Oturduğum sandalyede iyice gerilerken en yakın arkadaşım daha doğrusu tek arkadaşım Yoongi'nin bana verdiği öğütleri dinliyordum.
Öğüt dediğime kesinlikle bakmayın, bu çocuk ciddi anlamda ruh hastasıydı.Elindeki bezi sertçe masaya fırlatarak derin bir nefes aldı.
"Sikeyim Kim Taehyung'u, benimle zoru ne ki bu orospu çocuğunun?"
Bezi tekrar eline alıp işne devam etti.
"Sen sakın o sikik işlere karışayım deme Jimin, götünü toplamakla uğraşamam. Otur işte yerde çal şarkını para kazan hayatım, bundan daha güzel bir şey mi var?"
Asla tek bir ses çıkarmama izin vermiyor, dakikalardır onun boş haykırışlarını dinliyordum.
"Neymiş, onun işine karışamazmışım. Ulan amına koyduğum benim çalıştığım yer-"
"Yeter artık bir sus amına koyayım, kafamı siktin Suga yeter."
Derince soluklanıp yavaşça bezi tekrardan bıraktı. Ne yaptığını ciddi anlamda bilmiyordu.
"Haklısın ta- bir daha benim sözümü kesme lan it!"
Sandalyaye yaslı duran gitarımı elime aldıktan sonra en yakın arkadaşımın omuzunu patpatladım.
"Ben siktir olup gidiyorum, seninle uğraşıyorum kaç saattir. Beynini sikiyim."
Alacağım tepkiyi bilip hızla çalıştığım kafeden ayrılmaya çalışırken arkamdan ettiği küfürü boşvererek götüme vuran bezle ayrılmıştım kafeden.
Her zamanki yerime gitmek için yola koyuldum. Her zamanki yerime geldiğimde gülümseyerek gitarımı kılıfından çıkardım. Yere bağdaş kurarak çömeldiğimde, bu sefer kendi şarkılarımdan çalacağım için mutluydum ama mutluluğum pek uzun sürmedi. Zaten dün işten geç çıktığım için babamdan yediğim dayaktan dolayı kendimi pek iyi hissetmiyordum ve bunun üzerine sanki her şey üstüme geliyor gibiydi.
''Hey, küçük adam. Burada çalamazsınız.'' yanıma üniformalı bir polis yaklaştığında kaşlarımı çattım.
''Nasıl çalamam? Ben her gün burada çalıyorum ve hiç kimse de beni şikayet etmedi daha önce. Üstelik burada çalmak için izin bile almıştım.''
''Üzgünüm ama dün bize gelen ihbar üzerine burada çalamazsınız.'' derin bir nefes aldım. Benimle kim uğraşırdı o heriften başka değil mi?
''Pekala, çalmayacağım.'' dedim kafamı sallayarak. Gözlerimin dolmasına izin vermeyerekten olduğum yerden kafam dik bir şekilde ayağa kalktım.
Bunu ona ödetmek istiyordum. Başka bir yerde çalmak için tekrardan izin almam gerekirdi ve bunun için hiçte zamanım yoktu.
Gözlerimi kapatarak sakin olmaya çalıştım.
Olduğum yerde deli gibi dönerken ona bunu cidden ödetmek istiyordum ama nasıl ulaşacağımı bile bilmiyordum. Telefonumu açarak internetten evinin olduğu konumu bulmaya çalıştım ve tuhaf bir şekilde bulabildim. Telefonumu hızla cebime atıp yola çıktım, kimle uğraştığımın farkında değildim ve kesinlikle bu herif benim olduğundan da çok canımı sıkacaktı.
Uzun yolun ardından onun kocaman sarayının önüne geldiğimde, gitarımın askısını sıkarak kapıya doğru ilerledim. Tek istediğim hesap sormaktı, onun yaptığına o kadar emindim ki.
Önce birkaç kere tıklattım kapıyı. Daha sonrasında kendime hakim olamayaraktan deli gibi yumruklamaya başladım. Kapı sonunda açıldığında, gözlerim üstü çıplak herifte dolaştı.
Klasik.
Beni gördüğünde saçlarını kuruladığı havluyu omuzuna asarak sırıttı.
''Sen yaptın.'' dedim sinirle. Ellerimle göğsünden sertçe ittirdiğimde, omuzumdaki gitarı çoktan yere koymuştum. Bugün kazanacağım o parayla dans kursumun bu ayki ödemesini yapacaktım.
''Sen yaptın! Yaparken çok eğlendin değil mi?'' bir kere daha itmiştim göğsünden. Sonunda evinin içine girebildiğimde kapı arkamızdan kapanmıştı.
Sarı saçlarım gözümün önünde uçuşuyordu.
''Evet, çok fazla eğlendim.'' demişti sırıtarak. Geri çekilerek derin bir nefes aldım. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bağırıp çağıramıyorken bile ne sikime, ne düşünerek onun evine gelmiştim ki?
''Sana, laflarına dikkat etmen gerektiğini söylemiştim. Sen kiminle aşık attığını sanıyorsun, çocuk?'' bunu dedikten sonra gözleri bu sefer yarık olan kaşımda dolandı. O da şaşırmıştı elbette, ne zaman karşısına çıksam bir yerimde bir şeyler oluyordu.
Hiçbir şey demeden gitarımı tekrardan omuzuma yerleştirdim.
''Pekala, benden intikamını aldığına göre benimle artık uğraşma.'' arkamı dönüp kapıyı açacağım sırada seslendi.
''Seninle henüz işim bitmedi, demiştim sana değil mi?'' hemen ona döndüm.
''Daha ne istiyorsun? Uğraşacak yeni birilerini arıyorsun? Sana verecek hiçbir şeyim yok, ne param ne de başka bir şey.
Beni rahat bırak.''
''Haklısın.'' dedi bana doğru adım atarken.
Gözleri tam gözlerimdeydi.
''Ama benim istediğim şey senin olmayan paran ya da başka herhangi bir şeyin değil.'' gözleri bedenimde dolaştı.
''Rekabet istiyorum.'' ne? ne demek istiyordu?
''Heyecan istiyorum Jimin, anlıyor musun?''
''Şirketimde, bana ve diğerlerine yeteneğin ne olduğunu gösterecek birini arıyorum. Herkesi hayran bırakmanı istiyorum.'' başından beri benimle uğraşmasının sebebi bu muydu?
Hiçbir şey anlamıyordum..
''Vücudun, hareketlerin, yüzün, tam istediğim şekilde. Evet, çok delicesine bir yeteneğin olmasa da eğitileceksin. Ses dersleri ve dans eğitimi alacaksın. Hazır olduğunda ise, tam da benim şirketime değer bir şekilde çıkacaksın diğerlerinin karşısına.'' aramızdaki bütün boşluğu kapatarak kaşımdaki yara izini okşadı.
''Diğer şirketlere rakip olarak çıkacaksın, bütün dünyanın seni bilmesini istiyorum. Jeon şirketinin büyük yıldızı.'' eli belime dolandı, tam dudaklarıma doğru fısıldadı.
''Ama eğer kabul edersen, geri dönüş biletini asla alamazsın.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Big Star ℘ JiKooK
Fanfic''Beni yoktan var mı edeceksin yoksa?'' ''Yepyeni bir Jimin yaratacağım Park, herkes sadece senin ismini fısıldıyor olacak.''