Ellerimdeki poşetleri düşürmemek ve bir yandan da Kihyun'un elini tutmaya çalışarak zile basmaya çalışıyordum.
Eski evimin önünde, kısaca her şeyin bittiği yerdeydik, Jeongguk'un kapısının önünde
Yıllar önce yaşadıklarımın baş merkezinde olan bu eve oğlumu getirmek hiç mantıklı değildi ama bunu hem onun için hem de kendimi şart bildiğim için yapıyordum.
Belli ki Jeongguk buraya geldikten sonra, daha önce de çok sevdiği evini boş bulmuş tekrar kiralamıştı. Bunun hakkında bir şey düşünmek istemiyordum. Ki, bu evin içindeki anılarım pek hoş da olmadığından düşünmemek en iyisiydi.
Kihyun heyecanla çalan zil karşılığında kapının açılmasını beklerken derin bir nefes aldım. Kapının arkasından ayak sesleri gelmesinin ardından hemen kapı açılmıştı. "Jeongguk hyung!" Sevinçle anında bağırıp Jeongguk'un kucağına atlamıştı Kihyun.
Nedenini bilmediğim şekilde kısa sürede Jeongguk'a çok bağlanmıştı.
"Kihyunie! Hoş geldin!" Kollarını oğlumun küçük bedenine sarıp gülümseyerek cevap vermişti çok sevdiği hyungu. "Sen de hoş geldin Taehyung " Çekingen sesini duyduğumda gülümsemekle yetinip içeri adımladım.
Eşyalı kiralanan bu eve bizden sonra pek biri gelmemiş gibi tertemiz ve eşyalar bizim beraber dizayn ettiğimiz şeklinde duruyordu hâlâ. Yutkundum ve Kihyun ve Jeongguk gülüşürken onlardan önce salona doğru ilerledim. Beni karşılayan fotoğraf köşesi ise yerimde durmama sebep olmuştu.
Kihyun bunları görmemeliydi.
Bunu düşünmekte geç kalmış olacağım ki hemen peşinden salona girip karşısına çıkan fotoğraf köşesine şaşkınlık ve hayranlıkla bakakalmış Kihyun'u görmüştüm. Şaşkınlık nidaları eşliğinde konuştuğunda ne söyleyeceğini merak edip onu dinledim. "Aman tanrım! Jeongguk hyung senin saçların kırmızı mıydı? Bu çok havalı!"
Jeongguk ona gülümseyip saçlarını karıştırmıştı. Onları böyle daha fazla izleyemeyeceğimi anladığımda önümdeki koltuklara oturdum. Onlar da peşimden diğer koltuklara yerleşmişti. "Evet saçlarımın uçları kızıldı. Ama sana bundan daha havalı bir şey söylememi ister misin?" Jeongguk'u heyecanla onaylamıştı Kihyun.
"Babanın saçları daha da kırmızıydı! Hatta saçlarının hepsi kırmızıydı!" Kihyun gözlerini irice açıp bana bakmıştı. Beni tanıdığından beri siyah saçlıydım ve ona saç rengimi geçmişte değiştirdiğimi söylememiştim. "Bu daha da havalı! Ama hyung bunu zaten biliyordum babamın telefonunu video izlemek için aldığımda ikinizin de saçlarının kırmızı olduğu bir fotoğraf görmüştüm! Sonra sen de bana daha önceden tanıştığınızı söylediğinde anlamıştım!"
Ağzım açık kalırken telefonumda Jeongguk'la olan fotoğraflarımızı silmenin asla aklıma gelmediğini hatırlamıştım. Buna sevinmiş gibi gözüken Jeongguk kalbimi kırarken yutkundum. "Evet Kihyun. Eskiden Jeongguk'la arkadaştık, fotoğraflarımızı silmemiştim o yüzden." Beni kafasını sallayarak onaylayan oğluma gülümsedim ve Jeongguk'un beni onaylamasını bekledim.
"Aynen öyle. Çok yakın arkadaştık." Gözlerindeki neşe sönmüş gibi bana çevirdiği bakışlarını kaçırıp ayağa kalktı. "Her neyse. Kihyun acıkmış olmalısın değil mi? Yemek yemeye ne dersin?"
"Saat geç oldu." Diye atladım. "Ve gelmeden önce yemek yedik, aç değildir." Jeongguk sert çıkan sesimle bana şaşkınca bakıp kafasını onaylar biçimde sallamıştı. Kihyun "Ama baba..." diye söylenirken Jeongguk onu kucağına almıştı. "Ben açım, biraz Jeongguk hyungla yemek yiyelim sonra da yatarız. Burada uyuyabileceğimizi söylemiştin ve daha yeni geldik!" Diyerek mızmızlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love in the shadow of fatigue
Fanfictiontaehyung yorgun, jeongguk ise bencildi. • • bts #1 '22.08.21' • semekook #1 '20.08.21' • hayrankurgu #3 '20.08.21' • bangtan #1 '24.08.21' • texting #2 '01.09.21' • angst #1 '22.09.21' ༻ hayrankurgu #1 '22.04.23' angst #1 '07.05.23' uke tae, seme je...