13

11.7K 662 74
                                    

Merhaba!

Birinci ek bölüm huzurunuzda.

Multimedya : Lia

İyi okumalar!

Aradan geçen iki haftada kendimi oldukça geliştirmiştim. Bu gelişmem kardeşlerimle ve kuzenlerimle olan ilişkime de yansıdı. Çoğu zaman odama kapanmak yerine onların yanına gidiyordum ve kaynaşıyorduk. Profesörler ile aramız biraz limoni olsa da ilk günden sonra aramızda hiçbir şey yaşanmamıştı. Tabii ki bu güzeldi. Kendimi geliştirmeye ve bilmediğim şeyleri öğrenmek için geldiğim bu yerde, profesörlerimle aramın kötü olması benim için hiç iyi olmazdı.

Bugün Profesör Andrea'nın işi çıktığından öğleden sonra dersim kalmamıştı. Yemekhaneden çıkınca kendimi en çok huzur bulduğum yer olan ormana atmıştım. Bu ormanın bir adı yoktu. Eğitim alanının biraz dışında kaldığından içinde yaşayan herhangi bir varlık yoktu. Sadece yarı tanrı ve tanrıçaların kaçamaklarının yaptığı bir yerdi. Elbette ki buraya kaçamak yapmaya gelmemiştim. Derslerden sonra biraz dinlenmek istemiş ancak odama kadar yürümek istemediğimden (Profesör Andrea'nın öğrencilerin zarar görmemesi için verdiği bir karardı.) ormanda ilerlemiş ve ağaçlardan birinin üstünde uyuyakalmıştım. Tabii bu uyuyakalma süreci bir Hera melezi ve Zeus melezini bir nevi basmama neden olmuştu.

Bunları düşünüp kendi kendime gülerken arkamdan hissettiğim hareketle yana kıvrılarak su topları atmaya başlamıştım. Bu su topları ağır hasarlar bırakmadan kendimi savunmamı sağlıyordu. Arkamdaki kişinin kim olduğunu bilmediğimden su toplarını kullanmayı tercih etmiştim

"Bakıyorum da su gücünü geliştirmişsin!" diyen kişi hayatını kurtardığım Hades'ti.

"Burada ne işin var?" diye sordum şaşkınlıkla. Hades'in bir melezi olmadığından buraya gelmesinin bir nedeni yoktu.

"Ziyarete geldim."

"Profesör Andrea'nın işleri varmış. Profesör Elena'nın odası ana binanın en üst katında. Yerini bilmiyorsan seni götürebilirim."

"O iki aptal aşıkla ne gibi bir işim olabilir? Ben seni görmeye geldim."

"Beni mi?"

"Evet. Nasılsın? Dersler seni zorlamıyordur umarım."

"İyiyim. Derslerimde iyi. Yeraltından bunları sormak için mi geldin?"

"Aslında bakarsan seni özledim. Tapınağımdaki varlığına oldukça alışmışım."

"İki hafta boyunca buradaydım özlemin yeni mi aklına geldi? Ayrıca benim buraya gelme sebebin vermediğin oydu unuttun mu?"

"Senin için en iyisini istedim"

"Benim için en iyisi Ερημος'ta kalmaktı!"

"Ama kalmadın. Ayrıca niye yalan söyledin? Dövüş derslerin oldukça kötüymüş..."

"Bu seni ilgilendirmez."

"İlgilendirdi bile."

"Kim olarak? Amcam mı? Emin ol babamla aram iyi değilken seni yargılamam, Hades."

"Soyağacı bakımından amcan olmak beni ne kadar üzüyor bilemezsin...Ama hayır, ben seni yeğenim olarak görmüyorum ve seninle bu bağla ilgilenmiyorum."

"Bu doğru bir şey değil."

"Doğru olan şey nedir, Lia? Önemli olan sevgiyi bulmak değil midir? Bunun doğrulukla alakası ne?"

"Senin Kore ile olman gerekiyordu. Benimle değil! Bu yanlış!"

