1 sene sonra...
Gözlerim yattığım yatağın yanında dolaşırken beni yine yalnız bırakıp gittiğini anlamıştım. Artık o kadar alışmıştım ki onsuzluğa, varlığının da yokluğunun da bir farkı yoktu. Yine son olacağını söyleyerek üzerimi giydim. Yatağın altından çıkardığım küçük bavulumun içine odanın içinde, ona getirdiğim bütün eşyalarımı koydum. Diş fırçalarımı, bornozumu dahil bütün her şeyimi bavulun içine yerleştirmiştim.
Kendimide çeki düzen verdikten sonra arabama atlayıp evimin yolunu tuttum. Birkaç ay önce bana gelen iş teklifini neden reddettiğimi düşünüyordum kaç gündür. Neden reddetmiştim? Çünkü Jeon'un şirketindeydim ve ondan habersiz ya da ondan başkasıyla iş yaptığımı duyarsa deliye dönerdi ve bilin bakalım ben şimdi tam olarak ne yapmaya gidiyordum?
İş teklifini kabul etmeye.
Çalan telefonuma dikkat kesildiğimde menajerimin arıyor olduğunu fark etmiştim.
''Efendim Jade?''
''Jimin, hayatım? Nerdesin? Jungkook şirkete geldiğinden beri aşırı sinirli ve her yeri dağıtıyor. Sanırım seni birkaç kere aramış ama açmamışsın, şirkete gelmen mümkün mü?''
''Hayır Jade, şu an maalesef şirkete gelmem mümkün değil.'' kısaca bana bir şeyler söyledikten sonra telefonu kapattı. Neymiş bir saate orada olmazsam Jungkook benim idol hayatıma son verecekmişte falan filan.
Bir avuç boş sikik sözden fazlası değildi.
Evimin önüne geldiğimde hızla arabamdan inip elimdeki bavulumu gelişi güzel şekilde fırlattıktan sonra hızlıca arabama geri bindim.
Halletmem gereken bazı şeyler vardı ve sinirlerim ciddi anlamda o kadar bozulmuştu ki, o sikik Jeon'a gününü göstermek istiyordum. Benimle istediği gibi oynayamayacağının farkına varmasını öyle çok istiyordum ki.. ve gerçekten şu saatten sonra idol hayatım umrumda bile değildi.
Tekrardan arabama atladığımda derin bir nefes aldım ve elimdeki kağıtta yazan nuamrayı tuşladım.
''Alo Yoongi ile mi görüşüyorum?''
****
''Asıl ben çok teşekkür ederim Jimin, senin gibi harika bir insanla çalışmak benim için gerçekten onur verici bir şey olacak.'' gülümseyip kafamı salladıktan sonra ellerimizi tokalaştırdık. Yüzüme kondurduğum bu gülümseme o kadar hoşuma gitmişti ki, hiçbir şey ve olacak şeyler gram umrumda değildi artık. Tek istediğim şey o sikik adamdan uzaklaşmaktı.
İmzaladığımız sözleşmeyi elime aldığımda son kez Yoongi denilen o adama el sallayarak restorandan çıktım. Şimdi asıl sırada olan şey ise, şirkete dönmekti.
Jungkook ondan habersiz böyle bir şey yaptığımı duyduğunda, hele Yoongi ile sözleşme imzaladığımı duyduğunda delirecekti.
Bundan o kadar emindim ki, tam olarak bilerek onun rakip olduğu bir şirketi seçmiştim.
Bana verdiği sürenin üzerinden çoktan üç saat geçmişti ama hiçbir sik yapamazdı bana. Beni bu hale getiren oydu, ondan daha korkutucu olabilecek bir şey var ise, o da kendi eğittiği kişi değil midir zaten?
Eskisi gibi hiç değildim ve onun sayesinde, artık sahip olduklarımdan ve elimdeki güçten haberdardım. Babamdan bile sağ sağlim kurtulmuşken bu kadarı yıkar mıydı beni? Evet, aşk gerçekten insanı sikimsonik bir hale getiriyordu ama aynı zamanda aşkın nefreti de her şeyden daha kötüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Big Star ℘ JiKooK
Fanfiction''Beni yoktan var mı edeceksin yoksa?'' ''Yepyeni bir Jimin yaratacağım Park, herkes sadece senin ismini fısıldıyor olacak.''