Yedi | Tam da istediğin gibi

547 67 10
                                        

3 ay sonra...


''Beni hep bırakıp gidiyorsun, sikik herif.'' diye bağırdım dudaklarımdan kaçan hıçkırıklarla. Burnumu çekerek derin bir nefes aldım.  

''Sinirlerimi bozuyorsun.'' elimdeki içkiyi kafama tekrardan diklerken.

Gözleri üzerimdeydi, onu iki tane olarak gördüğüme yemin edebilirdim.

''Şu siktiğimin içkisini bana ver Jimin, yeter artık. Seninle çocukça oyun oynamayacağım.''

''Hep öyle değil midir zaten?'' oturduğum yerden zorla ayaklanırken elimi mutfak tezgahına yasladım.

''Benim oyunuma ayak uydurmazsın, çünkü en başından beri beni yalnız bırakıyorsun.

Bu işe beraber başlayacağımızı söylemiştik ama sen beni daha o zamandan yalnız bıraktın.'' gözlerimden akan yaşları sildim. Neden böyle olduğumu bilmiyordum ama babamın benim telefonuma mesaj atmasından sonra daha da korkar olmuştum.

''Seninle hiçbir şey değilken neden senin yanında durmak zorundayım?'' 

''O ZAMAN HER ŞEYİİNMİŞİM GİBİ DAVRANMA!'' boğazımdan delicesine bir çığlık koptuğunda tekrardan derin bir nefes aldım.

''Bana istediğin gibi dokunup ertesi gün beni ardında bırakma.'' elimdeki şişeyi delirmiş gibi yere fırlattığımda mutfağı mahvolmuştu ama umrumda bile değildi.

Gözlerimi gözlerine çevirdim, dağılmış halime bakıyordu. Ağzımda kalan içkiyi sildim yavaşça.

''Ne kadar kolay değil mi arkanda koskoca bir yığın bırakmak? Aklımı deli gibi karıştırıp, sonrasında beni bırakamazsın.

Artık buna izin vermeyeceğim.'' dedim kendimden emin gibi konuşurken. Hiçbir şey demeden beni sadece izliyordu.

''Jeon Jungkook yanıma gelir, benimle istediğini yaşar ve sonrasında birkaç ay ortadan kaybolur.

Hayvan herif.'' sırtımı tezgaha yaslayıp sakinleşmeye çalıştım ama susamıyordum. 2 senedir söyleyemediğim her şeyi şimdi söylemek istiyordum, sarhoşluğumun arkasına sığınarak.

''Konuşsana Jungkook, en iyisi olamadığım için mi beni hep geride bırakıyorsun?'' 

''Saçmalıyorsun Jimin, sinirlenmeye başlıyorum.

Evine git.'' geçen hafta beni öylece öpüp ortadan kaybolmuştu. O gün bugündür onu arıyordum ama çağrılarıma cevap bile vermiyordu.

''Ben aslında hep en iyisisiydim.'' dedim gülerek.

''O günün öncesinde babamdan feci bir şekilde dayak yediğim için ayağım burkulmuştu.

O yüzden dans edemedim, çok fazla ağladığım için sesim çıkmıyordu yoksa o seçmelerin içinden geçerdim.'' bunu ona ilk kez anlatışımdı. Gözlerime baktı şaşırarak.

''Sen bana gelmeden ben geldim sana, çünkü başaracağımdan emindim. Sana gerek bile yoktu, o zaman olmasaydı belki şimdi ya da belki sonra. O seçmelerden geçecektim Jungkook, kafaya koymuştum.''

''Ama seninde oraya geleceğini hesaba katamadım.'' 

''Her sene seçmelerinize gelenlerin videosu yayınlanıyordu, hepsini tek tek izleyerek sesimi geliştirdim ve kareografimi herkesten daha iyi şekilde yaptım.''

''O şerefsiz herif.'' boğazımı temizleyerek devam ettim.

''Beni deli gibi dövmeseydi, yapacaktım..'' aramızdaki boşluğu birazcık daha kapattı.

''Artık her şey geride kaldı.

Şimdi buradasın, anladın mı güzelliğim?' hızlıca  ondan uzaklaştım. Artık o kadar çok sıkılmıştım ki onun benimle oynamasına. Ne yapacağımı bilmiyordum ve şu anda tek istediğim her yere kusmaktı.

''Sen öğrettin bana kendimle nasıl gurur duymam gerektiğini değil mi?'' gözlerimden akan yaşları yavaşça sildim.

Kollarımı iki yana açtım.

''Ama dönde bana bir bak Jungkook! yapayalnızım gururum ve kendimden başka hiçbir sike ait değilim.'' 

şimdi ise dudaklarımdan hıçkırıklar kaçıyordu.

''Şöhrete sahibim, param da artık var. Oysa neden bu kadar değersiz hissediyorum? İstediğim şeyler hiçbir zaman bunlar olmadı. İstediğim tek şey, gerçek sevgi.'' 

''Beni değersiz hissettiren herkesi sildim. Başında da sen geliyorsun bu listenin, artık bana sakın yaklaşayım deme.'' gözyaşlarımı sildim. Artık sahne benim sahnemdi.

''Senin krallığında oynamıyorum artık Jeon, kendi krallığımı kendim yarattım.

Ve başrol benim.'' iki elimle yüzünü avuçladım. Ne çok özlemiştim ona böyle bakmayı.

''Yerim de senin kucağın değil, tahtın en başı.'' gözlerime çok farklı bakıyordu. Sanki en başından beri istediği buymuş gibi.

Sırıttı.

''Bak işte bunda kocaman yanılıyorsun. Senin yerin her daim tahttaki kucağım ama tahtı beraber yönetmek istersen, hiçbir şeyin önemi kalmaz Park.''

''Evet, hiçbir şeyin önemi kalmadı.

Artık seninde.'' kahkaha atarak masanın yanındaki çantamı elime aldım.

''Ama göstereceğim.'' ona doğru bir adım daha attım, ne kadar daha yaklaşabilirsem.

Küçük baş parmağım dudaklarının üzerinde dolaştı yavaşça.

''En iyisinin de iyisi olacağım ve senin bile, 

incecik dudaklarından sadece benim adım çıkacak Jeon.'' gözleri dudaklarımda dolaşıyordu.

Tamda istediği gibiydim. 

Sarhoşluk beni bir tık değiştirmişti sanki.

Kulağına doğru son kez fısıldadım.

''Sadece benim adımı fısıldayacaksın.'' 


Big Star  ℘ JiKooKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin