesimi yükselttim. "salak mıyım ben? on dakika içinde onuncu bardağı bu. kölesi sanıyor beni yavşak." minho'nun elinden kurtulup mutfağa doğru ilerlerken arkamdan kıkırdadı.
"inadın yüzünden yapamayacağın hiçbir şey yok değil mi?" bir bardağa su doldurup minho'nun yanına gittim. gülümseyerek bakıyordu bana. hafifçe eğilip dudaklarına öpücük kondurdum. "senin için yapamayacağım hiçbir şey yok." kollarını boynuma dolayıp kendine doğru çekti.
"o zaman boşver şimdi chan'ı. sabahtan beri su içiyor zaten." gülümseyip elimdeki bardağı masaya bıraktım. sırtını nazikçe koltuğa yaslayıp üstüne eğildim. "bence de. bir bardak su içmese ölmez ya." elini belime götürüp tişörtümün içine soktuğunda elinin soğukluğu tüylerimi ürpertti.
"minho!" chan'ın sesi tekrar kulaklarımı tırmalarken derin nefes alıp minho'nun üstünden doğruldum. "sikeyim minho'yu da..." masanın üstündeki bardağı alıp chan'ın odasına doğru ilerlerken minho arkamdan bağırdı. "sabırsızlıkla bekliyorum!"
"al." elimdeki bardağı yatakta yatan chan'a uzattım. "minho diyorum ama her seferinde sen geliyorsun." göz devirmesine karşılık olarak güldüm. "gelmeyeceğini anlaman için daha kaç kere çağırman gerekiyor?" suyu içmeden yanındaki komodinin üstüne koydu. "zaten evimde ne arıyorsun bilmiyorum. gelmen ve kalman için izin verdiğimi hatırlamıyorum." yüzüne doğru hafifçe eğilip gülümsedim. "ben de izin aldığımı hatırlamıyorum."
minho'nun hastanedeki tavrı yüzünden bana çok sinirli olduğunu ve kolay kolay affetmeyeceğini düşünüyordum. fakat eve geldiğimizde chan'ı yatağa yatırıp, bileğimden yakaladıktan sonra koltuğa iterek üstüme çıkmasından öyle olmadığını anladım. aslına bakılırsa kendimi o kadar çok kaybetmem ve onu chan ile ilgilenmek zorunda bıraktığım için biraz sinirlenmiş ama o kadar sert davranmasının sebebi chan'ın annesi orada olduğu içinmiş.
ben orada şikayet etmesin diye uğraşıyorum, sen kalkmış kadınla alay edip küfür ediyorsun demişti. takındığı ters tavrı affetmiş olsam bile hala öpme konusu aklımdan çıkmıyordu. uykusunda yaptığını söylese de içimdeki kıskançlık bir türlü geçmiyordu.
"minho." koltukta uzanmış, başını göğsüme koymuştu. karnımdaki elini tutup adını mırıldandım. başını hafifçe kaldırıp yüzüme baktı. "hm?" yüzüne bakmadan konuşuyordum. "acıya ne kadar dayanabilirsin?" bir süre sessiz kaldı. sorumun maksadını anlamaya çalışıyormuş gibiydi. hafifçe kekeleyerek cevap verdi. "bilmiyorum, emin değilim açıkçası. neden sordun ki?" derin nefes aldım. "bu gece, acıya ne kadar dayanabileceğini öğrenmek istiyorum." elini yanağıma götürüp yüzüne bakmamı sağladı. "nasıl?" gülümsedim. "içine en fazla ne kadar alabilirsin merak ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
chére, minsung (✓)
Fanfikce❝jisung, en yakın arkadaşına karşılıksız aşkı için yardım etmek isterken asıl yardıma muhtaç kişi hâline gelir.❞ shipler: minsung, hyunlix, changminin