"Bana ihanet eden Kore idi. Sebepler ve sonuçlar çözüldü ve kapandı. Ayrıca Kore'de benim yeğenimdi ama Apollon mühürlenme yaşanacağını gördü."

"Aranızda oluşacak mühürlenme tanrısal bir bağdı. Bu aynı şey değil."

"Mühürlenme yüzünden birbirine mecbur kalacak iki tanrı mı yoksa aşık iki tanrı mı?

"Bana aşık olduğunu mu söylüyorsun?"

"Sen söyleyemiyor musun?"

"Konuyu kapatabilir miyiz? Ders çalışmam lazım." Dedim ve bir cevap bekledim. Hades'in yaptığı tek şey ise yüzüme bakmak oldu. Onu umursamadan yanından geçip okula doğru yürümeye başladım. Ta ki bana doğru hareket ettiğini hissedene kadar.

Kolumu tutarak ters çevirdi ve dizimin arkasına hafifçe vurarak yere düşmemi sağladı. Hafif vurmasa bacağım büyük bir hasarla kırılabilirdi.

"Kural 1 : Asla rakibine arkanı dönme."

"Senden ders almama gerek yok!" dedim ve ayağımla bacağına vurup benim gibi yere düşmesini sağladım.

"Kural 2 ne? Rakibini asla küçmseme mi? "

"Zeki bir kadınsın. Seni asla küçümsemem, sevgili Lia..." derken nefesi yüzüme vuruyordu. Bu halimden yararlandı ve ayağa kalkarak beni yere serdi.

"Kural 3 : Dikkatin her zaman dövüşte olsun."

"Dövüşe odaklanmıştım zaten!"

"Dudaklarımla dövüşmek istediğini bilmiyordum!" dedi alayla. Tavırları sinirimi bozmaya başlamıştı. Yerde oluşturduğum sarmaşıklarla onu sıkınca sarıp dizlerinin üstüne düşürdüm. Elimde oluşturduğum buzlu mızrakları ona savurdum. O ise elini hafifçe sallayarak buzları eritti ve sarmaşıklarımı yakarak kendini kurtardı.

"Gününün farkına var. Ve Kural 4 : Rakibine asla acıma!"

"Umurumda bile değilsin, Hades!"

"Öyleyse bana saldır."

Sakin tavrı beni sinirlendirmeye başlamıştı. Yerde oluşturduğum sarsıntıyla derin bir çukur açmış, üzerinde durduğu zemini buzla kaplayıp kaymasına sebep oldum. Kayıp dengesini sağlayamadığından oluşturduğum çukura düştü ve üstünü hemen topraklar kaplayıp sarmaşıkla sağlamlaştırdığım. Toprağın içindeki tüm suyu yönlendirerek çukura doldurdum ve onu yavaşça boğmaya başladım. Ateşi kullanmaya çalıştığında toprak onu söndürecekti ve yavaşça yorulup ölümü bekleyecekti. Elbette ki üç büyük tanrı olduğundan ona hiçbir şey olmayacaktı.
Uzaklaşarak yere oturdum ve ne zaman kurtulacağını bekledim.

Aradan geçen iki saat sonra toprağın altında derin bir patlama oldu ve hades çamurlu saçları ve kıyafetleriyle bana doğru yürümeye başladı. Sakin tavırları sinirli bir ifadeye bürünmüştü. Bu haline güldü. Bana doğru yürürken alayla konuştum.

"Kural 3'ü unutmuş gi-" sözlerimi tamamlayamadan dudaklarımın üstündeki dudaklarla susmuştum. Hades, kalın dudaklarını ince dudaklarımın arasına almış, sert bir şekilde beni öpüyordu. Elleri de boş durmayıp kalçamı ve boynuma sarıldığında ben çoktan ona karşılık vermeye başlamıştım.

Dakikalar birbirini kovalarken sonunda dudaklarımız ayrılmıştı. Geriye kalan dudaklarımızda kalan sızı ve merhametli bakışlar aramızdaki aşkı daha fazla içimizde tutamayacağımızın farkına vardık.

______________________
762 kelime.
Bölüm notları hariç.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Hades'in PerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin