"Burası benim en sevdiğim yer. Saçma bulabilirsin ama kimseyle paylaşmadıklarımı burayla paylaşırım. Sırdaşım demek en doğru tabir olur sanırım. Üzüntümde, mutluluğumda, öfkemde hep buraya gelirim. Beni şehirde bulamazsan bil ki buradayımdır. Senin o herkesten gizlediğin yerin var ya, kayalıklar. Benim de herkesten gizlediğim yer burası... ydı. Artık sen biliyorsun ve... burası... artık ikimizin."
"Neden Taylan?"
"Ne neden?"
"Yani... tamam biz evleniyoruz ama hâlâ birbirimizden sakladıklarımız olabilir. Ben sana buraya geliyorsun diye kızmam... kızamam. Sen de bana aynı şekilde. İkimizin de gizli yerleri vardı ama artık ikimiz de birbirimizinkini bildiğimiz için gizliliği kalmadı. Üstelik sen bana kendi isteğinle söyledin. Peki neden? Neden? Neden bana söyledin... neden bana güvendin... başkasına söyleyebileceğimi hiç mi düşünmedin... neden bu kadar çabuk Taylan?"
"Çünkü sen öyle biri değilsin! Ne sana verdiğim sırrı gidip başkasına söyleyecek biri, ne de güvenilmez biri... değilsin Hazal! Ben sana güveniyorum. Üstelik sadece iki günde anladım sana güvenmem gerektiğini! Sen... bu evliliği istemiyor olabilirsin, benim dediklerimden sonra da belki istmeyeceksin ama şunu bil... ben sana güveniyorum Hazal. Ve senden tek bir isteğim var... sen de bana güven." dedi aramızdaki mesafeyi kapatmak için yanıma doğru yaklaştığı sırada.
Kendimi geri çektim ve ayağa kalktım. "Hadi gidelim." dedim.
Şaşırdı, bir süre bekledi.
"Tamam." dedi ve arabaya doğru yürümeye başladı.
Arabaya bindik ve yol boyunca ikimiz de konuşmadık. Eve yaklaştığımız sırada sessizliği ben bozdum.
"Işık gitti mi?"
"Gitti."
"Tamam."
"Tamam."
İşte böyle. İki gün sonra evleneceğim adamla olan konuşmam sadece bu kadardı. Normalde insanlar evlenmeden önceki mutluluklarını anlatmak için 'kelimeler yetmiyor' derler ama benim için tam tersi gibiydi... kelime yoktu.
Arabadan indim ve eve girdim. Taylan da arkamdan girdi.
Belki konuşacağı bir şeyler vardı veya yoktu ama dinlememek için hemen odama çıktım. Kıyafetlerimle yatağın üstüne atladım. Boş boş duvara bakarken içeri Taylan girdi.
"N'apıyorsun?" dedi.
"Asıl sen n'apıyorsun? Burası benim odam farkındaysan." dedim yataktan doğrulduğum sırada.
"İki gün sonra evleniyoruz farkındaysan."
"Ee?"
"Yani yalandan da olsa artık karım olacağın için aynı yatakta yatmamız gerekiyor."
"Evli olmak demek aynı yatakta yatmak demek değil ki Taylan. Yani kimse gelip "Aaaa siz aynı yatakta yatmıyor musunuz?" demez, merak etme... onun için şimdi odamdan çıkar mısın?"
"Hayır."
"Tamam. O zaman ben çıkarım." dedim ve kapıya doğru yürüyordum ki kolumdan tuttu ve beni kendine çekti.
"Hiçbir yere gitmiyorsun Hazal."
Kolumu çektim ve sakin kalmaya çalışarak konuşmaya başladım.
"Taylan bak... ikimiz de bu evliliğin yalan olduğunu biliyoruz. Ayrıca senin bana bu davranışlarının sebebini de biliyorum. Yani boşuna 'iyi koca' rolünü oynamana gerek yok."
"Bir dakika, n-neymiş sana davranışlarımın sebebi?"
"Baban Taylan! Baban... babanla konuştun, o sana Hazal'a iyi davran dedi sen de bana o yüzden iyi davranıyorsun. Yoksa içinde en ufak bir sevgi kırıntısı yok biliyorum. Boşuna rol yapma."
"Nerede duydun?"
"Sen babanla hastanede telefonla konuşurken duydum."
"Ne demişim?"
"Sen dedin ki ben za- bir dakika ya ben sana niye hesap veriyorum?!"
"Söyle ne demişim?"
"Söylemiyorum!"
"Sana karşı içimde en ufak bir sevgi kırıntısı olmadığını mı düşünüyorsun?"
"Evet!"
"Hiç mi?"
"Hiç."
"Sıfır yani."
"Sıfır Taylan sıfır!"
"Tamam o zaman şimdi bak var mı yok mu." dedi ve beni hızlıca kendine çekip öptü.
Öptü...
Öptü...
Öptü...Hem de dudağımdan öptü...
Hâlâ öpüyor... devam ediyor...
![](https://img.wattpad.com/cover/279891453-288-k335901.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorlama| Taylan Antalyalı
RomanceNeden..? Ben neden sana yardım etmek için kalan hayatımdan vazgeçiyorum!?